Yiyeceğim traduction Français
2,004 traduction parallèle
Ben pasta yiyeceğim.
Et alors? Ce sont les vêtements qu'ils rejettent, pas toi.
- 15 dakika içinde yemek yiyeceğim.
- Je dîne dans un quart d'heure.
Ruhlarınızı yiyeceğim.
Je dévorerai ton âme!
Bir striptiz kulübüne gidip et yiyeceğim. Sonra da kavga edeceğim.
Je vais au strip-club manger un steak et me bastonner.
Siz çocuklar istediğiniz kadar bekleyin ama tam bir dakika sonra bir şeyler yiyeceğim.
Attendez si vous voulez, mais dans une minute, je commence à manger.
Temiz tabaklarınızla kibar olabilirsiniz, ama ben yemek yiyeceğim.
Soyez polies avec vos assiettes propres, moi, je mange.
Baba, o gelecek. Ben diğer odaya gidip bir şeyler yiyeceğim, e-postalarıma bakacağım.
Je vais à côté manger et lire mes mails.
Ne bulursam yiyeceğim.
J'en ai mangé. J'en mangerai encore.
- Hayır önce yemek yiyeceğim.
- Non, je dîne maintenant.
Tamam, ben de öyle yiyeceğim.
Parfait. Moi aussi.
Hayır, hayır. Ailemle yemek yiyeceğim.
Je dîne chez mes parents.
Yemeği dışarıda yiyeceğim.
- Oui? Je sors déjeuner.
Soyalı puding yiyeceğim. Çikolatalı.
Je prends un yaourt au soja arôme chocolat.
Bu fuckheads, beni canlı canlı yiyeceğim!
Nenorociþii connaissais un, me manger tout cru!
Burada bekle. Biraz daha meyve yiyeceğim.
Bouge pas, je remange des fruits.
Gidip yemek yiyeceğim.
Je vais manger.
Yemeğimi koridorda yiyeceğim.
Je vais aller finir mon dîner dans le corridor.
Hava mükemmel, evlerimiz suyun üzerinde, şimdi de bir sanat eseri yiyeceğim.
La température est parfaite, on a des huttes sur l'océan, et là, je mange de l'art.
Kafayı yiyeceğim.
Je perds les pédales.
Ailemle akşam yemeği yiyeceğim.
Je dois souper avec mes parents.
- İstakoz yiyeceğim.
Je prends du homard!
Ver, yiyeceğim. Yiyeceğim.
Je vais le manger...
Şarj etmem lazım ve yemek yiyeceğim.
- Je vais devoir le recharger et déjeuner.
Ben de çok büyük bir porsiyon yiyeceğim.
Je m'apprête à m'attaquer à un repas monumental, moi aussi.
# Çok acıktım, şimdi seni yiyeceğim. #
j'Ai les crocs. Je vais te manger.
Condolezza ile yemek yiyeceğim.
Je vais passer la soirée avec Condoleezza.
Kafayı yiyeceğim.
Je ne peux pas supporter ça.
Yine kıçıma tekmeyi yiyeceğim!
Je vais encore me faire jeter. Merde.
Jake'in yerinde hamburger yiyeceğim.
Je prendrai un hamburger chez Jake's.
Yiyeceğim yemek için şükürler olsun Tanrım!
Nous te remercions, Ô Seigneur, pour le pain que nous allons recevoir.
- Ben arabada yiyeceğim. - İyi, tamam.
- Je bouffe dans la voiture.
Derdin ne senin? Gençliğinde kullandın diye aynı haltı benim de yiyeceğim anlamına mı geliyor?
C'est pas parce que tu te droguais, que je prends la même merde!
Ancak, kaşlarınızı çatmak yerine Leeds'in blazer ceketli ve sikindirik pirinç düğmeli morukları olarak solgun yüzlerinize Colgate beyazlığına sahip kocaman birer gülücük kondurun. Çünkü bu şu demek oluyor ki, ne yemek yiyeceğim ne de uyku uyuyacağım ta ki bu herifin başardıklarını başarıp onu geçene dek.
Mais, au lieu de vous faire froncer des sourcils, vieux sages de Leeds, avec vos blazers et vos putains de boutons, ça devrait plaquer un beau sourire Colgate sur vos joues blafardes car je ne me nourrirai et ne dormirai
Seni palamut gibi ezip akşam yemeğinde biraz bakla ve hoş bir Chianti eşliğinde yiyeceğim.
Je vais t'éclater comme un gland et te déguster pour dîner avec des fèves au beurre et un délicieux Chianti.
Kafayı yiyeceğim!
Merde! Quelle connerie.
Kafayı yiyeceğim.
Ça me rend taré, putain.
Bu gece sadece biraz vakit geçirip, mum ışığında fondü yiyeceğim.
Ce soir, je traîne, je mange aux chandelles, de la fondue
Kendiminkini burada yiyeceğim, lütfen.
Sur place, merci.
Kenneth, şehir merkezinin dışına gidip, erkek arkadaşımla yemek yiyeceğim.
Je vais en ville, déjeuner avec mon petit ami.
Bilmen için diyorum bir adamla yemek yiyeceğim.
Sachez que je dîne avec un homme.
Bunu gerçekten de yiyeceğim.
Je vais vraiment... manger ça.
Bu kediyi yiyeceğim.
Je vais manger ce chat.
Ha ha! Şamarı yiyeceğim sanıyordum. Ama ne oldu?
Je pensais me faire engueuler, mais accrochez-vous :
Öyle olsun parmesan köfteli sandviçin elimde ve şimdi yiyeceğim.
Vous avez libéré le loup. Quoi qu'il en soit, j'ai ton sandwich boulettes au parmesan...
Her akşam gelip seninle akşam yemeği yiyeceğim.
Je viendrai dîner avec toi tous les soirs.
Evet, turşumu yiyeceğim.
- Oui, je vais manger mon cornichon. - Pour me jeter le jour où t'en auras marre.
Tanrı'ya yemin ederim her yerini yiyeceğim.
Ma parole, il va falloir que je te mange pour justifier ton utilité.
Ve uyandığımda da biraz kek yiyeceğim ve sen buna engel olamayacaksın.
À mon réveil, je prendrai du "gâteau" et vous y pourrez rien.
Bu gece, sizin yemeklerinizden yiyeceğim için çok heyecanlıyım. Benim yemeklerimden mi?
J'ai hâte de manger vos plats ce soir!
Tom Ford'la yemek yiyeceğim.
Déjeuner avec Tom Ford.
O benim yiyeceğim mi?
- C'est mon en-cas?