Yolu biliyorsun traduction Français
156 traduction parallèle
Ormoc'a giden yolu biliyorsun, değil mi?
Tu sais comment aller à Ormoc?
Yolu biliyorsun.
Tu connais bien le chemin.
Sanırım yolu biliyorsun.
Je crois que vous connaissez le chemin.
Haritan var, yolu biliyorsun.
On a la carte, on connaît la route.
Önden git. Yolu biliyorsun.
Tu connais le chemin.
Yolu biliyorsun, değil mi?
Vous connaissez le chemin?
- Ana, gel lütfen! - "Bir şey olmuş olmalı" Yolu biliyorsun.
Viens, Ana, on connait le chemin.
Yolu biliyorsun.
- Oui. Vas-y, tu sais où c'est.
- Yolu biliyorsun.
- Vous connaissez le trajet.
Tink, yolu biliyorsun.
Clochette, tu connais le chemin.
Yolu biliyorsun.
Vous connaissez le chemin.
Yolu biliyorsun.
Je voudrais te parler. Tu connais le chemin.
Durumu değerlendir. İzlediği yolu biliyorsun. Bu sana bağlı.
Tu suis toutes les affaires ici, tu connais ses méthodes...
Yolu biliyorsun.
Tu connais le chemin.
Ama sen gidilecek yolu biliyorsun. Üniversiteye gittin.
Madame connaît le chemin, elle a fait des études!
Bu yolu biliyorsun.
Tu connais cette route.
Bir kızın kalbinden geçen yolu biliyorsun.
Tu as toujours su ce que voulaient les filles.
Sen yolu biliyorsun Ernie. Görünmeyen üniversitenin arkasına.
Tu connais le chemin, Ernie, derrière l'Université de l'Invisible.
Yolu biliyorsun, değil mi?
Tu connait la route, hein?
Louie'nin cehenneme kadar yolu var. Çünkü biliyorsun, bir gün gelecek ve öleceğim.
Louie peut aller au diable, parce qu'un de ces quatre, je vais claquer et je vais m'écraser par terre.
Yolu biliyorsun.
Navré de paraître impatient...
Bizden ayrılmanın tek yolu bu... bunu biliyorsun.
C'est la seule façon de nous quitter. Et tu le sais.
Biliyorsun, aynı arka yolu kullan.
Empruntez la même route.
Bunu yapmanın bir yolu olduğunu biliyorsun.
On en a déjà parlé. Oui, je sais.
Nereye gidiyorsun, hiç yolu yok, biliyorsun.
- C'est parfait. - OK, mec, pigé.
Biliyorsun ki başka beklenmedik misafirlerin yolu muhakkak buraya düşecektir.
Tu sais que d'autres invités vont certainement arriver.
Bir kedinin derisinin yüzmenin birden fazla yolu var, biliyorsun.
Il y a de quoi fouetter un chat.
Sen de iyi biliyorsun ki, bu kitap yazmanın doğal yolu değil.
Je suis sûr que vous comprenez qu'on n'écrit pas un livre comme ça.
Biliyorsun ki yapmanın tek yolu yazmaktır.
Tu sais, la seule façon de le faire... c'est de le faire.
Biliyorsun, başka yolu yok.
C'est une chose acquise.
- Yolu nereden biliyorsun?
- Comment savez-vous la direction?
Her yolu denedim biliyorsun. Ama hala dikkatlerini çekemiyorum.
J'ai tout essayé, mais je n'arrive pas à me faire écouter.
Oh, hayatım, bu adamın kalbine giden yolu iyi biliyorsun.
Oh, poussin, tu connais sans nul doute le chemin... vers ce coeur d'homme.
Bunun iki yolu olduğunu biliyorsun.
Tu peux revenir sur ta décision.
Ona karşı neler hissettiğimi biliyorsun. Başka bir yolu olsaydı...
Tu sais ce que je ressens pour elle.
Biliyorsun ki, sadık kalarak eğlenmenin de birçok yolu vardır.
Il y a plein de façons de rester fidèle tout en s'amusant.
Bunu oynamanın bir tek yolu olduğunu biliyorsun.
Vous savez très bien que c'est la seule solution.
Jiri dağına gidin... Yolu benden daha iyi biliyorsun.
Allez au mont Jiri, tu connais le chemin mieux que moi.
Sen sürüyorsun. Yolu sen biliyorsun.
Tu conduis, t'as l'adresse.
Doğru yolu bulma konusunda Oz'daki diğer bütün mahkûmlardan daha donanımlısın ve bunu biliyorsun.
Pourtant, tu as plus de potentiel que quiconque ici à Oz pour t'en sortir, et tu le sais parfaitement.
Bu gemiden çıkmanın sadece iki yolu olduğunu biliyorsun, değil mi?
Vous savez qu'il n'y a que deux manières de sortir de ce vaisseau?
Acıyı durdumanın sadece bir tek yolu olduğunu biliyorsun.
Tu sais qu'il n'y a qu'un moyen pour arrêter la douleur.
Farklı davranmamın yolu yoktu, biliyorsun.
Je n'aurais pas pu réagir autrement.
- Yolu biliyor musun? - Bildiğimi biliyorsun! 15 yıldır her yaz.
Je la fais tous les étés depuis 15 ans, c'est ma route!
Tamamdır, yolu biliyorsun. Kesin geri döneceksin.
Vous connaissez le chemin.
Biliyorsun, Sam bulmak için başka bir yolu yoktur.
Tu sais, il y a un autre moyen de retrouver Sam.
Biliyorsun ki, yolu biliyorum.
Je connais le chemin.
Eğer yolu aydınlatmak istersen, beni nereden bulacağını biliyorsun.
Si un jour tu as envie d'alléger ce poids, tu sais où me trouver.
Üzerimize çekmenin en iyi yolu bu, sen de biliyorsun.
La meilleure façon pour le faire sortir, et tu le sais. - Quoi?
Biliyorsun, işleri düzeltmenin şu anda tek bir yolu var.
Tu sais que c'est la seule solution maintenant de bien faire les choses.
Bunu bitirmenin başka bir yolu var ve sende biliyorsun.
Il y a une autre solution et tu le sais.
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
yolu yok 35
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
yolu yok 35