Yugoslav traduction Français
67 traduction parallèle
İtalya parasının karşılığını aldı. Yeni bir Yugoslav haritasını zorluk çıkmadan edindim. Elbette Bulic'in yardımı olmaksızın.
Il n'a pas été difficile d'obtenir les nouveaux plans yougoslaves, sans l'aide de Bulic, bien sûr.
17 numara : Yugoslav heykeltıraş.
No 17 : un sculpteur yougoslave.
Yugoslav-Trieste sınırında gümrükten bunu geçirme riskini alamam.
Je ne peux pas faire passer ça en douane, à la frontière.
Yugoslav sınırında Trieste... Yıl 1941
Trieste, frontière yougoslave,
Evet ama Yugoslav sınırına birliklerini yığdığı rapor ediliyor.
Il paraît qu'il amasse ses troupes à la frontière.
Kusura bakmayın ama Yugoslav sınırına çok yaklaştık ve köpeğinizin havalamasını duyabilecek bazı beyler beni tanırlarsa vuracaklardır.
On est près de la frontière. Si les gardes entendent le chien et me reconnaissent, je suis mort.
- Yugoslav sınırını bile geçemez miyim?
- Pas même la frontière.
Muhteşem Bayan Millett bir Yugoslav hapishanesinde öyle mi?
Mme Millet dans une prison yougoslave?
Ama bu Yugoslav polisinin görevi.
Mais c'est le rôle de la police yougoslave.
Ya burada söylersiniz ya da Brod'da Yugoslav polisi devreye girdiğinde hapse girersiniz, onun için bana cevap verseniz iyi edersiniz.
A votre aise mais quand la police yougoslave prendra l'affaire en mains à Brod elle exigera que vous y répondiez.
Peki ya kimdi? Bay Foscarelli'nin fikrine katılabilirdim, mafyanın kendi içindeki bir tür hesaplaşması olabilir, bu durumda Yugoslav polisi katilin kimliğini tespit edecektir.
Je croirais volontiers comme M.Foscarelli à une vendetta due à un mafioso que la police yougoslave se chargera d'identifier.
Yugoslav ya da başka bir şey.
Ils lui ont fait mal?
Eylemsel ve kültürel hareketimiz Yugoslav karşıtı kampanyaya rağmen günden güne güçleniyor.
Le mouvement de culture physique chez nous, malgré calomnies et mensonges, grandit et se fortifie de jour en jour.
Ben bir Yugoslavım.
N'est-ce pas?
İkinci girişiminde, Yugoslav ulusal takımı Olimpiyatlar'da çeyrek finallere katılmaya hak kazandı.
L'équipe de Yougoslavie a réussi à se qualifier en quart de finale du tournoi olympique de Tampere.
Bu isimler Yugoslav spor tarihinde sonsuza dek hatırlanacaklar...
Ces noms seront inscrits en lettres d'or dans l'histoire du sport yougoslave :
" Yugoslav.
Yougoslave.
Annesi Yugoslav.
Sa mere est de Yougoslavie.
Ben de Yugoslav'ım. Pişirmeyi sevmem, özellikle gıcıklara.
Je suis yougoslave, j'aime pas cuisiner.
Yugoslav, kahretsin!
Yugoslav, bordel!
Yaşasın Yugoslav Komunist Partisi!
Vive le Parti Communiste yougoslave!
... elindeki her şeyi Yugoslav hükümetine sattı. Bir süre sonra malzemeler el değiştirdi. Üsküp Film Arşivine devredildi.
En 1954 Yannakis meurt... et Miltos vend le matériel au gouvernement yougoslave... qui, à son tour, le cèdera à la cinémathèque de Skopje.
Belki üniformaları Yugoslav askerlerini anımsatmıştır.
peut etre que les uniformes lui rapellent les Yugoslaves.
Benim adım Hızlı, ben bir uyuşturucu bağımlısıyım şu anda "uyuşturucuya karşı savaş terapisi" görüyorum eski Yugoslav ordusunun ayyaş albayının oğluyum.
Je m'appelle Speedy, je suis un toxicomane non réformé, Actuellement en train de trouver une "thérapie de groupe anti-drogue", Fils d'un ex-colonel de l'ex-armée yougoslave.
Yugoslav 20 mm. 19 / 55 top.
Disponible. Z.S.U - 33 électrique polonais.
Eski Yugoslav ülkelerinden alınmış pasaportları olan sekiz adam yakaladık.
On a déjà pu arrêter 8 hommes avec des passeports délivrés par l'ex-Yougoslavie.
Ama olacak, 2111'deki Petrol savaşlarından sonra. - Yugoslav- - - Hayır.
- Yougoslave.
Bosna'daki Sırp milis güçleri, Yugoslav ordusunun büyük desteğini alarak öfkeyle Boşnak siviller ve Boşnak hükümetine saldırdılar.
Les forces paramilitaires serbo-bosniaques, avec l'aide de l'armèe yougoslave, s'en sont prises aux villes bosniaques, défendues uniquement par des civils bosniaques armés et les forces de police demeurèes fidèles au gouvernement bosniaque.
- En az on bin Yugoslav markı.
- Au moins 10000 balles.
Sen de dedin ki "Buna neden Çek diyorlar, neden Yugoslav demiyorlar?".
Et alors tu as dit : "pourquoi on dit un chèque et pas un slovaque?".
Rado Belgrat'a zamanın Yugoslav Hükümeti için çalıştı.
- Radovan. - Dit "Rado". Il a travaillé pour les Renseignements yougoslaves.
Savaş silahları satıcılığı yapan Yugoslav Victor Dragan.
Un Yougo trafiquant d'armes de guerre, Victor Dragan.
Yugoslav Halk Ordusu, 2. Dünya Savaşı sırasında komünist lider Josip Broz Tito tarafından kuruldu.
L'Armée populaire yougoslave est formée pendant la Seconde guerre mondiale par le leader communiste Josip Broz Tito.
Efendim, bunu ret olarak mı algılamalıyım? Yugoslav Halk Ordusu'nun bir askeri olarak, Başkan Tito'ya saygılarımı sunmak ve tüm Sosyalist milletimizin... kardeşlik ve birliğine minnettarlığımı bildirmek için?
Lieutenant, dois-je prendre ça comme un refus de me laisser, moi, un soldat de l'Armée nationale yougoslave, partir à Belgrade pour honorer la tombe de notre président Tito pour lui dire un grand merci pour tout ce qu'il a
Eski Yugoslav generali, Balkan İc Savası'ndaki suçlarından dolayı aranıyor.
Ancien général de l'armée yougoslave recherché pour des crimes commis au cours de la guerre civile dans les balkans.
Yugoslav haber ajansları NATO füzelerinin Marcici, Güney Belgrat'taki Boşnak ve Hırvat mülteci kamplarını vurduklarını rapor ettiler.
L'agence yougoslave a annoncé que les missiles de l'OTAN ont frappé un abri pour les réfugiés de Bosnie et Croatie, au Maricici, au sud de Belgrade, ataque soldé sans victimes.
Sanırım Yugoslav. Hırvatistanlı.
Je pense que c'est du Yougoslave ou du Croate.
Tezgah şöyle kurulmuştu ; polis kokain ile parayı bulacak ve Yugoslav esrar kaçakçılığı ile ilişkilendirecekti.
Mais leur plan était que la police découvre la drogue et l'argent et de t'incriminer dans un traffic yougoslave.
Ben Zoran, Yugoslav'ım. Bu da Janusz.
Je suis Zoran, yougoslave.
Başkan Clinton'ın kişisel elçisi Richard Holbrook, Yugoslav başkan ile ateşkeste anlaştı. Başkan asker sayılarını düşürmeyi ve bölgeye 2.000 silahsız gözlemci almayı kabul etti.
L'émissaire du Président Clinton, Richard Holbrooke, a négocié un cessez-le-feu avec le président yougoslave qui a accepté de réduire ses troupes et a autorisé 2 000 observateurs non armés dans la province.
Yugoslav parlamentosu kabul etmiş.
Le parlement yougoslave a cédé.
Elimde Arjantin yapımı, Yugoslav yapımı, Çek yapımı ve Slovak yapımı parçalar var.
J'en ai qui viennent d'Argentine, de Yougoslavie, de Croatie, de Slovaquie...
- Hayır, Rus ya da Yugoslav.
- Non, genre russe ou yougoslave.
Yugoslav Halk Ordusu değil ; ama ben, Savo Radovic, işleri böyle çözüyorum.
Non pas l'armée yougoslave, Mais moi, Savo Radovic.
Tamam, hepimiz Yugoslav'ız ancak artık Yugoslavya diye bir şey yok.
Bien... Je sais, Je suis Yougoslave aussi, À part qu'il n'y a plus de Yugoslavie.
Sürgündeki Yunan ve Yugoslav hükümetleriyle görüşecek.
discuter avec les Grecs et les Yougoslaves en exil.
Savaş olmasaydı, şimdiye kadar ben Yugoslav Majakowski olurdum.
Sans la guerre, j'aurais été
Yugoslav ismi de olabilir yani.
Ca peut etre un prénom yougoslave aussi.
Alman ordularının, neredeyse bütün Avrupa'yı etkileyen zulümlerini hatırladığımızda her hafta, Polonyalıların, Norveçlilerin, Hollandalıların Belçikalıların, Çekoslovakların, Fransızların, Yugoslav ve Yunalıların...
Nous nous souviendrons des cruautés... "1er janvier 1943" que les armées allemandes infligent à l'Europe.
Yugoslav Türkleri?
Ottomans.
Savaştan önce, onun Yugoslav olduğunu düşündüm.
Avant la guerre, il pensait être yougoslave.