Zaten traduction Français
82,822 traduction parallèle
Hayır, olmaz Jay. Sen zaten cehennemini Zoom'un mahkumuyken yaşadın.
Non, Jay, tu as déjà vécu ton enfer quand tu étais le prisonnier de Zoom.
- Zaten yeterince yok muydu?
Je pensais qu'on avait eu notre dose.
- Zaten yapıyorum aptal herif.
C'est ce que je fais, espèce d'idiot!
- Kadabra ikimizi birden atlattı zaten.
Kadabra nous a déjà faussé compagnie.
Zaten hiç iki parçalı mayo giyen türden biri olmamışımdır.
J'ai jamais été fan des salles de bain en deux pièces de toute façon.
Baba, güçlüydün zaten, senin güçlü olman da bana güç veriyor.
Papa, tu l'as été, et ça me rend plus fort aussi.
Bil bakalım ne oldu? Bunu zaten kendi yapacak.
Elle va le faire quand même.
Biliyorum zaten Bar.
Je le sais, Bar.
Evet de gelecekteki Flash, Savitar'la birlik olacağını doğruladı zaten.
Mais le futur Flash a confirmé qu'elle travaillait avec Savitar.
Hayır, hayır, öyle olmadı zaten.
Je n'ai pas eu cette impression.
- İstesem de açıklayamam zaten.
J'ignore ce que c'est. Je ne pourrais pas te l'expliquer même si je le voulais, donc...
Elimizden gelen bir şey olmalı. Var zaten.
On doit bien pouvoir faire quelque chose.
Gerek yok zaten.
Tu n'as pas à le faire.
Esintiyi severim zaten... - Evet.
Ouais, j'adore la brise...
Zaten bir grup iyiliksever aptala yardım ediyorum.
J'aide déjà un Tas d'idiots.
- Hayır, ayrıca zaten hayatında bir grup süper kahraman var.
Non. Et vous avez déjà un tas
- Öyle zaten.
- - Il est. -
Başımıza bu işleri açan şey buydu zaten.
C'est ce qui nous a amené dans ce Messier en premier lieu.
Onları şimdi öldürmeyeceğim zaten.
Je ne vais pas les tuer maintenant.
Biliyor musun, Stefan'ı zaten kaybettim.
Tu sais, j'ai déjŕ perdu Stefan.
Ruhun zaten lanetli, artık vazgeç, istediğim şeyi bana ver.
Votre âme est damnée de toute façon, alors il suffit d'abandonner, Céder, et me donner ce que je veux.
Meşgulüm zaten.
Je suis occupé.
Üzerine kusuyorum zaten.
Je m'en prends à toi.
Amacım tamda bu zaten.
C'est là où je veux en venir.
Zaten tabutun içindeymiş, paketlenmiş ve ölmeye hazır.
Elle est déjà dans son cercueil, prête à partir.
Bir dakika içinde ölmüş olacaksın zaten.
Dans une minute, tu seras morte.
Zaten ölmüş olacaksın.
Tu seras humain.
Yada zaten ölü olan birine her ne yapılıyorsa.
Ou que faire avec une personne qui est déjà morte.
Ruhu zaten lanetlenmiş.
Son âme est déjà damnée.
Zaten ölü olduğunu biliyorsun.
Tu sais qu'elle est déjà morte.
Tamamdır, yeteri kadar ölü zaten.
Elle est plus morte qu'un clou.
İstediğim her şeye sahibim, yada olacağım zaten.
J'ai tout ce que je veux, Damon, ou je suis sur le point de l'avoir.
60 yıl içinde yaşalanacağım ve öleceğim zaten.
Dans 60 ans, je serai vieux, je serai mort.
- Benim de niyetim buydu zaten.
- Je savais ce qui m'attendais.
- Bunu ben de söyleyebilirdim zaten.
J'aurais pu vous le dire.
- Bence biliyorsun zaten.
Je pense que tu le sais déjà.
- Gerçek değildi zaten, değil mi?
Ça n'a jamais été réel, pas vrai?
Hastalarımızla ilk tanışmamız yeterince zor zaten bir de senin baskınla baş edemem.
La prise de contact est compliquée. Ne me rajoute pas de pression.
Bir süredir bu konu konuşuluyordu zaten.
Ça nous pendait au nez.
- Ama zaten yolcuları varmış?
- Il avait déjà des courses prévues?
Özensiz yapmak gibi bir planım yoktu zaten.
Je comptais pas le bâcler.
Çarşaflarının üzerinden DNA'sına ulaşacağız zaten muhtemelen.
On va sans doute trouver son ADN sur vos draps, de toute façon.
Bunu söylemek bana düşmezdi zaten buna iznim var mıydı bilmiyordum.
C'était pas mon rôle. Et je savais pas si on avait le droit.
Yatak çarşafındaki örneklerden kim olduğunu öğreneceğiz zaten.
On va sans doute trouver son ADN sur vos draps, de toute façon. Elle est traumatisée.
Eğer kendi dükkanı eve adam gibi para getirseydi çalışmazdım da zaten.
Jim déteste que j'y bosse. J'aurais pas besoin si son fichu garage marchait mieux.
Bulunduğum odadan pek çıkmadım zaten.
Je n'ai pas beaucoup bougé de cette pièce.
- Güzel ben de seninle konuşmaya gekmiştim zaten.
Tant mieux. C'est toi que je veux voir.
Neden yapayım ki? Onunla sevişmek isteseydim zaten sevişebilirdim.
Si je voulais coucher avec elle, je pouvais le faire.
- Sonlandırdık zaten.
On l'a déjà fait.
Hepsini o yarattı zaten.
Il nous a tous créés.
Zaten hala...
Elle est encore...