Ziyaret traduction Français
10,282 traduction parallèle
- Kardeşimi ziyaret edeceğim.
- Je viens voir mon frère.
Mavi periyodumu yeniden ziyaret ediyorum.
Je revisite ma période bleue.
- Yarın Frieder'la randevumuz var. Sonra da birkaç ziyaret yapacağız ve ertesi gün de gideceğiz.
On a rendez-vous avec Frieder demain, ensuite on a quelques visites.
Eğer Trayvis bir gezegenden bahsediyorsa ziyaret edeceği bir sonraki yer orasıdır.
Quand Trayvis mentionne un monde , c'est toujours celui qu'il va visiter .
Fakat tüm o yayınların, ziyaret ettiğin o gezegenler.
Et vos transmissions , vos visites ?
Arkadaşlar birbirlerinin ailelerini ziyaret etmez.
Les amis ne visitent pas les parents de leurs amis.
Ziyaret etmeniz ne güzel. Asla isteyerek gelmezdiniz de.
C'est très gentil de votre part de me rendre visite, non pas que vous l'auriez fait intentionnellement.
Komşunu ziyaret ettiğinde üstünde bir şey olması kuralını oylamak istiyorum.
Je propose l'obligation de porter un T-shirt quand on va chez un voisin.
Ben McGruff diyecektim ya da hamburger yardımcısındaki yardım eli diyecektim ama eğer Shaq ziyaret ediyorsa, olur tabii.
Plutôt le chien McGruff ou la main de la pub Hamburger Helper. Mais si Shaq vient, bien sûr.
Pek yakında onu her hafta ziyaret edebileceksin.
Bientôt, tu pourras le voir chaque semaine.
Konsey üyesine, sürpriz bir ziyaret yapacağız.
Nous allons rendre à la conseillère une petite visite imprévue.
Zaman ayırıp Amerikan Ordusu Bulaşıcı Hastalıkları Araştırma Enstitüsü'nü de ziyaret etmelisiniz. 270'den bir saatlik mesafede.
Vous devriez venir nous voir au Centre Recherche en Maladies Infectieuses. - Juste à une heure de route de la 270.
Evet, ben bir süredir mahalleyi ziyaret edememiştim.
Ça fait un moment que je n'étais pas revenue.
Kızı dün gece ziyaret edip bir teklif yaptım, ama reddetti.
Je l'ai rencontrée hier soir, mais elle a décliné mon offre.
O seks bağımlısına ziyaret hakkı bile vermemeliydin.
Tu n'as même pas à donner un droit de visite à cet obsédé sexuel!
Ziyaret saati geçti.
Ce n'est pas possible. Les heures de visite sont terminées.
Ziyaret saatinde gelseniz bile Gregory sadece onay verilmiş ziyaretçiler ile görüşebilir.
Et même si ce n'était pas le cas, il ne peut voir que des visiteurs pré-approuvés.
Belki de şu eski dostunu ziyaret ederim.
Je pourrais rendre visite à votre ancienne amie.
Bir baronun karısının kliniğimi ziyaret etmesi için hiç sebep yok.
La femme d'un baron n'a aucune raison de venir à ma clinique.
- Ziyaret amaçlı gelmedim.
Ce n'est pas vraiment une visite amicale.
Ziyaret saatleri bitti.
Les heures de visite sont terminées.
Ne sıklıkla ziyaret yapılabilir?
Mais à quelle fréquence pouvons-nous rendre visite?
Oldukça özgür bir ziyaret politikamız vardır.
Nous avons une politique de visites très libre.
Tıpkı senin gibi sadece ziyaret.
Je ne fais que passer. Comme vous.
Dostça bir ziyaret olduğunu sanmıyorum.
Brad est là.
Ofisi ziyaret etmek bir suç değil.
Se rendre au bureau n'est pas un crime.
Yakın bir zamanda tekrar ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz bayanlar?
Pensez-vous les filles que vous serez bientôt de retour?
Biliyorum Axl ziyaret yok kuralı koydu ama benim öyle bir kuralım olmayacak.
Je ne veux pas sortir avec toi, Sue. Je n'ai pas de doutes sur ma vie.
Beni ziyaret etmek zorundasın. Gerçekten mi?
J'ai un bon travail et une maison, et je suis prêt à me marier.
- Dinle şerif vaiz bu gece beni Twain'de ziyaret etti ve Henry'nin evindeki o kızdan bahsetti...
- Ecoutez, sheriff. Le Pasteur est venu me voir au Twain, il m'a dit pour la fille chez Henry.
Chambord'daki şatomuzu hala ziyaret etmedim mesela.
Je n'ai pas encore visité notre château à Chambord.
Bu Scott E hastanede yatarken ziyaret edenlerin tam listesi.
Ce sont les personnes qui sont venues le voir pendant son hospitalisation.
Bu sadece nezaketen bir ziyaret ki işi değerlendirebilsin.
C'est juste une visite de courtoisie pour que tu puisses regarder le travail.
Gelip enstitüyü ziyaret etmeye ne dersin?
Pourquoi ne venez vous pas visiter l'institut?
Ziyaret için ofisime gelmek istiyor o yüzden bozuntuya vermemek için bana yardımcı olman gerek.
Et elle veut venir visiter le bureau, donc j'ai besoin de toi pour faire bonne figure.
Hep Şikago'yu ziyaret etmek istediğini söylerdin.
Tu as toujours voulu visiter Chicago.
Sanırım doğru söyleyip söylemediğini anlamak için karavanını ziyaret etmem gerekecek.
J'ai peur de devoir rendre visite à sa remorque pour le savoir.
Onun yerine, perileri ziyaret ettim.
J'ai plutôt rendu visite aux fées.
Sanırım doğru söyleyip söylemediğini anlamak için karavanını ziyaret etmem gerekecek.
J'ai peur de devoir rendre visite à sa caravane pour le savoir.
Uzaktan izlemeye zorlanacağın bir dünya tarihteki sınırlı ziyaret haklarıyla.
Un monde que tu vas être forcée de regarder d'une certaine distance, avec les droits de visite les plus restrictifs de l'histoire.
Geri döndüğümde, seni karım yapacağım ondan sonra tahtıma mirasçı olacak çocuğumuzu büyüteceğiz ve piramitleri bir kere daha ziyaret edeceğiz.
Quand je reviendrais, on se mariera, et notre fils sera élevé comme l'héritier... et nous irons à nouveau voir les pyramides.
Onu ziyaret etmek istemiyoruz.
On ne veut pas lui rendre visite.
Bu portrenin çizildiği zamanlarda Dr. Jekyll babamı ziyaret edip vasiyetini değiştirmesini istemiş.
À l'époque où ce tableau a été peint, le Dr Jekyll a demandé à mon père de changer son testament.
Annem Ali'nin savunma ekibine özel danışmanlık yapıyor onlar da dava ile ilgili bütün bilgiyi paylaşmak durumunda kalıyorlar. Ali'yi hapishanede kimler ziyaret etmiş bilgisi dahil.
Ma mère donne des conseils stratégiques aux avocats d'Ali et ils partagent toutes sortes d'informations avec elle à propos de l'affaire, ce qui inclut qui a rendu visite à Ali en prison.
Ziyaret edenlerin listesi.
Il y a une copie du registre des entrées.
- Mike Alison'ı hapishanede ziyaret etmiş.
Mike a été rendre visite à Alison en prison.
Mike Mona ölmeden bir gece önce gidip onunla kavga ediyor şimdi de onu öldüren kişiyi hapishanede ziyaret mi ediyor?
Mike s'est battu avec Mona la nuit avant qu'elle ne meure et maintenant il va rendre visite à la personne qui l'a tuée?
- Neden Allison'ı ziyaret ettin?
Pourquoi as-tu rendu visite à Alison en prison?
Ne Ali'yi ziyaret etme sebebini, ne de Mona ile kavga sebebini biliyoruz.
Notre sang. On ne sait toujours pas pourquoi il a été voir Ali ou pourquoi il s'est disputé avec Mona.
Ziyaret?
Visite?
- Sosyal bir ziyaret değil bu. - Neden olsun ki?
Ça ne m'étonne pas.