Çalıştı traduction Français
71,319 traduction parallèle
Sen onu kontrol etmeye çalıştıkça o seni kendinden uzaklaştıracak.
Plus vous essaierez de la contrôler, plus elle vous repoussera.
Poseidon'un kurtarmaya çalıştığı kişi Abu Ramal.
C'est Abu Ramal que Poséidon veut libérer.
10 yıl boyunca Gökteki Göz ekibinde çalıştım.
À la surveillance, pendant 10 ans.
Franklin'in cep telefonu Ürdün'de çalıştı.
Le portable de Franklin s'est allumé en Jordanie.
Ithaca'ya dönmeye çalıştığından emin olabiliriz.
On peut être sûrs qu'il va revenir à Ithaca.
Tekrar çalıştırmayı dene ama bu sefer gazı kökle.
Essaie de redémarrer, mais cette fois, à fond.
Motoru çalıştırmak için bir güç lazım.
Le moteur a besoin d'un choc.
Yalnız, eski ortağınla iletişime geçmeye çalıştın, değil mi?
Cependant, tu as tenté de joindre ton équipier, n'est-ce pas?
- Onlarla da çalıştın mı?
- Vous en avez?
Kaptan olduğundan beri saçma sapan epey karar aldın ama her zaman doğru şeyi yapmaya çalıştın.
T'as fais des choix assez stupides depuis que t'es aux commandes, mais tu essayais toujours de faire le bon choix, donc...
Jace bizi uyarmaya çalıştı.
Jace a essayé de nous prévenir.
Alarmı kim çalıştırdı?
Qui a déclenché l'alarme?
- Valentine ile çalıştığı mı?
- Qu'il est avec Valentin?
Beni öldürmeye mi çalıştılar?
Ils ont essayé de me tuer?
- Boynuma çip takmaya çalıştığı için!
- Pour m'implanter une puce GPS!
Adam beni bu öldürücü olmayan silahla dövmeye çalıştı.
Il a voulu m'assommer avec cette... arme non-létale.
- Filmdeki herkesin almaya çalıştığı şey.
La chose que tout le monde recherche dans un film.
- Tek sorun şu ki, nasıl çalıştığını bilmiyorum.
Je ne sais pas comment ça fonctionne.
Ama önce nasıl çalıştığını bulmalıyız.
Mais on doit d'abord trouver comment il fonctionne.
Benim titizlikle kaçınmaya çalıştığım bir kader.
Un sort que j'essaye d'éviter.
O yüzden şu mekanik dehanı çalıştırmaya başla.
Donc utilise ce génie mécanique à bon escient.
Seni öldürmeye çalıştım.
J'ai tenté de te tuer.
Yani Iris'i kurtarmaya çalıştığımız onca zaman boyunca seni de mi kurtarmaya çalışmalıydık?
Tout ce temps, on a tenté de sauver Iris, et tu me dis... qu'on ne devrait pas tenter de te sauver aussi?
- Dersime çalıştım.
J'ai fait mes recherches.
Starling'de yapmaya çalıştığı gibi, Hub City'de de tüm çeteleri elinin altında toplamıştı.
Tobias Church. Il avait tous les gangs à Hub City sous la main comme il a tenté de le faire chez nous.
Beni manipüle etmeye çalıştı, bana yalan söyledi arkadaşımın kardeşini öldürmemi istedi.
Il m'a manipulée, il m'a menti, il... Il m'a fait tuer la soeur de mon amie.
Havacı değilim ama bir uçak nasıl çalıştırılır bilirim.
Je ne suis pas un expert, mais je sais comment démarrer un avion.
- Zhutko. Uçakta çalıştım biraz.
J'étudiais dans l'avion.
Markov teröristlerine nükleer bomba satmaya çalıştığına inanmak için sebeplerimiz var.
Nous avons des raisons de penser qu'il essaie de vendre une bombe aux terroristes Markovians.
Walker'ın yerini bulmaya çalıştığını sanıyordum.
Je croyais que tu travaillais sur le fait de localiser Walker.
Beni burada görmeyi beklemiyordun değil mi, General? Burada olduğuma kimse inanmayacak zaten ama herkes teröristlere nükleer bomba satmaya çalıştığını bilecek.
Vous ne vous attendiez pas à me voir ici n'est ce pas, Général, et personne ne va croire que j'y étais, mais tout le monde va savoir que vous avez essayé de vendre une bombe nucléaire à des terroristes.
Dinah ile acil servisteki insanlarla görüşüp saldırı hakkında daha fazla bilgi almaya çalıştık.
Dinah et moi avons tenté d'obtenir des infos sur la fusillade aux urgences
Biz de silahı kullanarak saldırganı tespit etmeye çalıştık fakat sonrasında kontrollü silahlanma muhabbetinden dolayı biraz dikkatimiz dağıldı.
On a commencé à traquer le tireur en utilisant son arme, mais on a été un peu distraits par le débat sur le contrôle des armes.
Çalıştığım yerler ve kaldığım daireler falan.
Les emplois et... et domiciles, ce genre de choses.
Claybourne'un metresinin yerini bulmaya çalıştım.
J'ai travaillé à la localisation de la maîtresse de Claybourne.
SSB'nin dün gece Green Arrow'u tutuklaya çalıştığını duyduk.
Nous avons entendu que la DAC a tenté d'arrêter Green Arrow la nuit dernière.
En başından beri seni düşürmeye çalıştığı yer.
Le truc pour lequel il t'a piégé au départ.
Şimdi bir de şu lanet şeyleri çalıştırabilirsem...
Si je peux juste faire fonctionner ces maudits trucs.
Anlaşılan Başkan bunu daha önceden de biliyordu ve aktif olarak bu gerçeği saklamaya çalıştı. SCPD'den bile.
Il s'avère que le Maire le savait depuis un moment, et a activement travaillé à dissimuler ce fait, même à la police.
Bay Queen, size ulaşmaya çalıştım...
M. Queen, j'ai essayé de vous joindre.
- Aylarca Adrian Chase ile omuz omuza çalıştınız.
- Vous avez travaillé aux côtés d'Adrian Chase pendant des mois.
Yani Cayden James onu hapiste tutmaya çalıştığımızı öğrenmediği için mutluyum. Yoksa buzdolabımdan arabamdan, çalar saatimden korkarak gezerdim. Asansörlerden bahsetmiyorum bile.
Je suis content que Cayden James ne sache pas que nous essayions de le garder en prison parce que sinon j'aurais peur de mon réfrigérateur, de ma voiture, de mon réveil, et on peut parler des ascenseurs?
Gizli çalıştığı için birtakım konuları birbirimizle paylaşmaktan kaçındık. Ama isteğimiz dışında olan bir durumdu bu.
On devait se cacher des choses parce qu'on était sous couverture, et on ne l'a pas fait parce qu'on le voulait.
Çünkü bu Chase'in sana yaptırmaya çalıştığı şey olabilir. Aynı senin Green Arrow'u suçlu göstererek davaya çıkmanı sağladığı gibi.
Parce que c'est peut-être ce que Chase te manipule à faire comme il t'a manipulé pendant la destitution en utilisant Green Arrow comme bouc émissaire.
- Evet, saklamaya çalıştığı bi kaza.
Oui, un accident qu'il a essayé de cacher.
- O ne ki? Dinah için üzerinde çalıştığım ses modülatörleri.
Ce sont des modulateurs soniques sur lesquels je travaille pour Dinah.
Bak, güvenlik kamerası kayıtları bulanık ama Black Siren'in Laurel'a benzemeye çalıştığını görebiliyoruz.
La vidéo de la caméra de sécurité est granuleuse, mais c'est suffisant pour voir Black Siren faire de son mieux pour imiter Laurel.
Onun kampanyasında çalıştığını biliyorum ama sanırım o başka bir iş üzerinde çalışıyormuş.
Je sais qu'elle travaillait sur sa campagne, mais je ne pense pas qu'elle faisait autre chose.
3 yıl önce Slade Wilson'ı bulmaya çalışırken bir Bratva bağlantısı kullanmıştım.
Il y a 3 ans, je me suis servi d'une relation Bratva quand j'essayais de traquer Slade Wilson.
Bu durum beni Helix'le çalışmaya itti ve intikam için her kuralı çiğnemeyi göze almıştım ve yani demek istediğim şey şu sanırım neler yaşadığınla ilgili çok ufak da olsa bir tecrübem oldu, çok ufak.
Ça m'a menée à travailler avec Helix, et j'étais prête à transgresser n'importe quelles règles ou à faire n'importe quoi pour me venger, et, ce que j'essaie de te dire est que je pense avoir eu une petite expérience de ce que tu as traversé, une toute petite.
Pekala, Chase daha önce kötü Laurel'le çalışmıştı ama o şu an Argus'ta kilit altında. - Evelyn'in de bunu tek başına yapmasına imkan yok.
Ok, Chase a déjà travaillé avec la Laurel maléfique, mais elle est enfermée à Argus en ce moment, et c'est impossible qu'Evelyn fasse tout ça seule.
çalıştım 51
çalıştır 90
çalıştırın 19
çalıştır şunu 20
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştır 90
çalıştırın 19
çalıştır şunu 20
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyor 158
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20