Çıkıyorlar traduction Français
1,632 traduction parallèle
Yoluma çıkıyorlar.
Elles sont gênantes.
Hey, ileriye bakın. İnsanlar arabalarından çıkıyorlar.
Les gens sortent de leur voiture.
Neden arabalarından çıkıyorlar?
- Pourquoi?
Tünelden çıkıyorlar.
Ils sortent du tunnel.
O ve Quentin ne zamandır çıkıyorlar?
Ca fait combien de temps qu'ils se voient, elle et Quentin?
Son beş yıldır, düzenli aralıklarla ortaya çıkıyorlar.
Ils ont refait surface périodiquement dans les cinq dernières années.
Oh, bu arada- - bizim eskiler... birbirleriyle çıkıyorlar.
- A propos, nos ex-petites amies sortent ensemble.
Sakızın içinden çıkıyorlar, ve değerleri... hepsinin farklı değerleri var.
Vendues avec du chewing-gum à des prix différents.
.. onlarsa zıvanadan çıkıyorlar.
Et ils pètent les plombs.
Sadece kilise ve PI için çıkıyorlar.
Ils ne sortent que pour l'église et le T.P.
- Ailecek tatile çıkıyorlar galiba.
La famille part en vacances?
Wraith gemileri belli zaman aralıklarında hiperuzaya bir girip bir çıkıyorlar. - Ya hiperuzay teknolojileri sınırlı olduğu için...
Les vaisseaux Wraith quittent périodiquement l'hyperespace, soit pour des raisons techniques...
Kovan gemileri hiperuzaydan çıkıyorlar.
Les vaisseaux ruches sortent de l'hyperespace.
Her şey geçen yıl oldu belki de ilaçlar yüzünden etkileri... daha yeni gün yüzüne çıkıyorlar.
Toute cette agitation a été supprimée pendant un an, peut-être qu'elle... revient finalement à la surface.
Her hafta, tüfekli adamlar kamyonetleriyle ava çıkıyorlar ve bir ayı öldürüyorlar.
Chaque semaine, ces gars avec leurs porte-fusils et leurs gros monster trucks. Ils sortent pour tuer un ours.
Mecburuz. Yoksa kontrolden çıkıyorlar. Böyle bir şeyin olmasını istemeyiz.
Sinon, c'est le mauvais plan pour les contrôler.
Keşfe çıkıyorlar, o kadar.
Lls vont aux évaluations.
Karaya çıkıyorlar.
Ils débarquent!
Vikingler karaya çıkıyorlar.
Les Vikings... débarquent sur la plage!
Üçüncü perdede çıkıyorlar. Komodo ejderi ve kar makinesiyle.
Ils arrivent au 3e acte, avec le dragon du Komodo et la machine à neige.
Bardan birlikte çıkıyorlar. Doğru mu görüyorum?
On dirait qu'ils quittent le bar ensemble.
Şimdi, bu kişiler gerçek kimliklerini bilmiyor ve masalın basında ortaya çıkıyorlar.
Ces humains ne savent rien de leur rôle et sont présents au début de l'histoire.
Yerin altından çıkıyorlar, hayaletler.
Ils viennent de la terre, ces fantômes.
Bir anda ortaya çıkıyorlar.
Ça arrive tout à coup.
Her yerden çalılıklardan çıkıyorlar.
Ils sortent du bush, ils arrivent de partout.
Yumurtalar tenimin altında. Yumurtadan çıkıyorlar, havaya ihtiyaçları oluyor, dışarı çıkıyorlar, yiyeceğe ihtiyaçları oluyor, geri dönüyorlar, yiyorlar.
Une fois éclos, il leur faut de l'air, ils sortent, puis reviennent pour se nourrir.
İnsanlar o açıktan kayıp çıkıyorlar, Ted Kaczynski ya da benim gibi çipi buluyorlar, kesip çıkarıyorlar.
Certains trouvent la puce et l'enlèvent, comme moi ou Ted Kaczynski.
Dışarı çıkıyorlar.
Ils sortent tous.
Nihayet, mart güneşiyle birlikte inden çıkıyorlar.
Enfin, le soleil de Mars permet de sortir du terrier
Karaya çıkıyorlar.
- Ils débarquent!
İnsanlar genellikle iyi bir karışık CD'nin inişli çıkışlı olması gerektiğini düşünür. Ama yanılıyorlar.
Les gens pensent souvent que dans une bonne compil, il doit y avoir des hauts et des bas, mais les gens ont tort.
üstelik bunu üçüncü dünya ülkelerindeki açlık için yapıyorlar.
Et c'est contre la faim dans le Tiers Monde.
Bu gece bir kereliğine bu şekilde giyindim... ve insanlar benim hanım hanımcık biri olduğumu sanıyorlar... hâlbuki normal bir şekilde giyinseydim, insanlar bizim fahişe olduğumuzu düşünürlerdi.
Ce soir c'est la 1ère fois que je m'habille comme ça et les gens pensent que je suis classe, mais si je m'étais habillée comme d'habitude, les gens penseraient qu'on est des prostituées.
Altta bir numara var.Sen her sabah 7 : 00 den önce arıyorsun, ve Ortaya çıkıp çıkmayacağını bilmeni sağlıyorlar.
Il y a un numéro de téléphone à la fin. Vous téléphonez avant 7h00 tous les matins, et ils vous disent si ils ont besoin de vous.
- Ve sakızın içinden çıkıyorlar.
- Avec du chewing-gum. - Tu as parlé à Summer.
Son on senedir, ihtiyar, gri kıçıma tekmeyi koymaya çalışıyorlar.
Ça fait dix ans qu'ils essaient de déplacer ma vieille carcasse.
A Kanadı'nda, bir sürü kızışmış mahkum patırtı çıkarıyorlar.
On a un paquet de détenus en surchauffe dans l'aile A.
Çölün ortasında kıçımı kumdan çıkarmaya çalışırken benim için asla çalışmadılar, şimdi de çalışmıyorlar.
J'ai jamais cru à ces conneries quand j'avais le cul sableux dans le désert, et j'y crois toujours pas.
Ve sanırım, bilirsin.. amigo kızlar... burada çalışma yapıyorlar, böylece son bir kaç yıldır piyasada ne olup bittiğini yakalama şansım oluyor
Je me suis dit que les pom-pom girls s'entraînaient ici, donc que c'était une bonne occasion de découvrir ce qui sera sur la marché dans un an ou deux.
Ardından çocuklar oteli terk etmiş ve kızı dövenin pezevengi olduğunu sanıyorlar.
Ils ont quitté le motel mais pensent que c'est lui qui l'a tabassée.
Ve şu anda yönetim kurulu benim gitmem için çığlığı basıyorlar, ama o gelirse kolları açık onu karşılarlar.
Et là, ceux du CA et des actionnaires qui trépignent de m'évincer seraient trop heureux de la voir revenir.
Çok sıkıcılar ama düşündüm ki filmler ne kadar sıkıcıysa, İnsanlar o kadar akıllıca olduklarını sanıyorlar.
C'est très chiant, mais plus le film est chiant, plus les gens qui y assiste se sentent intelligents.
Kıçımı ısırıyorlar!
Ils me mordent le derrière!
Canımı sıkıyorlar.
Ils me dérangent, c'est tout.
Her gün oynuyorlar. Maç kaybettikten sonraki gün bile sahaya çıkıp sopa sallıyorlar.
ils jouent tous Ies jours, et meme apres avoir perdu une partie, ils reviennent toujours s'élancer sur Ie marbre.
Kuzenler âşık oluyor. Ağlayan palyaço çıkınca birbirlerini bıçaklıyorlar.
Deux cousins germains tombent amoureux et se tuent à l'arrivée du clown triste.
Temizlikçiler, nasıl oluyor da çatıya çıkıp, sonra da çatıdan içeri sallanıyorlar ve neden ellerinde anahtar ve şifreler varken, bunu yapıyorlar?
Comment les nettoyeurs font pour monter sur le toit ensuite se balancer à travers le plafond, et pourquoi le font-ils quand ils ont déjà les clés et les codes?
TV seyrediyorlar ve dışarı mutlu bir şekilde çıkıyorlar.
Regarde la TV.
Binlerce insan hastanelerde birbirlerini itiyorlar, çığlık atıyorlar ve birbirlerinin üstüne tırmanıyorlar.
Des milliers de gens hurlent à l'hôpital. Ils se piétinent!
Bay Irwin diyor ki, "Esasında sanatsal değerleri olmamasına rağmen... ısrar ederek sanatsal kalıcılık elde ediyorlar ve sosyal tarih için önem kazanıyorlar."
Eh bien, M. Irwin dit que... "tandis qu'elles n'ont aucun mérite artistique intrinsèque... elles arrivent à survivre simplement en persistant... acquérant ainsi une signification incrémentale, même si seulement comme histoire sociale."
Nasıl çıkıyorlar peki?
Et comment on y arrive?