English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ I ] / Iki

Iki traduction Français

395,639 traduction parallèle
Yememi istemiyorsan neden koydun ki?
Si tu voulais pas que je le mange,
Tabi ki.
C'est ça.
Fasulyeyi neden kızartırsın ki?
Qu'est-ce qui a merdé la première fois?
Ve o kadar eminim ki şu anda konuştuğumuz sırada dışarıda aşı üretmeye çalışan bilim insanlarıyla dolu sığınak kaynıyordur.
Je te parie qu'il y a d'autres bunkers pleins de scientifiques en train de préparer un vaccin.
Sen olmasaydın, korkarım ki... Korkarım ki vazgeçebilirdim.
Sans toi, je crains... que j'aurais abandonné.
Bunu istiyor musun ki?
C'est vraiment ce que tu veux?
Sonra ışığa tutup diyorsunuz ki :
On le met devant la lumière et on se dit :
Söylemeliyim ki, orası daha özgür bir alan çünkü sözlerin çoğu zaten şiirsel.
Ce qui me laisse beaucoup de liberté, car les textes de chansons, c'est de la poésie.
Sadece alana koyulmuş objeler ve hepsinin arkasında bir ayna vardı. Yani izleyicinin derinlik algısı o kadar mahvolmuştu ki bir kutu gördüklerini düşündüler.
Juste des objets placés dans un espace avec un miroir loin derrière pour modifier l'impression de profondeur du public.
Ve daha sonradan fark etti ki bu dönen büyük blok onun söylediklerini aktarmanın başka bir yoluydu.
Plus tard, elle a compris que ce grand bloc qui tourne est une façon de diffuser son image et son message.
Daha çok iş yaptıkça ve yaptığım işlerde kendimi daha çok yansıtmaya başladıkça ki zaten şu an olan bu, sormaya başlıyorum :
Plus je travaille, plus je fais de l'introspection dans ma pratique. C'est le cas en ce moment.
Bakıp, arayıp, bulmazsan neyi gösterebilirsin ki?
Qu'a-t-on à montrer si on n'a jamais cherché ou trouvé?
Hiçbir şüphe olmadan söyleyebilirim ki Es, hayatımda tanıştığım en kararlı insan.
Je suis absolument persuadé qu'Es est la personne la plus déterminée que je connaisse.
Doğrusu, o kararlılıkla o kadar hızlı ilerliyor ki bence hayal gücünün bile bir şoföre ihtiyacı var.
Elle est tellement entreprenante que son imagination aurait besoin d'un chauffeur personnel.
Böyle bir şeyin sorumluluğuyla nasıl başa çıkarsın ki?
Comment on peut gérer une telle responsabilité?
Kötü haber şu ki açık olan tek mekan burası.
Mauvaise nouvelle, c'est le seul endroit qui est ouvert.
Durum şu ki bütün bunlar tekrar tekrar kontrol edilmişti. - Şimdi bütün bu insanlar...
Le problème c'est qu'ils ont été contrôlés deux fois, trois fois.
Daha sonra devam ederiz tabii ki.
À plus tard, certainement.
Neyi bekliyoruz ki?
Qu'est-ce qu'on attend?
Josie'nin arkadaşı fahişedir, en iyilerden, ve fahişeler hakkında bir şey biliyorsam, ki inanın bana biliyorum, gördükleri yüzü asla unutmazlar.
L'amie de Josie est une prostituée, une bonne, et si je sais un truc sur les prostituées et croyez-moi, je sais... elles n'oublient jamais un visage.
Bana dedi ki...
Il a dit que...
Ne yapabilirim ki?
Qu'est-ce que je suis supposé faire?
Benim neler yaşadığımı biliyor musun ki?
Vous avez une idée de ce que je viens de traverser?
Ve hayır, Birinci Dünya Savaşında savaşmamış olabilirim, ki savaşlar tarihindeki en gereksiz savaştır bu arada, ama ben de savaştım!
Je n'ai peut-être pas combattu dans la Grande Guerre, qui, par ailleurs, semble être la guerre la plus insignifiante de toute l'histoire des guerres, mais je me suis battu!
Benim ki umursamıyor.
Je sais que le mien non.
Belli ki Rittenhouse'un da önemli bir üyesi.
Et apparemment un membre important de Rittenhouse.
Bunu nasıl yapabilirim ki?
Comment je fais ça, maintenant?
Böyle bir aileden nasıl uzaklaşabilirsin ki?
Comment peux-tu t'éloigner d'une telle famille?
Pekala çocuklar, korkarım ki işler kötüye gidiyor.
Les gars, j'ai peur que les choses n'empirent.
1.50 boyunda, cinsellik açısından tatmin olmuş bir karım var belli ki küçük şeylerle nasıl ilgileneceğimi iyi biliyorum.
Ma femme mesure 1m50 et est sexuellement épanouie, donc clairement, je sais y faire avec les petites choses.
- Eve gitmek istemiyorum ki.
Je ne veux pas rentrer.
- Pes ettim. - Sen tabii ki!
Je passe.
Vaftiz babasının dikkatli gözetimi altında tabii ki.
Sous la supervision de son parrain.
Bunu yukarı nasıl çıkardın ki?
Comment t'as monté ça dans les escaliers?
Bu motor üzerinde çalışmam gerekiyor ki tren istasyonuna gidince aptal durumuna düşmeyeyim.
Je dois travailler sur ce moteur pour ne pas avoir l'air bête au dépôt ferroviaire.
Ama o tren yolu rehberi üzerinde çalışmak öyle gerçek ve tatmin edici bir histi ki bir şey klik diye attı.
Mais quand j'étudiais ce guide ferroviaire, c'était tellement concret et tellement satisfaisant que j'ai eu un déclic.
Tabii ki halledebiliriz.
Bien sûr. Amusez-vous bien, les filles.
- Başka ne yapacaksın ki?
Tu veux en faire quoi?
Ters duruyor olabilir mi ki?
C'est peut-être à l'envers?
- Sen niye üzgünsün ki?
Pourquoi tu es triste?
Hayır, tabii ki hayır. Sadece...
Bien sûr que non...
Ne seçeneğim var ki?
Ai-je le choix?
Güçlerimiz falan yok ki.
On n'a pas de pouvoirs.
Ödeştik! - Kullanamıyorum ki!
- Je ne peux pas y aller.
Demek ki... Ya bana âşık ya da o bir gözcü.
Donc... soit elle en pince pour moi... soit c'est un pigeon.
Onu yanında istemezsin ki.
Il ne doit pas être de ton côté.
Neyse ki Trump bizi zengin edecek.
Mais Trump va nous enrichir.
Duşta sigara içilmiyor ki.
Comment fumer sous la douche?
Kuş kafeste kalmaz ki.
- Moi aussi. Obligé.
O kadar çok kişi var ki.
Il y a tellement de gens.
Evet, ben neyse ki okulu yarıda bırakabildim.
J'ai eu la chance d'abandonner la fac.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]