Şon traduction Français
465,078 traduction parallèle
Soy ismi ne demiştin?
Qu'as-tu dis qu'étais son nom de famille?
Justin birliğin mayın tarlası üzerinde güvenli bir yol işaretlediğini ve binayı kontrol ettiğini söyledi.
Justin a dit que son unité avait marqué un chemin sûr à travers les mines terrestres et a vérifié la cabane.
Kurbanı vardı, koza ihtiyacı oldu ve onu da Weckler'ın bir kızı olduğunda bulmuş oldu.
Il a eu son bouc-émissaire, maintenant il a besoin d'une influence, qu'il obtient quand il découvre que Weckler a une fille.
Kaos Katili kendi tişörtünü satıyor, kötü şöhretinden vurgun yapıyor.
Le Tueur du Chaos a vendu des t-shirts à son effigie, profitant de sa notoriété.
Weckler davasındaki son gelişmeleri duyana kadar bekle.
Attendez d'entendre la dernière sur l'affaire Weckler.
Harley cinayet gecesi Bo'yla birlikte Wally'nin evinin önünde kamyonetindeymiş.
Harley était dans son camion, devant la maison de Wally, lors du meurtre.
Son teknoloji konusunda bu kadar iyi olduğun hâlde çocuğunun annesi hakkında yersiz yorumlar yapabiliyor olman ne hoş.
Bravo, tout près de créer une nouvelle technologie et tu fais encore des remarques déplacées sur la mère de ton enfant.
Bu yüzden haberi olmadan onu suyla doldurup duruyorum.
C'est pour ça que je remplis son verre quand il ne regarde pas.
Onu öldüremezsin. Son kayıt noktasında tekrar ortaya çıkar.
On ne peut pas le tuer ; il repartira de sa dernière sauvegarde.
Vaftiz babasının dikkatli gözetimi altında tabii ki.
Sous la supervision de son parrain.
Pencereyi açın. Burası kibirle dolmak üzere.
Ouvrez une fenêtre, voilà son air supérieur.
Tamam ama bu sefer son.
D'accord, mais c'est la dernière fois.
Son yıllarda, dört Eli Mannings öldürdünüz.
Vous avez tué quatre Eli Manning...
Son Toyota reklamını gördün mü?
Vous avez vu la pub Toyota?
Mesela hastaysam ve son yaş günüm için para toplanıyorsa.
Il faudrait que je sois malade - et qu'on fasse une collecte pour moi.
Son kullanım tarihi geçen Trojan, Safeway Select, Little Stinkers,
Troyens sur le retour, Sécurité Sélect, Petits Vicieux, Bandit Barbu,
Benim videoda bizim Marge etten doğum günü pastası yiyor.
J'ai filmé Marge qui mange son gâteau d'anniversaire à la viande.
Son dakika haberi.
Flash info.
Babası Orson'ın ardından Washington Redskins'in başkanı olması beklenen Duke LaCrosse Snyder, Manhattan'da tutuklandı.
Duke LaCrosse Snyder, qui devait succéder à son père Orson à la tête des Redskins, a été arrêté à Manhattan après que sa famille, inquiète de ses troubles du comportement, a découvert qu'il avait été enrôlé par Daesh.
Elinden geleni yapmak!
Faire de son mieux!
Son bir vurgun.
Et on sera quittes.
Son randevunuzdan sonra sen...
Après votre dernière sortie, tu étais...
En güzeli sporla ilgili olanlar. Son on yıl süperdi.
Regardons les scandales sportifs depuis 10 ans :
Arkadaşımla konuşuyordum.
Un pote m'a dit a son sujet :
Sevgilimle gittim, babasıyla tanıştım.
J'y étais avec ma copine pour rencontrer son pere.
Babası da silah seviyor, sürekli üzerinde saklı bir silah var, gerçi mantıklı şimdi çünkü adam emlak işi yapıyor.
Son pere adore les flingues, il porte une arme en permanence. C'est normal, vu qu'il est agent immobilier.
Ne kadar normal bir yer olduğunu anlatamam.
Son cabinet était tout ce qu'il y a de plus normal.
Beni odasına çağırdılar, koluma serumu taktılar, ketamini damlattılar ve ağzım yüzüm kaydı.
Ils m'ont appelé dans son cabinet, m'ont transfusé de la kétamine en intraveineuse, et j'ai trippé comme un malade.
Son binyılda iki işin vardı : Biri eş cinselleri yargılamak, ikincisi de meslektaşlarının yediği eş cinsel naneleri örtbas etmek.
Depuis 1 000 ans, vous avez deux fonctions : juger les gays, et deux, cacher les trucs gays que font vos collegues.
Neyse, başlıyorum. "Son zamanlarda kölelikle ilgili iyi filmler çıktı."
Un exemple : "Il y a eu de bons films sur l'esclavage dernierement."
İçinizdeki hissi dinlemelisiniz, değil mi?
Il faut suivre son instinct, non?
Bir karakter özelliğini beğeniyor olmanız lazım.
Vous devez l'aimer pour un petit trait de son caractere.
Gelince cesaretinden tanırsın.
Tu la reconnaîtras a son courage.
Altı aylıkken ikizi ölmüş.
Son jumeau est mort a six mois.
Kimse babasıyla arası kötü olsun istemez.
Personne ne veut d'une mauvaise relation avec son pere.
Onunla bir ilişkim olsun istiyordum, o yüzden hep çabalıyordum, onun aksi davranışlarına rağmen.
Il n'a jamais compris ça. Je voulais le connaître, et je n'arretais pas de faire des efforts, malgré son comportement.
Aynı kitapları okumuştuk, bazı konularda hemfikirdik ve belli ki babasının oğluydum.
On lisait les memes livres, on voyait les choses de la meme façon, et j'étais bien son fils. C'était sympa.
"Babama vasiyetinde olmak istemediğini söyledin mi Neal?" dedi.
"Tu as dit a papa que tu ne voulais pas etre dans son testament?"
O da bunu benimseyip beni vasiyetinden çıkarmış.
Il l'a mal pris... et m'a retiré de son testament.
Ama onu son görüşüm olabileceğini biliyordum, o yüzden... 30 yıl boyunca sevgi göstermediğim birine sevgi göstermeyi becermek kolay değildi.
Je savais que c'était peut-etre la derniere fois que je le verrais... c'était difficile de savoir comment etre... affectueux avec quelqu'un avec qui je ne l'avais pas été depuis 30 ans.
Yani o yüzden ben de elimi öpüp alnına koydum ve ölmekte olan bir adamla empati kurdum işte.
Au final, j'ai embrassé ma main et je l'ai placée sur son front et j'ai eu de l'empathie pour cet homme mourant.
" Bu arada, gerçekten seni vasiyetine koymak istiyor.
Et elle m'a dit : "Au fait, il veut te réintégrer a son testament."
Babam ölüm döşeğindeyken yanına gidip aramızı düzeltmeye çalışmıştım.
J'étais allé me réconcilier avec mon pere sur son lit de mort.
Bana yapılan son saldırıların finanse edilmesi için kullanılan bir offshore hesaba erişimi olan biri.
Quelqu'un avec un accès à un compte offshore qui a servi à financer de récentes attaques contre moi.
En büyük rakibi onu bombalattı.
Son plus grand concurrent s'est fait bombardé.
Onun adını almadım.
Je n'ai pas son nom.
Tanılarımız onun geçmişi ile uyumluydu.
Notre diagnostic était conforme avec son passé.
- Bu onun kocası mı?
- C'est son mari?
O ve Helen'in ailesi onun yanından hiç ayrılmadı.
Lui et les parents d'Helen n'ont pas quitté son chevet.
O komada olduğu süre boyunca onunla beraber mi oldun?
Et vous avez été avec elle tout le temps de son coma?
Evet, web sitesi kelebeklerin araştırmasına adanmış kar amacı gütmeyen bir şey olarak ilan ediyor.
Son site web le promeut comme un organisme à but non lucratif dédié à la recherche de papillons.
sonra 2580
sonraki 111
sonra ne 44
sonra sen 24
sonra gel 22
sonradan 20
sonra ne olur 16
sonunda bitti 20
sonra konuşuruz 306
sonra gelirim 43
sonraki 111
sonra ne 44
sonra sen 24
sonra gel 22
sonradan 20
sonra ne olur 16
sonunda bitti 20
sonra konuşuruz 306
sonra gelirim 43
sonra ben 38
sonunda 771
sonraki soru 17
sonra ne oluyor 32
sonra da 378
sonra ne oldu 346
sonraki durak 25
sonra ne yapacaksın 26
sonra dedim ki 21
sonra dedi ki 26
sonunda 771
sonraki soru 17
sonra ne oluyor 32
sonra da 378
sonra ne oldu 346
sonraki durak 25
sonra ne yapacaksın 26
sonra dedim ki 21
sonra dedi ki 26