Şükür ki traduction Français
735 traduction parallèle
Çok şükür ki susamış durumda değilim.
Heureusement, que je n'ai plus soif.
Tanrı'ya şükür ki bunu karşılayabiliyorum.
C'est une bonté que je peux me permettre.
Çok şükür ki gemide değiller.
Par bonheur, ils ne sont pas à bord!
Şükür ki ortam şenleniyor. Buna memnun oldum.
Tant mieux, les choses semblent s'arranger.
Ben de bir garson kızla evlenecektim, ama şükür ki babam gözümü açtı.
J'ai aussi failli épouser une serveuse, heureusement, mon père m'en a libéré.
Doğdu ve çok şükür ki öldü.
Il est né et Dieu merci il est mort.
Çok şükür ki zayıf bir adamsın.
Enfin, heureusement que vous êtes un homme faible.
Yazı yazmamı engellemeyecek, çok şükür ki sol elle yazıyorum.
Cela ne me gênera pas pour écrire. Heureusement, je suis gaucher.
- Tabanca oraya nasıl geldi? Leslie'yi yalnız bıraktığım zaman elinde bir silah varsa daima daha güvenli hissederim. Ayrılmadan önce dolu olduğunu görmüştüm ve Tanrı'ya şükür ki, doldurmuşum.
Chaque fois que Leslie reste seule, je lui laisse un revolver chargé.
Tanrı'ya şükür ki baban öldü.
Dieu soit loué, ton père est mort.
- Tanrıya şükür ki.
- Dieu merci.
Tanrı'ya şükür ki biz demokratik insanlarız.
Dieu merci, nous sommes toujours en démocratie. - Nous allons voter.
Çok şükür ki ailem Polonya dışında. Ama Varşova'da biri var.
Les miens ont quitté la Pologne, mais... il y a une personne...
Üzgünüm, ama gösteri sonrası New Rochelle'e evime gideceğim. Buraya sadece 45 dakika mesafede. Çok şükür ki bizim meslekteki tüm o yaygaracı ve nevrotik tipten binlerce kilometre uzakta.
Après, je rentre chez moi, à 3 / 4 d'heure d'ici... et 1 000 km de tous les névrosés qu'on croise dans ce métier.
Oğlum dediysem, çok şükür ki abartıyorum.
Mais quand je dis "mon fils", j'exagère.
Çok şükür ki, uykum onların yumruklarından daha ağırdı böylece uykumda onlardan kaçabildim.
Heureusement, j'avais le sommeil plus dur que les coups.
Tanrıya şükür ki ciddi bir şey yok ama olabilirdi.
Rien de grave, de justesse.
Çok şükür ki sen rekabet ve kıskançlık hislerinden kurtulmayı başarmışsın.
Grâce à Dieu, vous avez échappé au poison insidieux de la jalousie.
Şükür ki hayır.
Non.
Çok şükür ki biri bahsetti.
- Enfin, quelqu'un en parle.
Dışarı çıktı. Hep dışarıdadır, şükür ki!
Il vient de sortir, heureusement.
- Neden "şükür ki"?
- Pourquoi "heureusement"?
Tanrıya şükür ki hala bir şansımız var.
Nous y arriverons.
- Şükür ki Vince'in bütün dostlarını tanımam.
- Je ne connais pas tous ses amis.
Çok şükür ki son gecem.
Tant mieux!
Lottie dışarıdaydı, çok şükür ki fotoğrafcıya gitmişti.
Dieu soit loué, Lottie était allée chez le photographe.
Tanrıya şükür ki bu dünyada hala centilmenler var.
Remercions Dieu. Tu vois, la galanterie existe encore sur cette terre. Merci.
Şükür ki sabaha karşı olmuş, sen evdeymişsin.
Heureusement, c'est arrivé tôt le matin, tu étais à la maison.
Şükür ki Rhoda odada piyano çalıyordu. Yangın LeRoy'un olduğu yerde çıkmış!
Le feu a pris dans la cave où se trouvait LeRoy.
- Tanrıya şükür ki inekler alışmaya başladı. Evet.
Remercie le ciel que les vaches s'y soient habitué.
- Şükür ki.
- Heureusement.
Tanrı'ya şükür ki onları öldüren bizler kadar zeki değiller.
Dieu merci, ils sont moins intelligents que nous qui les tuons.
- İyi, şükür ki değilsin!
Ah ah bon, ben tant mieux!
- Tanrıya şükür ki iyisin.
- Dieu merci, vous êtes sauf.
Müfettiş Beauchamp, Tanrıya şükür ki buradasın.
Inspecteur Beauchamp... Dieu merci, vous êtes là.
Ceketimin cebinde tanrıya şükür ki siz göremiyorsunuz ahlak dışı, iğrenç, açık saçık bunu söylediğim için utanç duyuyorum..... Fransız kartpostalları var.
J'ai dans ma poche, remerciez Dieu de n'en rien voir, un monument d'indécence et d'obscénité. J'en ai le rouge au front : des cartes postales érotiques!
Tanrıya şükür ki, sadece lafta.
Seulement du son de ma propre voix, Dieu merci!
- Tanrıya şükür ki geldiler.
Mais pas elle, grâce à Dieu.
Tanrı'ya şükür ki ben bir liberalim.
Pourtant, bon Dieu, j'ai les idées larges!
Ve Tanrıya şükür ki benim olmamışsın. Niye?
C'est une bénédiction que je ne t'aie pas eue.
Çok şükür ki, Kadı Efendi, bu adamın karanlıkta benden çaldığı her şeyin tam bir listesini yapmıştım. Yalan, yalan!
Heureusement, j'avais la liste exacte de tout ce qu'il m'avait volé.
Çok şükür ki halk senin tarafında. Bu sayede başarılı oldum.
Par chance, vous aviez l'opinion publique pour vous.
Tanrıya şükür ki tiyatro sahnesindekiler hariç kimsenin aşk uğruna ölmediği bir çağda yaşıyoruz.
Grâce au ciel, nous vivons en des temps où nul ne meurt plus par amour, sauf sur scéne.
Tanrıya şükür ki ne su istiyor ne de ihtiyaç duyuyor.
Dieu merci, elle semble se passer d'eau.
- Çok şükür ki bugün Cuma.
- Heureusement, c'est vendredi.
Çok şükür ki acil bir işim yoktu.
Il n'y avait rien d'urgent, heureusement.
Çok şükür ki bu gece olmayacak.
Mais ce soir, Dieu merci, ce sera différent.
Tanrı'ya şükür ki siz Pyrrho okumuşsunuz, Doktor.
Grâce au ciel, vous vous êtes souvenus de vos lectures de Pyrrhon, Docteur.
burada sorumlu benim. Tanrıya şükür ki ben değilim.
- Oui, et pas moi, Dieu merci.
- Tanrıya şükür ki evet!
Non, Dieu merci!
Tanrıya şükür, ben de sandım ki...
Dieu merci, je croyais que vous...