Şüphe traduction Français
5,831 traduction parallèle
Ama eğer ki domuzumuzun geri dönüşüm kutusunu boşaltmadığından şüphe edersem silinmiş mesajlar kurtarılabilir.
Je doute que notre porc sache que si on ne vide pas sa corbeille... Les SMS peuvent être récupérés.
Şimdiye kadar tanıştığım en tuhaf, en anormal, en sıradışı kişi olduğuna şüphe yok.
Il est sans doute le plus bizarre, le plus flippant, la plus étrange des personnes que j'ai jamais rencontré.
Kimliği belirsiz cesetleri çalan kesinlikle Anton'dı ve Dr. Gardner'ı da o öldürdü, buna hiç şüphe yok.
Anton a bien volé les Jane et John Does, et il a assassiné le Dr Gardner... : c'est certain.
Mahkumiyetini bitirecek bir şey aramıyoruz... sadece bir şüphe var mı ona bakıyoruz.
Nous ne cherchons pas à renverser une condamnation ici... juste une faille.
Keşke ondan şüphe duyduğum için özür dileyebilseydim.
J'aimerais pouvoir m'excuser.
Kasvetli bir gelecek haberiyle, müttefikler olarak gelseydik bizden şüphe duyardınız.
Nous étions arrivés comme des alliés avec des nouvelles d'un avenir sombre Vous nous auriez soupçonnés.
Kızgın olduğuna şüphe yok.
Aucun doute que tu es en colère...
Biliyorsun. Kardeşimin bu akşam hepimizi bir araya getirme irfanından şüphe etmiştim, ama haklıydı.
Tu sais, j'ai douté de la sagesse de mon frère de nous rassembler tous ensemble aujourd'hui, mais il avait raison.
Sadece şüphe.
C'est une demande.
- Ama şüphe yaratıyor.
- Mais ça crée le doute.
Bence Anna'nın söylemeye çalıştığı şey bu şeylerin etrafında halen şüphe var.
Je pense que ce qu'Anna veut dire c'est qu'il y a un peu de doute autour de tout ça.
O zaman mükemmel bir şüphe yaratmak için fırsatı kaçırdı.
Alors il a raté la parfaite opportunité de créer un doute raisonnable.
Sen bunu yapana kadar, tüm şüphe duyanları susturana kadar ben güçlü olmalıyım.
En attendant, tant que tu n'auras pas fait taire les sceptiques, je dois être fort.
O şüphe ile bir daha nefes alamam.
Ne mentionne plus jamais ces soupçons.
Biliyorum birbirinize çok yakınsınız ama onun yakın geçmişinden çokça şüphe çeken bazı şeyler var.
Je sais que vous êtes proches, mais il y a quelque chose de son passé récent qui paraît plutôt suspect.
En küçük bir şüphe ya da güvensizlik hâlinde davacı taraf saldırıya geçecektir.
Montrer du doute ou de la méfiance, et l'accusation s'en servira.
Zaten hiç şüphe etmemiştim, yine de duyduğuma sevindim.
Je n'en ai jamais douté, mais je suis soulagé de l'apprendre.
Bundan şüphe ederim.
J'en doute.
Ondan şüphe ettiğim için kendimden utanıyorum.
J'ai honte d'en avoir douté.
Güvensiz hissetmek kendinden ve yeteneklerinden şüphe duymaktır.
Tu vois, être insécure c'est quand tu doutes de toi et tes capacités.
Hayır, hayır. Sadece... Kalacak bir yer istediğinde silah depolamakla ilgili bir şey söylememiştin ve kamyonların girip çıktığı görülürse şüphe doğurabilir diye dedim.
Quand tu as demandé un endroit où rester, tu n'as jamais parlé d'armes et...
Kimse başbakanımızın yüzleştiği tehlikeden şüphe etmesin. Laboratuvar raporları şırınganın ölümcül risin ile dolu olduğunu doğruladı.
Afin que personne ne doute du danger que le président fait face, on a confirmé que la seringue a été rempli de ricine mortelle.
- Buna şüphe mi vardı?
Tu as réussi. - Vous en doutiez?
- Senden şüphe ettiğim için özür dilerim.
Désolé d'avoir douté de toi.
- Aklı başında herkes şüphe ederdi.
Toute personne saine l'aurait fait.
Julia niye bundan şüphe duyuyorsun?
Julia, pourquoi as-tu des doutes?
Sen ondan şüphe etmeye devam ettikçe o da kendisinden şüphe edecek.
Et aussi longtemps que vous douterez de lui, il continuera de douter.
Hiç şüphe yok. Lexi'yleyken onları bunun için çalışırken gördüm. Sanırım, artık bizi mutasyona uğratmak için fabrikalara çekmek zorunda değiller.
Je les ai vus travailler dessus quand j'étais avec Lexi, mais je vois qu'ils n'ont plus besoin de nous traîner dans une usine pour nous transformer.
- Belki de değilsin ama aramıza şüphe tohumları ekip amacı zayıflatmak için kadın eteğinin arkasından çalışıyorsun.
Mais vous semez le doute dans nos esprits, travaillant à couvert derrière vos jupes pour saper la cause.
- Aklımda hiç şüphe yok.
Il n'y a aucun doute.
- Beyefendi, bunda şüphe yok ki,... modern demokrasi, radikal İslam ile savaş halinde.
- Monsieur, ne faites pas de bêtise. La démocratie moderne est en guerre avec l'Islam radical.
Eğer çocuk dediğiniz gibi kabahatliyse, ki ben bu tür konularda Yüce Han'ın kararlarından asla şüphe etmem, o zaman ben de onun kadar suçluyum.
S'il est coupable des faits qui lui sont reprochés, et je n'ai aucune raison de douter du jugement du khan à ce sujet, alors je suis tout autant coupable.
Bizim günahımız daha büyüktü. Ama önce siz saldırmasanız bu yaşanır mıydı şüphe ediyorum.
Notre péché était plus grand, mais vous avez attaqué en premier.
Onlara Tommie yerine Kırmızı Urbalılar da denilebilir ama yine de onlar altı uzun sene boyunca parçası olduğum İngiliz Ordusu ve bir şekilde düşmanlık ve şüphe yerine sempati ve saygıyla baktığım için özgür olduğumu hissettim.
On les appelait peut être les Tuniques Rouges plutôt que les Tommies, mais ils représentaient toujours l'armée britannique dont j'ai fait partie pendant six longues années. En plus, c'était libérateur d'être regardée avec respect et sympathie plutôt qu'avec hostilité et suspicion.
Yüce Babamız hiçbir şüphe olmamasını emreder.
Le Seigneur demande qu'il n'y ait aucune doute.
Şüphe edilmez bir adam elçilerin aslanı yoldaş Brigham Young.
Un homme irréprochable... Le lion du Seigneur... Notre frère Brigham Young.
- Molly, şu noktada şüphe uyandıran her şey...
Molly, à ce stade, tout ce qui soulève des suspicions...
Sıra dışı veya şüphe uyandıracak bir şey var mı bakarım.
Je vais me renseigner, voir s'il y a quelque chose de suspicieux.
Şüphe beni öldürüyor.
Le suspens est insoutenable.
Makul bir şüphe.
un doute raisonnable.
İçime o ana kadar attığım her şey... Korku, bezginlik şüphe eriyip gitti. Ve bir anda berrak bir his ile doldum.
Tout ce que j'avais accumulé à l'intérieur... la peur, la frustration, l'incertitude ont tout simplement disparu, et j'étais submergé par ce sens soudain de clarté et de courage.
Bu bölgedeki yerleşmiş Alman denizaltılarının görüntüsüyle bayrağın hangi millete ait olduğu konusunda hiçbir şekilde şüphe...
La présence établie d'un sous-marin allemand dans le secteur exclue tout doute possible quant aux couleurs du drapeau...
Hiç şüphe yok ki, çalışmalarım Gretchen ile birlikte olmamdan zarar gördü.
Et sans aucun doute, être avec Gretchen à ruiné mon travail
Ona ne şüphe, ne şüphe.
C'est vrai, c'est vrai.
Beş yıldır, bir dakika bile şüphe etmedim Seattle'da sen ve ben doğru aramayı yaptık, tamam mı?
En cinq ans, je n'ai jamais douté l'espace d'une seconde que vous et moi avions fait le bon choix à Seattle, d'accord?
Şüphe duymak aklımın ucundan geçmedi.
Et ça ne m'a jamais traversé l'esprit de ne pas la croire.
Sadakatimden hiç şüphe duymadım.
J'ai jamais douté de ma loyauté.
Ve bir kere bile hiç biriniz tereddütte düşmedi, bir nebze şüphe duymadı.
Et vous n'avez jamais hésité ou douté.
Herkes benden şüphe ediyor, bunun farkındayım efendim.
Je sais que tout le monde doute de moi.
İyi fikir olduğundan şüphe ettiğim tek şey ne biliyor musun?
Et vous savez ce que je redoute sérieusement?
Asıl düşmanı şüphe.
Le doute... est son pire ennemi.