English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Alınmak yok

Alınmak yok traduction Portugais

107 traduction parallèle
- Alınmak yok.
- Sem ressentimentos.
Şimdi gidebilirsin ve alınmak yok.
Pode sair agora, e não há ressentimentos.
Alınmak yok, sevgili arkadaşım.
Sem querer ofender, meu caro amigo.
Alınmak yok.
Não leves a mal.
Alınmak yok. Her ikiniz de iyice yorulmuş olmalısınız. Onu nasıl başardığınızı bilmiyorum.
E devem estar exaustos, não sei como aguentam.
Üzerine alınmak yok.
- Não se ofenda.
- Alınmak yok, Papa Jesse.
Sem ofensas, Papa Jesse.
Alınmak yok.
Sem ofensa.
Alınmak yok, çocuk fakat her şey bunu atlatabilmen için.
Sem ofensa, miúda, mas qualquer coisa é melhor do que isto.
- Alınmak yok.
- Sem querer ofender.
Sonra, eğer seni başka bir adam için terk ederse, herhangi biri olabilir, alınmak yok.
Depois se ela te trocar por outro... quem quer que ele seja, sem ressentimentos.
Pekâlâ, alınmak yok Donna bütün konuştuğumuz annen ve babanın kavgaları. Bu sıktı artık beni.
Ok, sem ofensa Donna... mas toda esta conversa sobre o teu pai e a tua mãe discutirem... está a aborrecer-me.
Alınmak yok.
- Sem ofensa.
Yapmam gereken bazı ses aktivasyonları ile çalışan sensörler ile ses telaffuzu algılayan bir, uh, Onun için yaşıyorum, alınmak yok, ama senin hologram imajındaki pikseller küçük bir ayar için faydalı olur.
Tudo que tenho de fazer é arranjar uma actualização, alguns, uh, activadores de voz, sensores para servirem de relacionadores com a pronúncia própria e vibrato e, uh, enquanto penso nisto, sem ofensa, mas a matriz de pixel da tua holo-imagem precisa duma pequena afinação.
Alınmak yok Dean.
Sem ofensa.
Çok güzelsiniz... Alınmak yok. O bir kral.
Você é linda, Sem ofensas, mas ele é o rei.
dinle alınmak yok ama, kıvılcımı alamadım.
É uma saída em grupo, e... é que, sem ofensa, mas, não estou a sentir nenhuma química.
Alınmak yok, Heather.
Sem ofensa a ti, Heather.
Bak, alınmak yok ve...
Olha, sem ofensa, e...
Alınmak yok, ama bu doğru.
Meu, sem ofensa, mas isso é tanga.
Alınmak yok, ama çalışma olmadan benim gibi eski bir kurdu geçebileceğini sanmıyorum.
Ei, mano, sem ofensa, mas sem trabalho, não acho que consigas passar por um velhote desgastado como eu.
- Alınmak yok.
- Sem ressentimentos?
Bak... Alınmak yok... Fakat belki de kendin için endişelenmelisin.
Olhe, sem ofensa, mas se calhar devia estar preocupada em ajudar-se a si mesma.
Alınmak yok, Larry.
Sem ofensas, Larry.
Alınmak yok...
Respeito...
Alınmak yok, ama bence kazıklanmış olabilirsin.
Sem ofensa, mas parece-me que pode ter sido roubado.
Biz bunu züppe Büyük Mus kampçılarına bırakırız. Alınmak yok.
Deixamos isso para os emproados do Campo Big Moose, sem ofensa.
Önümüzü görene kadar herkes birbirine yardımcı olacak, sonra herkes başının çaresine bakar beyler, alınmak yok kızlar.
Ajudamo-nos uns aos outros até o campo estar aberto depois é cada homem por si.
- Alınmak yok, kardeşim.
- Sem ofensa, mano.
- Güzel. - Alınmak yok.
- Sem ofensa.
Alınmak yok ama Red Hot Chili Peppers'ın Flea'si gibi olmaya biraz fazla isteklisin.
Sem ofensa, mas parece que estás a esforçar-te de mais em ser o Flea dos Red Hot Chili Peppers.
Alınmak yok yeğenim.
Não quis ofender, sobrinha!
Alınmak yok.
- Sem ressentimentos.
- Alınmak yok...
Sem ofensa.
Alınmak yok ama bu yerde neyin nesi?
PEQUENO Inferno Sem querer fazer trocadilho, que diabos é esse lugar? O calabouço da dominatrix.
Artık yardımcım olarak kötülerin takibinden sorumlusun. Gelişmiş kızılbecerini kullanabilirsin, alınmak yok.
Agora, como ajudante de xerife, ficas encarregue de encontrar os vilões, usando a tua índio-visão altamente desenvolvida, sem ofensa.
Alınmak yok.
- Não fiques ofendida.
Alınmak yok, Charlie, ama.. .. bazen masanın arkasında oluyorsun,.. .. belki de sorgulama senin yapman gereken şey değildir.
Sem ofensa Charlie, mas estás muito enferrujado, se calhar o interrogatório não seja o teu forte.
- Şey, bu daha çok Thor için. - Alınmak yok, Kap.
Bem, principalmente para o Thor, sem querer ofender, Capitão.
Sokakta yürürken şakırdayan taşakların var... alınmak yok.
Tens uns tomates que tilintam, quando caminhas rua abaixo, sem ofensa.
Alınmak yok Charlie Brown.
Sem ofensa, Charlie Brown.
Alınmak yok.
Não leves a mal...
Alınmak yok, Şerif Yardımcısı.
Sem querer ofender, agente.
Tamam, bak, alınmak yok, ama bu gerçekten ben ve ailem arasında.
Olha, sem querer ofender, mas isto é realmente entre mim e a minha família.
Alınmak yok, Fitz.
- Sem ofensa, Fitz.
Ve alınmak da yok.
Sem ressentimentos.
Alınmak yok.
Não te chateies.
- Alınmak yok.
- Sem ofensa.
Saatlerdir burada kilitliyiz neredeyiz, neler olacak hiçbir fikrim yok ve hâlâ bu programa alınmak için ne yaptığını bilmiyorum.
Estamos presos aqui há horas sem saber onde estamos ou o que vai acontecer a seguir... e ainda não sei o que fizeste para estares neste programa de testemunhas.
Yok, koroya alınmak için ses testindeydim.
Estou aqui a fazer testes para o coral.
Alınmak yok.
Sem trocadilhos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]