Anlayacağın traduction Portugais
1,877 traduction parallèle
Beni anlayacağını düşünmüştüm.
Pensei que fosse compreender.
Ve seninle benim aynı tarafta olduğumuzu anlayacağın günü bekleyemem. Belki de en iyi bildiğin şey patronuna yalan söylemek değildir.
E mal posso esperar pelo dia em que percebas que estamos do mesmo lado e que não é do teu interesse mentir à tua patroa.
Julian, senaryoyu yarın stüdyoya vermek istiyor anlayacağın tam bir kriz modundayım.
O Julian quer que o guião esteja no estúdio amanhã, portanto, estou mais ou menos em modo de crise. Não te preocupes, meu.
Ona açıklayabilirsem beni anlayacağını düşünmüştüm.
Pensei que talvez se pudesse explicar ela iria compreender.
Bunun, o adamla evlenememem demek olduğunu anlayacağını düşündüm, ama bir yol buldu.
Pensava que ela ia supor que eu já não podia casar com o tal homem, só que ela encontrou uma maneira.
Bunu anlayacağını biliyordum!
Eu sabia que ias perceber.
Ve sayfa sayısından anlayacağınız üzere söyleyecek bir şeylerim var, ve bunların nasıl biteceğinden ya da nasıl bitmesini istediğimden emin değilim.
E como pode ver, pelo número de páginas, se leu tudo até aqui, eu tinha algumas coisas para dizer, e não sei bem como acabar isto, ou mesmo se quero.
Balistik araştırmadan anlayacağını sanıyorum.
Conheça muito de balística.
Bunu herkesin anlayacağını düşünmüştüm.
Acreditei que tu de todas as pessoas entenderias.
Kalıplarından anlayacağınız üzere burada gerçek penislerimiz var.
Como podem ver a partir dos moldes de pénis reais que aqui temos.
Neden hala beni anlayacağını düşünüyorum ki?
Porque é que eu ainda penso que me vais compreender?
Anlayacağın, bir şeyde çalışırsan ödüllendirilirsin.
Estás a perceber, se tu fizeres alguma coisa, recebes uma recompensa.
Anlayacağın, evet, onlar çok büyükler.
Por isso, sim, são bastante grandes.
Anlayacağın Jolene, benim için kolay.
Jolene, para mim é fácil.
Her şey havada anlayacağın.
Está tudo demasiado no ar, percebes?
Anlayacağın, maddeyi kontrol eden dört güç vardır.
Bem, há quatro forças que dominam a matéria.
Anlayacağın, Willie ile ben biraz daha senin tarzına uygun tiplerdik. Kafamıza göre takılıyorduk.
Sabe, eu e o Willie levávamos as coisas como "Sortudos de merda".
Bizden nefret ederlerdi. Anlayacağın biz etliye sütlüye karışmadan takılırız. Ancak onlar çok daha büyük işler peşindeydiler.
Sabe, fazíamos o nosso trabalho sem que os outros soubessem, mas eles gostavam de se gabar do que faziam.
Anlayacağınız birkaç cerrah bu şeylerin ölümsüzlüğün anahtarı olduğunu düşünüyormuş.
Parece que alguns cirurgiões acharam a chave da imortalidade.
Yani anlayacağınız yaptığım bu işin en iyisiyim diyebilirim.
Como pode ver, eu orgulho-me do que faço.
Mesajı anlayacağınızı söylediler.
Disseram-me que entenderia.
Anlayacağın ben...
Sabes...
Anlayacağın buraya bu sessiz kalma ayaklarının düşündüğün gibi işe yaramayacağını söylemeye geldim.
Estou aqui para te dizer, não é nada do que dizem. que aquilo de ficar calado,
Anlayacağınız, uçsam bile o eski günlerdeki hissi alamayacağımın farkındaydım.
Eu sabia que se o fizesse, não ia ter aquela sensação de sonho...
Lenny'nin anlayacağını düşünüyordum.
Penso sempre que o Lenny teria compreendido.
Senin anlayacağını sanıyordum.
Estamos em guerra.
Anlayacağın ben yeni bir tufandım.
Eu fui outro dilúvio, está a perceber?
Anlayacağın bu biraz kafa karıştırıcı.
- fiquei confusa.
Yani sizin anlayacağınızın...
Para todos os efeitos...
# Korkunun anası biziz anlayacağınız #
... Somos a Mãe de todos os medos.
Avının kolay lokma olmadığını anlayacağını düşünmüştüm.
Quando a presa não era tão fraca, nem tão fácil.
36-d bedeni ama bunu zaten bakarak anlayacağını biliyorum.
Muito bem... Uso o 36, copa D, mas sei que o saberias só de olhar.
Anlayacağın dilden konuşalım.
Fazemos isto à tua maneira
Chloe birşeylere ulaştığında, anlayacağını umuyorum.
Eu aviso-te quando a Chloe tiver alguma coisa.
Sadece anlayacağını düşündüm.
Achei que fosses entender.
- Anlayacağını biliyordum.
- Olha, sabia que ias conseguir.
Anlayacağınız üzere bazı tutarsızlıklar var ve biz de bunları temizlemeye çalışıyoruz.
Como pode ver, há algumas discrepâncias que queríamos esclarecer.
Anlayacağın başka bir dil var mı?
Há mais alguma coisa que tu compreendas?
Pekala. Üzgünüm, canavarlar. Anlayacağınız üzere biraz ön yargılı davrandılar.
Lamento, monstros, mas eles são um pouco tendenciosos.
Battı balık yan gider anlayacağın.
Por isso que se lixe.
Anlayacağın, bu akşam havaalanına gidecek ve Clarke'a başka bir yere taşınmasını söyleyecek.
Ela vai ao aeroporto esta noite e vai dizer ao Clarke para ele encontrar uma nova casa e...
Gerçek elmas olduklarını nereden anlayacağım?
Como sei que os diamantes são verdadeiros?
Bir inçin sekizde biri kalınlığında olduklarını nasıl anlayacağım?
Como é que é suposto eu saber se têm 3,2 milímetros?
Ama Tanrı'nın bizi gerçekten sevdiğini nasıl anlayacağız?
Está bem, mas como é que sabemos que Deus gosta mesmo de nós?
Bunu senin gibi kızların anlayacağı dilden anlattım.
Assim te explico em idioma de mulher.
Er yada geç tek şansımızın hayatta kalmak olduğunu anlayacağız.
E quanto mais cedo nós compreendermos isso, mais hipóteses temos de ficar vivos.
Anlayacağınız gibi Irak'ta üç aşama da uygulandı :
O que é um bom negócio se tens companhias de construção, e das grandes. Então, o Iraque mostra as três fases.
Anlayacağınız, hayatımda, benim için ölebilecek üç kız oldu. Aşkı, ilk keşfettiğimde, o kız benim için ölebilirdi.
Mas falando da minha vida amorosa, foi sempre muito preenchida.
Benimle konuşmak istiyor, ama İngilizce'yi güç bela konuşuyor. Bahse girerim ki senin anlayacağın bir dil konuşabiliyordur.
Aposto que ele fala uma língua que compreendes.
Tanrı, akşamın sonunda, kendi insanlığımızı ayıplamamızı istemez. Senin anlayacağın kadar klasikti.
Muito clássica.
Gezegenlerin hareketindeki gibi... belki de bir gün düşüncenin yapısını da anlayacağız.
Talvez um dia, possamos entender tão bem a física do pensamento como a movimentação dos planetas.