Anlayamadım traduction Portugais
5,285 traduction parallèle
- Anlayamadım?
- Como disse?
Bauer yanında seni istiyor. - Anlayamadım.
O Bauer quer-te com ele.
- Anlayamadım?
Desculpa?
Anlayamadım.
Não estou a entender.
Anlayamadım?
O quê?
bizim soygun işiyle bu tarz bir şey nasıl gerekir anlayamadım.
Não consigo entender como ser assaltado acarretaria esse tipo de coisa...
şundan eminim ki, ne demek istediğini anlayamadım.
Tenho certeza que não sei do que está a falar.
Dediklerini anlayamadım.
Não consegui compreendê-la.
- Ne ima ettiğinizi anlayamadım.
Não sei o que está a insinuar.
Üzgünüm ama söylediklerinin hiçbirini anlayamadım.
Tenho de ser sincera contigo, não ouvi nada do que disseste.
Anlayamadım?
Como assim?
- Anlayamadım?
- Desculpa?
Anlayamadım kraliçem.
Não compreendo, minha Rainha.
Anlayamadım?
Perdão?
Bunun konuşmamızla ne alakası olduğunu anlayamadım doğrusu.
Não estou a ver o que isso tem a ver com a discussão.
Anlayamadım.
Não percebo.
- Anlayamadım?
- Como?
Anlayamadım?
- Quem?
Anlayamadım?
Desculpa?
- Anlayamadım!
- Perdão?
- Anlayamadım?
Perdão?
- Anlayamadım.
Desculpe?
Anlayamadım, Dale.
Estou confuso, Dale.
Anlayamadım?
Desculpe?
- Anlayamadım.
- Desculpe?
Abi ben senin bu metaforu anlayamadım.
Não percebo a metáfora.
Bu anahtar yok edilemez. Anlayamadım efendim.
- Esta chave não pode ser destruída.
- Anlayamadım?
- Perdão?
Görevden mi benden mi kaçınıyorsun anlayamadım.
Não consigo distinguir se estás a evitar a missão ou a mim.
Hâlâ anlayamadım. Ne yapıyorsun?
Então, o que estás a fazer?
Howard'ın burada kamamı isteyip olanları izlememe izin vermesinin sebebini asla anlayamadım.
Nunca entendi porque o Howard fazia-me ficar a assistir.
Üzgünüm, anlayamadım.
Não estou a perceber.
Anlayamadım hanımefendi.
- Não compreendo.
Harika, şimdi neye karar verdiklerini anlayamadım.
Agora não sei o que decidiram.
- Aldım. Ama ben... Anlayamadım
Não estou a compreender.
Dediğini anlayamadım.
- Não percebo a relação.
Anlayamadım.
- Não percebi.
Anlayamadım da...
Desculpa.
Seni anlayamadım.
Não estou a perceber.
Aksanından dolayı pek anlayamadım ama bizzat seni istiyor gibi geldi.
Tive trabalho para perceber o sotaque, mas pareceu-me que ela queria-te exclusivamente.
Ne tarafta olduğunu anlayamadım ama. - Zamanla anlarım.
Não sei para que lado ela dá, mas é uma questão de tempo.
Ne, anlayamadım pardon?
O quê? Desculpe, o quê?
Filmde anlayamadığım bir yer var :
A única parte do filme que não percebi foi :
Onu görürsem şöyle derim. Batman'a bayıldım. - Bazıları söylediklerini anlayamadıklarını söylüyor ama yanılıyorlar.
"Adoro o Batman, há quem diga que não te percebeu, mas enganam-se!"
Savunmamızdaki zayıflıkları test ediyor girmek için henüz anlayamadığımız farklı yollar deniyor.
A coisa continua a testar as fraquezas das nossas defesas, tentando entrar em diferentes pontos, alguns que nem conheciamos.
- Anlayamadım.
- Desculpa?
Anlayamadın mı hâlâ?
Tu não percebes isso?
Anlayamadığım şey ise sen nasıl unutabildin?
O que não percebo é... como é que podes?
Anlayamadığım şeyden korkmuştum.
Com medo daquilo que eu não entendia.
Anlayamadığım düşüncelerim var.
Tenho estes pensamentos que não entendo.
Ne demek istediğini anlayamadım.
- Não sei se estou a perceber.