English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Ayrılıyorum

Ayrılıyorum traduction Portugais

1,324 traduction parallèle
Avukatlığından ayrılıyorum demek... derhal.
Que renuncio como seu advogado... imediatamente.
Ayrılıyorum dediğim zaman hiçbir şey söylemedin.
Quando disse que ia acabar, não disseste nada.
Borsa kapanmadan önce ayrılıyorum. Telefondakilere bakmadım diye kızıyorsun.
Eu saio antes do fecho da Bolsa e gritas comigo por não estar atento aos gajos dos telefones.
Fair Haven'dan ayrılıyorum.
Eu estou deixando Fair Haven.
MlDAS dizisini çalıştırın - - Ayrılıyorum!
Aqueça os conjuntos emissores do MIDAS - Eu estou partindo!
Biz de Ben'le alabiliyoruz ama yine de ondan ayrılıyorum.
Também eu e o Ben fizemos, e vou acabar com ele na mesma.
Bunun önemi yok çünkü ben senden ayrılıyorum.
Bem, isso é irrelevante, porque eu estou a acabar contigo.
- Evet, ayrılıyorum.
- Sim, estou.
- Salı günü ayrılıyorum, üzgünüm.
- Vou-me embora na Terça e estou azul.
- Yemekte ondan ayrılıyorum.
- Acabo com ele durante o jantar.
Birkaç saat yanınızdan ayrılıyorum bu arada sen de kızımı mı çalıyorsun Koca Mike?
Afasto-me um par de horas, e já te estás a atirar à minha miúda, grande Mike?
- Evet. - İşte bu yüzden ayrılıyorum.
É por isso que já estou a ir embora.
İzcilerden ayrılıyorum efendim.
Vou deixar os Rangers, Capitão.
- Evet. Ayrılıyorum.
Sim.
Harry Potter, senden burada ayrılıyorum.
Harry Potter, é aqui que o deixo.
- Bende ayrılıyorum!
- Eu vou também!
- Peter... - Yakında ordudan ayrılıyorum.
Estou de licença...
Biliyorum bu gece ayrılıyorum.
O meu pai sabe de nós. Eu sei. Vou-me embora esta noite.
- Sizden burada ayrılıyorum.
- É aqui que vos deixo.
Bugün buradan ayrılıyorum.
Hoje, vou-me embora daqui.
Evet. Hafta sonunda buradan ayrılıyorum.
- Para o fim de semana vou.
- Senden ayrılıyorum!
- Vou acabar a relacão!
Senden ayrılıyorum.
Vou acabar a relacão.
Ayrılmayı düşünmüyorum. Ayrılıyorum.
Não estou a pensar, vou-me mesmo embora.
Bunu düşünmüyorum, yapıyorum. Ayrılıyorum.
Não estou a pensar nisso, vou mesmo demitir-me.
SGC'nin kumandanlığından ayrılıyorum, en kısa zamanda.
Com efeitos imediatos, vou abandonar o comando da SGC.
Bir sonraki grupla ayrılıyorum, efendim.
- Parto com o próximo grupo.
Brooklyn'den ayrılıyorum, Bay Formanelli.
Vou sair de Brooklyn, senhor Formanelli.
Ben ayrılıyorum... o içeride mi?
Não me demoro. - O Laughing Lotus é aqui?
- Evden ayrılıyorum.
- Vou sair daqui.
# Artık bu uzak yerlerden ayrılıyorum. #
Agora eu estou rasgado de que terra distante.
Baylar, sizlerden tanrının zerafeti ve lütfuyla ayrılıyorum!
Senhores, deixo-vos na graça de Deus!
Ben ayrılıyorum.
Deram-me alta.
Ben ayrılıyorum!
Vou-me embora!
Biraz ayrılıyorum ve bakın neler oluyor.
Eu estou fora durante algum tempo e vejam o que é que acontece.
Bazen günün sonunda ofisten ayrılıyorum ve arabaya biniyorum eve doğru yola çıkıyorum... 15 dakika sonra burdayım- - Bu evin önünde park etmiş duruyorum.
Ás vezes saio do escritório ao fim do dia... entro no meu carro e venho para casa... e, 15 minutos depois, estou estacionado à frente desta casa.
Ayrılıyorum.
Tenho que ir.
Altı boyunca, New Yorktan kendi sütunumu yapmam gerek. Çarşamba ayrılıyorum.
Eu tenho de voltar a fazer a minha crónica de New York mais 6 meses, parto na quarta feira.
Sevgili Justine senin yüzünden, Retail Rodeo'dan ayrılıyorum.
Querida Justine... por tua causa, vou despedir-me do Retail Rodeo.
Otelden henüz ayrılıyorum, bebeğim.
Estou agora a sair do hotel, amor.
Sanıyorum... Önemli olan kötü bir ayrılık yaşadığında kendine arkadaşlar bulmandır. Anlayışlı...
Eu, hum, suponho que, hum, tu sabes, é importante quando tu acabas mal com uma pessoa que tu encontres amigos que, hum simpáticos... hum, coisas tipo hum, apoio e... hum Não sei...
Holly Hills'den ayrılıyorum. Artık bekleyemem.
Vou deixar o lar, Barbara.
Kaleden ayrılıyorum.
Eu vou sair da fortaleza.
Son kez tekrarlıyorum, 5 dakika içide oradan ayrılın ve 15 dakika içinde beni arayıp döndüğünüzü ve adamlarınızın güvende olduğunu bildirin.
Repito pela última vez : quero que saia daí em 5 minutos e que me contacte em 15 minutos para confirmar que já regressou e que os seus homens estão sãos e salvos.
- Belki de bir süre ayrı kalmalıyız. Bugün "Merhaba, nasıl gidiyor?" diyen herkesten nefret etmeyi planlıyorum. - Tamam.
Talvez precisemos de nos afastar um pouco um do outro.
FBI'ın ayrıntılı bir inceleme yapması gerektiğini anlıyorum. Ama bana sorarsanız bu olayın çok basit bir açıklaması var. - Basit mi?
Sabemos que o FBI precisa de investigar, mas, na minha opinião, os factos deste caso são muito simples.
Ayrılıyorum
Não é preciso, saio eu.
Matthew'u alıyorum ve ayrılıyoruz.
Vou buscar o Matthew e vou-me embora.
- Neden, her seferinden biri benden ayrılınca, - Bir sonraki yılımı, yeniden beraber olmaya harcıyorum... - Ondan ben ayrıldım...
Porque é que sempre que acabo com um, passo o ano seguinte a tentar retomar com ele?
Kalabalığın arasından küçük bir grup ayrılıyor, tekrarlıyorum, ayrılıyor.
Algumas pessoas do meio da manifestação estão a desviar-se, repito, estão a desviar-se...
- Evet anlıyorum, ama nasıl ayrıldı?
- Você entende. - Certo. Exacto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]