Bagajda traduction Portugais
536 traduction parallèle
Wheeler'i bulduklarında, para da bagajda mı olacak?
Quando encontrarem o Wheeler, também vão encontrar o dinheiro?
- Rembrandt, arabanın bagajındaymış. - Onu bagajda taşımak büyük aptallık.
Havia um Rembrandt no porta-bagagens!
Bagajda köpek yemi mi var?
A Sra. tem comida de cachorro no porta malas?
- Bagajda.
- Lá atrás.
Bagajda tamir çantası var.
Tem uma caixa de ferramentas na carroceria.
- Bagajda.
- No porta-bagagens.
100'lük bagajda, dedi.
Ele disse 100.000 na bagageira.
Arabasıyla sorun yaşamıştı. Polis bagajda esrar buldu.
A polícia encontrou-lhe marijuana no porta-bagagens.
- Bayan Goodnight bagajda mıydı?
- A Miss Goodnight estava na mala?
- Bagajda.
- Está no porta-bagagens.
- Arkada bagajda, ahbap.
Está lá atrás! No pára-choques, meu!
Bagajda.
- Está atrás.
Bagajda seyahat etmek yasalara aykırıdır.
É ilegal viajar numa mala.
İki askeri polis bağlanmış olarak ve limuzinin şoförü bagajda bulunacak.
Os dois PM serão encontrados amarrados e amordaçados e o condutor da limusina será encontrado na mala.
Bagajda bir bombamız var.
Temos uma bomba na mala!
Bagajda bir bombamız var.
Temos uma bomba na mala.
Bagajda bir bavulum var.
Um saco no compartimento da bagagem.
Ben dışarı çıkana kadar para bagajda kalsın.
O dinheiro fica na bagageira até eu sair.
Bagajda bir Hitachi'm var, depodaki 50 arkadaşını temsilen getirdim.
Tenho um Hitachi que vale uns 50. O que é isto?
Tamam, burada bagajda.
Está aqui na bagageira.
Bagajda bir şeyler var.
Tenho umas coisinhas no carro.
Bagajda.
No porta-bagagens.
- Bagajda vardır belki.
- Talvez haja uma na bagageira.
Bagajda ne var?
O que leva no porta-bagagens?
Bagajda ne var?
- O que está na mala?
Sen bagajda kokain olan arabayı kullanacaksın
Você conduz o carro com a cocaína na mala.
Ortağım da bagajda para olan arabayı kullanacak.
O meu sócio leva o carro com o dinheiro na mala.
- Anahtarlar bagajda.
As chaves estão no porta-bagagem.
Bagajda bir adam var.
Está um homem na bagageira! - O quê? !
Bagajda tenis raketi Palm Springs'ten alınmış bazı erkek kıyafetleri Cayman Adaları'ndan postalanmış bazı iş mektupları var.
Umas raquetes de ténis na bagageira, roupa de homem com etiquetas de Palm Springs, cartas comerciais com endereços nas llhas Cayman.
- Bagajda küçük bir hediyemiz olabilir.
- Se calhar ainda encontramos material no carro.
Bagajda saklanırım.
Bem, me jogue no porta-malas.
Bagajda ne var?
Não consigo abrir esta porcaria.
Tuck bagajda dolu bir bavul bulundurur. Yabancı bir yerde uyanması ihtimaline karşı.
O Tuck tem sempre uma mala no porta-bagagens, para o caso de acordar num sítio estranho.
- Bagajda gitmek ister misin?
- Queres ir passear na bagageira?
Ama bagajda ne olduğunu Julius'a söyleme!
Mas não dizes ao Julius o que está na bagageira.
Evet. Hala bagajda.
Sim, está no porta-bagagem.
Bakalım, çatlamış ön cam, eritilmiş tampon, delinmiş radyatör ve bagajda diş izleri.
Vamos ver, vidros partidos, pneus derretidos, radiador furado, marcas de dentes na mala.
Bu durumda, senin bagajda gitmen gerekir.
Nesse caso, talvez devas ir na mala.
- Bagajda ne var?
- O que tem na bagageira?
Bagajda.
No cofre.
Onlara malın bagajda olduğunu söyleyeceğim. Bagajı açtığımda da silahını ona doğrultacaksın.
Digo-lhes que tenho o material aí na mala e quando a abrir tu saltas pronto a disparar.
- Son bir tane kalmış bagajda.
- Ainda havia uma fotografia no carro. - Obrigado!
Bagajda ceset var.
Tenho um cadáver na mala.
Bagajda iki ölü var.
Há dois mortos no porão.
Şimdi daha iyi görünüyorlar, değil mi? - Sizce de daha iyi değiller mi? - Bagajda sana da bir şey...
Têm melhor aspecto agora, não é verdade!
- Bagajda mı?
- Na bagageira?
- Bagajda.
- Na mala.
Bagajda biletsiz bir bavulumuz var yada...
Também temos aqui alguma bagagem sem etiqueta...
Peg'in kuru temizlemesini atarım biraz bagajda yer açılır.
Vá lá dormir.
- Bagajda.
- Está na mala.