Baile traduction Portugais
7,024 traduction parallèle
Balo gecesinin olduğu akşam.
Na noite, sabes, na noite do baile.
Oranın prensesiydim. Michael Jordan'la komşuyduk.
Fui rainha do baile e o Michael Jordan era nosso vizinho.
Baba kız dansa gideceğiz ama sanırım ekildim.
O baile de pais e filhas é esta noite, mas... estou suspensa.
Kurtuluş Günü maskeli balosu 10 dakika sonra başlayacak.
O baile de máscaras do Dia da União começa daqui a 10 minutos.
O aptal baloya gitmemi sen istedin.
Querias que eu fosse àquele baile estúpido.
Seni açılış törenine davet edemem!
Não posso levar-te ao baile da posse.
Taylor Cuma geceki meteor yağmuru partisinin davetiyelerini tasarlamamı istedi.
A Taylor pediu-me para fazer o convite para o baile de chuva de meteoros dela na sexta à noite.
Sen ve Roman ailemin bağış gecesinde beni bilinçsiz olarak evin önüne bıraktınız.
Tu e o Roman deixaram-me inconsciente no meu relvado na noite do baile de caridade dos meus pais.
Eğer bağış gecesi Zoe ile birlikte ayrıldıysam buraya gelmemizin tek yolu budur.
E se eu sai com a Zoe na noite do baile de caridade nós tivemos que vir por aqui.
Baloda değilsin.
Isto não é um salão de baile.
Muhtemelen sen, baloya damsız gitmenin havalı olduğunu düşünen insanlardan birisin.
És uma daquelas pessoas que acha normal ir sozinho ao baile.
Travis balosuna damsız gitmişti.
Travis foi sozinho ao baile.
Maskeli balo konseptindeydi. Benim olduğumu bilmiyordu.
Era um baile de máscaras, ele não sabia que era eu.
Denizciler kavga ediyor dans pistinde
Marinheiros a lutarem No salão de baile
Bu Jefferson Balosunda benim vals yaptığım Catherine Durant değil.
Esta não é a Catherine Durant com quem eu dancei a valsa, no Baile Jefferson.
Meksiko'daki büyükelçilik balosunda.
No baile da embaixada, no México D.F.
Baloda dönen her şeyi duymuştuk.
Conseguimos ouvir tudo o que se passou no baile.
Bu gece yıllık grip sezonu dansı olduğunu hatırlatmak isterim.
Relembro que esta noite temos o baile da época de gripe.
Bu dansı bilinçlendirmek için yapıyoruz, kutlamak için değil.
O baile é sobre consciência e celebração.
Peki, ben gidip dans için hazırlanayım.
- Vou vestir-me para o baile.
Sen neden şu herkesin bayıldığı salak dansa gitmedin?
Porque não estás naquele baile estúpido?
Mezuniyet gecesinde korunmasız seks yaptığımız için kahraman değiliz.
Não somos heróis por fazer sexo sem proteção no baile de finalistas.
- McGee'nin. Delilah yarın gece büyük bir partiye gidiyor.
A Delilah tem um grande baile amanhã à noite.
- Conrad'ın galasına gidiyor musun?
- Vais ao Baile do Conrad?
Her yıl öğrenciler Kış Fırtınası dansına beraber gidebilmek için birbirlerine abartılı yollarla teklifte bulunurlar.
Todos os anos, os alunos inventam formas elaboradas de convidar os outros para o Baile de Inverno.
Kış Fırtınası da ilk lise dans partimiz olacak.
E, o Baile de Inverno é o nosso primeiro da escola.
Her yıl yeni birini şarkı söylemesi için seçiyorlar, Taylor bu sene için beni seçti.
Todos os anos, escolhem um novato para cantar no baile, e a Taylor indicou-me.
Dansa gitmek istiyorsun, değil mi?
Olá. Queres ir ao baile, não queres?
Merak ediyorsan bu sana Kış Fırtınası'na birlikte gitmeyi teklif etme yöntemim.
Caso te estejas a perguntar, esta é a minha forma de te convidar para o Baile de Inverno.
Evet, Julia Kış Fırtınası'na gidemeyeceğini söyledi, ben de buna göz yumamam o yüzden- -
Certo. A Julia disse-me que não vais ao baile, e não deixarei que isso aconteça, então...
Hâlâ neden dansa gitmek zorunda olduğumuzu anlamıyorum.
Ainda não entendo porque é que temos que ir ao Baile.
Sence eski sevgililerimiz de bu gece dansa gelecek mi?
Achas que os nossos "ex" vão estar no Baile hoje?
- Arkadaşlarım ve ben dans gecesini dışarıda açık havada içerek geçiriyoruz.
- Os meus amigos e eu passamos sempre o baile lá fora, a beber na arquibancada.
Bu benim ilk lise dans partisi hayalim miydi?
É assim que imaginei o meu primeiro baile do Ensino Secundário?
Beni dansa çağırdın ama ben hiç tam olarak cevap vermedim.
Convidaste-me para o Baile e nem sequer te respondi.
Şimdi kim burada Kış Fırtınasına tutulmak için geldi?
Agora, quem é que cá veio para arrasar o Baile de Inverno? !
Seni dansa geri döndüren şey ne oldu?
Então, o que é que te fez voltar ao Baile?
Neden bir ezik gibi giyindim?
Porque estou vestida para o baile dos totós?
Bunu nasıl yaptın bilmiyorum, ama yıllık East End Sanat Koalisyonu Smokin Gala'sına davetiye almışsın.
Eu não sei como fizes-te isso, mas fos-te convidada para a anual Aliança de Artes de East End. Baile formal.
Galaya gidiyor musun?
Vais? Ao baile?
Kendi galeri galam olacak kadar iyi değilim ama bu işe şöhret için girmedim.
Bem, eu não sou boa o suficiente para o meu próprio baile de exposição. mas eu não estou interessada na glória.
Dansla ilgili.
É sobre o baile.
Kış Balo'sunda şaperonluk yapmaya gönüllü olacağım.
Vou voluntariar-me para trabalhar no Baile de Inverno!
Balodan söz etmişken acaba düşündün mü?
Por falar no baile, já pensaste se...
Sadece eziklerin danslara yalnız gittiğini fark etmemiş mi?
Ele não sabe que só os falhados é que vão sozinhos ao baile?
Annem Kış Balosu'na benimle gelmeni teklif etmemin etkileyici bir yolu olacağını düşündü.
A minha mãe achou que seria uma maneira charmosa de te convidar para seres o meu par no Baile de Inverno.
Oylar belirlendi ve sıra Kış Kralı ve Kraliçesi adaylarınızı duyurmaya geldi.
Já votaram portanto vamos anunciar os nomeados para o rei e a rainha do Baile de Inverno.
O aptal Kış Balosu'na gitmeyeceğim.
Eu não vou a esse estúpido Baile de Inverno.
O da mezuniyet balosu için.
Foi para o baile de finalistas.
Dansta iyi eğlenceler.
Diverte-te no Baile.
- Ama benimle Kış Balo'suna gelirsen.
Se fores ao Baile de Inverno comigo.