Bakacağım traduction Portugais
5,410 traduction parallèle
Ben yatak odalarına bakacağım.
Eu vejo os quartos.
-... bir bakacağım.
- e ver se recomendam alguém. - Certo.
Patronumla konuşayım. Hızlandırabilir miyiz bakacağım.
Deixe-me falar com meu chefe, ver se não podemos...
- Ne yapabileceğime bakacağım.
- Verei o que posso fazer...
Daha hazır değiller mi bir bakacağım.
Esta bem. Vou ver se eles ja estao prontos.
- Bir çaresine bakacağım.
Vou arranjar uma maneira.
Bakın, söz verdim, onlara iyi bakacağım.
Dou-vos a minha palavra.
Bir daha parti verdiğimde, zil zurna sarhoş olmaya bakacağım.
Para a próxima, só vou tentar embebedar-me.
Öyleyse umarım sende onu bulmak için bir yol vardır çünkü benim bakacağım yerler ve soracağım kişiler tükeniyor.
Bom, espero que tenhas alguma maneira sobre como encontrá-lo, porque estou ficando sem opções e sem pessoas a quem perguntar.
Toplantıdan sonra annemi takip edip geceleri nereye gittiğine bakacağım.
Seguirei a minha mãe depois da reunião, para descobrir onde é que ela vai à noite.
- Neye bakacağım?
Observa. O que é que estou a ver?
Hemen bir bakacağım. Tamamdır. Pasta çok iyi gidiyor, hallediyorum.
Passa-me o telemóvel num instante.
Aramalar ne durumda bakacağım ama baştan söylüyorum, Sammy'i kim vurduysa onu da arayacak.
Está bem. Vou ver onde a busca por ele está, mas digo-te, quem atirou no Sammy há-de vir atrás dele, em seguida.
Bavulu evimde... içine bakacağım.
A mala dele está em minha casa. Vou vasculhá-la.
Görmek istediğim şey burada mevcut mu yoksa listemdeki diğer kulüplere mi bakacağım buna karar vereceğim.
Eu vou decidir se gosto daquilo que vejo ou se devo continuar à procura de clubes nocturnos.
Eve bir uğrayıp çocuklara bakacağım.
Vou para casa, por enquanto e ver as crianças.
Roman'ın icabına bakacağımı söylemiştim.
Eu disse que trataria do Roman.
Nasıl olduğuna bir bakacağım.
Vou ver como ela está.
İçeride mi diye bakacağım.
Vou ver se ela está dentro.
Ben dönene kadar burada bekle, ben de Teri ve Emery'e bakacağım.
Fica aqui até eu voltar e eu fico de olho na Teri e na Emery.
Modül modül tamamlamaya bakacağım.
Vou fazer isso módulo por módulo.
Bunun icabına bakacağım, Monsinyor.
Eu vou tratar disso, Monsenhor.
- Ömür boyu sana bakacağım.
- Vou apoiá-lo no resto da sua vida.
Yandaki birkaç bölüme daha bakacağım.
Vou verificar os próximos compartimentos.
Burda başka ne var gidip bakacağım.
Eu vou ver o que mais está aqui.
- Ver o telefonu bana! Ne gizlediğine bakacağım! Bir şey gizlemiyorum.
Dá-me esse telemóvel, quero ver o que estás a esconder-me!
Bu yüzden geldik. Bir bakacağım.
Foi para isso que viemos Vou dar uma vista de olhos.
Kontrol amaçlı bir bakacağım, tamam mı?
Muito bem, Sr. Danvers, vou dar-lhe uma vista de olhos para ter a certeza, está bem?
Aynı zamanda Katie'yi arayacağım ve bugün bize bir şeyler ayarlayabilir mi bakacağım.
Enquanto isso, vou ligar a Katie e ver se ela pode cozinhar hoje.
- Teçhizata bakacağım da.
Vou voltar para a ambulância. Claro.
Masanın başına oturup tüm oruspu çocuklarının gözlerine bakacağım ve beni çarpmaya çalışan kimmiş bulacağım, ilk ve son kere.
Sento-me do outro lado da mesa, olho todos estes filhos da mãe nos olhos, e descubro quem me anda a atacar, de uma vez por todas.
Aşağıya bakacağım.
Estou a verificar cá em baixo.
Merak etme. İcabına bakacağım.
Não te preocupes.
Sadece bir bakacağım, tamam mı?
Vou só dar uma olhadela, está bem?
Ben de sana buranın nerede olduğunu gösterip kendi başımın çaresine bakacağım.
Você finge que não me viu e deixa-me fugir, vou mostrar-lhe onde é o lugar e trato de mim mesmo.
Pyke'lara gidip, icabına bakacağım.
Irei até os Pykes e tratarei disso.
Deke'in dosyasını kontrol etmek istiyorum, burs alıp almayacağını bakacağım.
Eu quero verificar no ficheiro do Deke se ele tem bolsa de estudo.
İçeri gireceğim ve sana biraz daha zaman kazadırabilir miyim bakacağım.
Vou só entrar lá e ver se consigo ganhar-te algum tempo.
Stephen. Astrid'e senin için bakacağım.
Ouve, eu mantenho a Astrid debaixo de olho por ti.
Müsaade ederseniz kameranın bize yardımı dokunabilir. Gizli kameranıza takılan bir kare olup olmadığına bakacağız.
Vai ajudar-nos se virmos a gravação da sua câmara de segurança.
Vitaly Yurchenko hakkında bahsedilen bir şeyler var mı diye bakacağız. Göz temasları, göz yummalar, geliştirici toplantılar, ne varsa.
Procuramos qualquer referência a Vitaly Yurchenko... avistamentos, passagens, reuniões de desenvolvimento.
Telefona bir bakacağım.
- Está tratado.
Gidip bakacağım.
Vou investigar.
Artık çalışmamızı burada mı sürdürürüz, yoksa otelde mi devam ederiz bakacağız.
O que levanta a questão de onde retomaremos as nossas sessões. Aqui ou no hotel.
Gidip bakacağım.
Esperem!
Ne tür partiküller var diye bakacağım.
Dormiste com essa roupa vestida?
Ne yapabileceğime bakacağım.
Vou ver o que posso fazer.
Blake, benzin istasyonu olay yerine git ve Sita Patel'i bulur bulmaz Reid ile onunla konuşmaya gideceğiz, şüpheliyle bağlantısı var mı bakacağız.
Morgan, tu e a JJ vão até o parque onde aconteceu o primeiro tiroteio. Blake, vai para a cena do crime da bomba de gasolina, e assim que encontrarmos a Sita Patel, o Reid e eu vamos falar com ela e ver se ela conhece o suspeito.
Sadece bir bakacağım.
- Vou só dar uma olhadela!
Senin icabına sonra bakacağım!
Já ajusto contas consigo.
Toothless ve ben ona yardım edebilir miyiz bir bakacağız.
O Toothless e eu vamos ver o que podemos fazer.