Bakarım traduction Portugais
9,309 traduction parallèle
Tamam, peki, aradığında telefona bakarım.
Sim, eu atendo quando ela ligar.
Neler yapabileceğime bakarım. Bilirsin, keşif falan.
E verei se consigo descobrir alguma coisa.
Teşekkürler, bakarım.
- Obrigado. Vou ver isso.
- Bir bakarım.
Vou espreitar.
Fotoğrafların geri kalanına ben bakarım.
Eu vejo o resto das fotografias. Peg, tens a certeza?
Hem burada kalmama izin verirseniz siz yokken eve bakarım.
Ela nunca me encontrará aqui. E se me deixares ficar... Eu tratar-te-ei da casa.
Bu ipucunu takip eder, ne gösterdiğine bakarım.
Vamos analisar essa pista e ver no que dá.
Yemek yiyordum ve aklımdan " Ne olacak ki bölge sekreterine uğrar ve neler bulabileceğime bakarım.
Saí para almoçar e pensei : "Que se lixe, vou passar pela conservatória e ver o que descubro."
Hemen bakarım.
Irei procurá-lo com bom gosto.
Hemen bakarım. Benim adım Sim Reaper Shanie.
Sou o Sim Reaper, Shanie.
Anna'nın yüzüne nasıl bakarım?
Como posso olhar para a Anna?
Yeni bir diyete başladım mesela o yüzden de yiyemeyeceğim yemeklere bakarım.
Estou numa nova dieta, por isso vejo fotos de comida que não posso comer.
Ben icabına bakarım.
Eu trato de tudo.
Ben gider bakarım, tamam mı?
Eu vou verificar, sim?
Tamam be, sonra bakarım.
Muito bem. Depois.
- Bir daha bakarım.
- Eu vou dar outra olhadela.
Ben ona bakarım.
Eu tomo conta dele.
Gidip bir bakarım, hazır burada.
Podia vê-lo. Ele está aqui.
Ben diğer tarafa bakarım.
Vou verificar o outro lado.
- Araştırırım. Bankayı ararım ve neler yapabileceğime bir bakarım.
Vou ligar para o banco e ver o que temos de fazer.
Ne yapabileceğime bakarım Bill.
Vou ver o que posso fazer, Bill.
Ne yapabileceğime bir bakarım.
Vou ver o que consigo descobrir.
Ben bakarım.
- Deixa-me tentar.
Ne yapabileceğime bakarım.
Verei aquilo que posso fazer.
Ne bulabileceğime bakarım.
Vou ver aquilo que consigo descobrir.
Ben sana bakarım.
Eu tomarei conta de ti.
Bakar mısınız, bir bardak su alabilir miyim? Hey.
Com licença, podes-me ver uma garrafa de água?
Bakar mısınız?
Ei. Com licença?
Hemşerilerimiz yenilirken yardım eli uzatmazsak aynada kendimize nasıl bakarız?
Como podemos olhar-nos com estima, se nada fazemos, enquanto os nossos compatriotas morrem?
- Ben çıksam Liam'a bakar mısın?
Podes ficar com o Liam, se eu sair?
Bakar mısın, o normal şeyler giyinmiş.
Ele está com roupas normais.
Affedersiniz! Bakar mısınız?
Com licença, alguém?
Tamam, gidip bir bakarım.
Pronto, eu mesmo vou lá. - Obrigada!
- Neler yapabileceğime bakarım.
- Vou ver o que posso fazer.
Bakar mısınız bayım?
Com licença, senhor?
Bakar mısınız?
Desculpe.
Bakar mısınız?
Com licença...
Şu samur gözlere bakar mısın?
Olha só esses olhos de lontra.
Bakar mısınız?
Olá?
Yüzüne bakar mıydınız onun?
Confrontá-lo-iam?
Çok iyi gidiyorsun. - Bakarım ben.
Eu vou lá.
Yerel eczanelere Doktor McComb tarafından imzalanmış Sodyum reçetelerine bakar mısın?
Podes ver nas farmácias da zona se têm receitas passadas pelo Dr. McComb com oxibato de sódio?
Biz başımızın çaresine bakarız.
Nós ficamos bem sozinhas.
- Terry, benim için şu plakaya bakar mısın?
- Terry, verificas-me uma matrícula?
Benim için bir daha bakar mısınız?
Pode fazer o favor de procurar?
- Bakar mısın?
Por favor?
Cebine bakar mısın?
Vê no teu bolso.
Bakar mısın?
E olha...
Angie'ye bir katilden daha iyi bakarım!
Posso cuidar melhor da Angie do que qualquer assassino.
Bakar mısınız?
Alguém aí?
Şuna bakar mısın?
Só podem estar a gozar!