Bakmayacağım traduction Portugais
238 traduction parallèle
Ve bir daha, en çok istediğim şeyi aramaya kalkarsam kendi arka bahçemden öteye bakmayacağım.
Se alguma vez voltar a desejar alguma coisa não a procurarei mais longe do que o meu quintal.
Sana bakmayacağım.
Não te aoio mais.
Bakmayacağım.
Não vou procurar.
Başka bir kadına bakmayacağımı biliyorsun.
Tu sabes que eu nunca olharia para outra mulher.
Arkama bile bakmayacağım çünkü beni sırtımdan vurmayacağını biliyorum.
Nem vou olhar para trás, porque sei que não atiraria pelas costas.
- Hayır bakmayacağım.
- Não sairei.
Bakmayacağım.
Não vou olhar.
Bakmayacağım.
Não estou a olhar, calma.
Kesinlikle yok efendim, ama siz burası ile ne yapacağınıza karar verene kadar başka bir işe bakmayacağım.
Claro que não, senhor, mas eu não posso fazer planos... até saber o que o senhor quer fazer com o castelo.
Geriye bakmayacağım... çünkü o zaman ne düşündüğümü anlarlar.
Não olharei para trás... porque saberão o que estou a pensar.
Artık seninle konuşmayacağım, ya da sana bakmayacağım.
Já não poderei mais falar contigo nem olhar para ti.
Hayır, bakmayacağım.
- Não vou atender.
- Bakmayacağım, istemiyorum!
- Não quero!
Hayır bu kez ikinize de bakmayacağım.
Não vou cuidar de nenhum de vocês desta vez.
Calley, bu adamlara sözünü dinleteceğini umarım, çünkü kanunları çiğneyen her kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayacağım.
Calley, espero que uses a tua influência com estes homens porque vou ser duro com qualquer um que desrespeite a lei.
Ben... Ben bakmayacağım sana.
Não vou olhar para ti.
Sana bakmayacağım.
Não vou olhar.
Giy onu koca çocuk. Küçük Sam'e bakmayacağım.
Podes vestir-te, não vou olhar-te para a gaita!
Davanıza bakmayacağım.
Não aceito o seu caso.
Bakmayacağım.
Eu não olho.
Ayaklarıma bakmayacağım, Başım yukarıda, gözlerim açık kollarım gergin, duruşum sabit, dik duruyorum...
Não olhar para os pés, a cabeça levantada, os olhos abertos. Os braços estendidos, em posição, o rabo para cima...!
Söyledim sana, çocuğuna bakmayacağım, işte o kadar!
Já disse que não ficarei de babá pra você e pronto!
Aşağı bakmayacağım.
Não vou olhar para baixo.
Çünkü ben sana bakmayacağım bu yüzden kendine iyi bakmalısın artık. "
Eu não vou cuidar de ti. Por isso, cuida de ti. "
Ölü bir kafa dışında hiçbir şeye bakmayacağım, tamam mı?
está bem?
Bir daha Queens kolejdeki kızlara bakmayacağım.
Decidi nunca dar boleia a nenhuma rapariga do Colégio Queens.
Kaybetmemiz imkansız. Ben bakmayacağım.
Nem vou olhar, porque sei que não podemos perder.
Hatta ona bakmayacağım bile.
Nem sequer vou olhar para ele.
Ona bakmayacağım!
Eu não olho para ele.
Tanrıya yemin ederim ki... Seni bu evden dışarı atacağım ve birdaha sana bakmayacağım!
Juro que te ponho fora de casa e nunca mais te quero ver.
Bu her neyse, avukatlar olmadan bakmayacağım.
Seja isso o que for, só o verei na presença dos advogados.
Bakmayacağım, söz veriyorum.
Prometo que não olho.
Orada olacağım, sadece sana bakmayacağım.
Estarei lá, só não olharei para ti.
Sahnenin kenarında sana baygın baygın bakmayacağım.
Não vou ficar a fazer-te olhinhos, a olhar para cima, à frente do palco.
Tabii ki en son baktığım yerden çıkacak.. çünkü onu bulduğumda, başka bir yere bakmayacağım.
Claro que estará, porque assim que o encontrar, já não o procuro mais.
O sesi yaptığın sürece yukarıya bakmayacağım.
Não olho para cima, se é para fazeres essa voz.
Bir daha başka dişilere bakmayacağım. Herşeyimi kes ama erkekliğimi asla. Yemin ederim.
Nunca mais olho para outra fêmea, juro.
Gittikten sonra ardıma bakmayacağım.
Quando for, não olharei para trás.
Bu bittikten sonra, bir daha sana bakmayacağım.
Depois de isso estar feito,..... nunca mais te quero ver.
Arkama dönüp bakmayacağım bile!
Nem vou olhar para trás!
Seni bu evden dışarı atacağım ve birdaha sana bakmayacağım!
Ponho-te fora de casa e não volta a olhar para ti jamais!
Arkamı döneceğim ve gideceğim. Ve ona bakmayacağım. Adamımı görmeyeceğim.
Vou sair sem olhar para trás, sem ver o meu homem, o meu Earl.
Üzgünüm. Bir daha bakmayacağım.
Não olharei mais para ti.
Asla başka bir yere bakmayacağım.
Nunca pensarei noutro.
Şunu diyorum. Bu şey duvarda durduğu sürece o duvara bakmayacağım.
Que enquanto isto estiver naquela parede eu não olho para ela.
- Bakmayacağım.!
Não a lerei.
Bu süre zarfında içkiye ve kadına bakmayacağız çünkü bunlar amacımıza zarar verebilir.
Dois : Eu e tu, durante o processo, não tocaremos em álcool nem em mulher, para não nos envolvermos de forma prejudicial.
Şimdi, Peg'in asla bakmayacağı bir yere saklamam lazım bunları.
Tenho de esconder isto num lugar onde a Peg nunca procure.
Sana bakmayacağım.
Agora, não olharei mais para si.
Ben bakmayacağım.
Não vou olhar.
Ben bakmayacağım.
Não vou fazer isto.
bakma 203
bakmadım 27
bakmak yok 20
bakmak ister misin 43
bakmama izin ver 24
bakmayın 26
bakmaya devam et 34
bakmak ister misiniz 16
bakma bana 21
bakmadım 27
bakmak yok 20
bakmak ister misin 43
bakmama izin ver 24
bakmayın 26
bakmaya devam et 34
bakmak ister misiniz 16
bakma bana 21