English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Barneys

Barneys traduction Portugais

75 traduction parallèle
Barney'e gidip yeni kıyafetler al.
Vá até ao Barneys e arranje roupas novas.
Evet. Barneys büyük bir satışa sahip.
A Barneys está a fazer grandes saldos.
Çünkü Barneys'te aynaya bakıyordum. İnanılmaz gözüküyordum.
Porque nos espelhos da Barneys ficava fabulosa!
Barneys'in sıska aynaları var.
A Barneys tem espelhos desses!
Eğer böyle gözükeceğimi bilseydim Barneys'ten bu elbiseyi alır mıydım?
Acham que comprava este vestido, se me ficasse assim na Barneys?
Barneys'e bu elbiseyi iade edeceğim.
- Vou devolvê-lo à Barneys.
- Barney'de ne kadar olduğunu tahmin et. - Sakın söyleme.
Adivinha quanto ganha a Barneys.
Samantha'ya göre, cerrahlık Barneys'de olmak gibiydi. Bir kez kapıdan girdiğinizde iyi bir alışveriş yapardınız.
Para a Samantha, a cirurgia era como ir à Barney's... uma vez lá dentro, mais valia comprar.
İş dünyasındaysan, ki öyle sayılırsın Barneys veya Saks'tan alışveriş et.
Se estás no negócio, e de algum modo estás devias fazer compras na Barney's ou na Saks.
Gillette dosyasını masanıza bıraktım, ayakkabılarınızı Barneys'den aldım...
Pus os relatórios Gillette na sua mesa. Fui buscar os seus sapatos ao Barney's. Mandei arranjar os óculos.
Barneys'te alışveriş demek.
Vais fazer compras ao Barneys.
- Bunu Barneys'ten aldım.
- Comprei isto no Barneys.
- Barneys'tekilerin hepsi iyidir.
- No Barneys trabalham bem.
Gördün mü, Barneys'in satış elemanları, resmen medyum gibiler.
Os vendedores do Barneys parece que adivinham.
Bugün Barneys'teki performansınla aklımı başımdan aldın.
Fiquei impressionada contigo no Barneys.
- Barneys'e gittim.
- Fui ao Barneys.
Ve Barneys'e gideceğini söyledi... Düşündüm, benim de bir şeylere ihtiyacım var, onunla orada buluşayım dedim.
Disse que ia ao Barneys... e pensei, que se lixe, precisava de umas coisas e fui ter com ela.
- Mary'le torbaları karıştırmışsınız.
- Tu e a Mary trocaram os sacos no Barneys.
Merhaba, ben Barneys'teki tezgâhtarım, Danny.
Olá, sou o vendedor do Barneys, o Danny.
Geçen gün Barneys'ten çıktıktan sonra, öğle yemeğine gittik.
Depois do Barneys, no outro dia, fomos almoçar fora.
Seninle tekrar Barneys'te karşılaşmak ne tuhaf.
Que estranho voltar a encontrar-te no Barneys.
Hadi Chris, Barneylere gidelim ve odalarında osuralım.
Hey, anda lá, Chris. Vamos ao Barneys e peidar nos fatos.
Barney's'in yakınında kiralık bir daire tutarken yanında hayvan hastanesi olduğu gerçeğini önemsememiştim.
Instintivamente, arrendara um apartamento perto do Barneys, embora fosse junto a um hospital de animais.
Monica, Barneys'i ara.
Monica, liga para o Barneys.
- Merhaba Tricia! Tricia Watson, Barney's'in dinozor olmayıp mağaza olarak kalmasını sağlayan büyük annelerden biriydi.
A Tricia Watson era uma daquelas mães modernas para quem os Barneys seriam sempre lojas, não dinossauros.
Anne, burası Barneys değil.
Mãe, não está numa loja.
Anneniz o kadar aptal ki Barneys Rooftop restorana yemeğe gidip nicoise salatası sipariş ediyor ve ona "ni-coise" salatası diyor.
A tua mãe é tão estúpida... que quando vai ao Restaurante do Barneys para almoçar... e pede uma Salada Niçoise, chama-a de Salada "Ni-coise".
Barneys'de indirim mi vardı?
Uns saldos na Barneys?
Ben Barneys'deyken.
Enquanto eu estava na Barneys.
Charlotte karanlıkta, Barneys'de veya hayatta nereye gittiğini bilmediğini fark etti.
E ali, na escuridão, a Charlotte percebeu que não sabia onde ia na Barneys, ou na vida.
İşte bu, nasıl yaptığını göster ona.
Isso, rapaz, mostra a esses Barneys como apanhar algum ar. - Vamos, meu!
Aslında Barneys de olabilir fakat gömlek Bloomies'den.
Podia ser do Barneys, mas a blusa era do Bloomies.
Barneys'de bile görmüşler.
Os meus amigos vêem-nas na Barneys.
Barneys'de ( * ) bir öğleden sonra geçirmek ya da Il Cantinori'deki ( * ) bir akşam yemeği için birini öldürebilirim.
Eu mataria por uma tarde no "Barney ´ s", ou um jantar no "Il Cantinori"...
Sanırım Barney'den alışverişe devam edeceğiz.
Acho que nos vamos manter fiéis à Barneys's.
Barneys, Hermès, Prada.
Barney's, Hermés, Prada...
İşte Barneys kartım.
Toma o meu cartão, Barney.
ama Barneys'in orta yerinde mi?
Mas, tinha que ser no meio do Barney?
Barneys'ten aldım. Sadece bir kaç ufak düzeltme gerekiyor, hepsi bu.
Comprei-o no Barney's, mas precisa de uns ajustes.
Topun Barneys'teki ayak numarama uygun son çift Manolo olduğunu düşüneyim.
Vamos fingir que a bola é o último par de Manolos tamanho 35 no Barneys.
- Barneys Drive-by'a kimler geliyor?
Quem quer dar uma passadinha pelo Barneys? - Eu.
Cyndi Lauper'i görmeye gitmeden önce,... Barneys'den elbisemi almam gerekiyor.
Antes de ir ver a Cyndi Lauper, tenho de ir buscar o meu vestido ao Barneys.
Barney ve Bendeller yarın geliyor. Onlara göstermek için bir şey lazım bana.
Amanhã vem cá alguém da Barneys and Bendel's, e tenho que ter alguma coisa para lhes mostrar.
Hayır, bugün Bendel ve Barney'le olan toplantıya katılabileceğimi söyledi.
Não, a Eleanor prometeu que eu podia assistir às reuniões de hoje com os compradores da Bendel's and Barneys.
Müstakbel kocamın bana Barneys'de evlenme teklifinde bulunmasını isterim.
Quero que o meu futuro marido me peça em casamento no Barneys.
Alışverişkolik yardım grubuna Barneys poşetiyle girmek çok hoş görünmüyor.
Não parece bem entrar num grupo de auto-ajuda de compras com um saco da Barney's.
Barneys'den alınmış.
Este é da Barney's.
# 11 sarhoş Barney # # 10 zıplayan Lenny #
Onze Barneys a arrotar Dez Lennys a saltar
Ne rastlantı, ben de Barneys'de bir Ming şairi arıyordum.
Engraçado, estava à procura de um poeta Ming no Barneys.
- Barney'e gideriz.
- Vamos à Barneys.
- Barneys'e yakın olanda.
Do que estiver perto da Barney's.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]