English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Başka biri yok

Başka biri yok traduction Portugais

220 traduction parallèle
Neden mi hayatımda başka biri yok?
Por que razão não há outro homem na minha vida?
Kasabada vurmak istedikleri başka biri yok.
Não andam atrás de mais ninguém da cidade.
Burada başka biri yok, efendim.
- Não há mais ninguém, Sua Graça.
Başka biri yok.
Não há mais ninguém.
- Başka biri yok! - Kesinlikle.
- Não há mais ninguém!
Başka biri yok. - Haydi, odana gidip konuşalım.
- Vamos para o teu quarto conversar.
Hayır, benim aklımda veya kalbimde olan başka biri yok.
Não, não há outra na minha mente, nem no meu coração.
Baban da biliyor ki seninle evlenmeye daha çok layık olan başka biri yok.
Ele sabe que não há outro melhor para se casar consigo.
Sadece sen ve ben, başka biri yok.
Só você e eu, ninguém mais.
Ama ne yazık ki, bunu isteyebileceğimiz başka biri yok.
Mas infelizmente não há mais ninguém a quem possamos pedir.
Benden başka biri yok, öyle değil mi?
Não existe mais ninguém para além de mim, pois não?
- Hayır, başka biri yok.
- Não. Ninguém.
- Arayabileceğiniz başka biri yok mu?
- Não pode ligar a mais ninguém?
Olağanüstü bir cesaret ve kahramanlık hikayesi kaldı ki, bizzat anlatmaktan hicap duyuyorum, ama görüyorum ki, başka biri yok...
É um conto extraordinário de coragem e heroismo do qual coro por o contar eu, mas já que não há mais ninguém...
Senin gidip sayıp dökeceğin başka biri yok mu?
Não tens um encontro qualquer com pessoas intelectuais?
Anladım. Basın bürosundan olan başka biri yok mu?
E não há mais ninguém disponível no gabinete de imprensa?
Ronald'dan bilgi almaya geldin... çünkü canavarı Ronald kadar iyi tanıyan başka biri yok.
Vieste explorar o cérebro do Ronald... porque ninguém conhece a besta como o Ronald.
Başka biri yok?
Há mais alguém?
Başka biri yok.
Não existe ninguém.
Başka biri yok.
Não há homem nenhum.
Ben hayatta olduğum müddetçe, başka biri yok.
Enquanto eu estiver viva não há mais ninguém.
- Başka biri yok.
- Acabaram-se os tipos.
Başka biri yok Vince.
Ela é muito bonita. Há sempre homens a atirarem-se a ela.
Bu arada, ben bekar bir adamım, bana ilişmiş başka biri yok.
Por acaso, até sou um gajo solteiro ( único = single ), não existem mais gajos como eu.
Burada başka biri yok muydu?
- Pensava que havia outra aqui.
Büroda başka biri yok muymuş?
E não estava lá mais ninguém.
Seni görmemeli. Etrafta başka biri yok sanmalı ki yakınlaşabilelim. - Biliyorum.
Desapareça daí pare ele pensar que estamos a sós.
Gidebileceğim başka biri yok.
Não tenho mais ninguém a quem recorrer.
Bunları sana anlattığım için üzgünüm ama konuşabileceğim başka biri yok.
Desculpa descarregar isto em ti. Não tenho ninguém com quem falar sobre isto.
- İşin aslı şu, başka biri yok.
Bem, a verdade é que não tenho mais ninguém.
Hayatımda senin kadar güvendiğim başka biri yok.
Não existe outro alguém a quem prefira confiar a minha vida.
Ve senin dışında vakit geçirmek istediğim başka biri yok Scooby Doo.
És a minha companhia preferida para me empanturrar, Scooby Doo.
Canını sıkabileceğin başka biri yok mu?
Não há por aí mais alguém que possas ir chatear?
O bir sersem. Burada olmasını tercih edeceğim başka biri yok.
Não queria estar com outra pessoa esta noite...
- Arayabileceğin başka biri yok mu?
- Podes chamar mais alguém?
Bunları paylaşabileceğin ve bir otel odasında 3 hatunla takılmayan başka biri yok mudur?
Será que há alguém que não esteja com três mulheres a quem eu possa contar isto?
Hala, kuzen, amca ya da başka biri yok mu?
Tias, primos, tios ou qualquer outra pessoa?
Çünkü biliyorsun ve bana söyleyeceksin, çünkü söyleyecek başka biri yok ve üşüyorum, ıslağım ve çok, çok sinirliyim.
Porque você sabe e vai dizer-me, porque não há mais ninguém que mo diga... e tenho frio, estou molhada... e estou muito, muito zangada.
Bu şeyin küçük hatalarını tamir edebilecek başka biri yok mu?
Não há mais ninguém que pode consertar os defeitos dessa coisa?
Hayır, başka biri yok, tamam mı?
Olha, não há mais ninguém.
Evet, başka bir insan yaratan ya da onu baştan düzenleyen veya ona aşık olan ya da onun tarafından yok edilen biri.
Claro, quem cria, ou recria, outro ser humano e, ou se apaixona por ele ou o destrói.
Burke sık sık buraya geliyor, çünkü... yalnız biri. Yapacak başka işi yok.
O Burke vem cá muitas vezes porque... não tem nada para fazer.
Bunun benim için ya da başka biri için beş kuruşluk önemi yok.
Isso não significa nada para mim nem para ninguém.
- Hayır, başka biri falan yok.
- Não, não há outra pessoa.
Başka biri olmana gerek yok. İyi bir doktor ol.
Não precisas de ser mais ninguém, além de bom médico.
Eğer oraya gidemezsem... Ya da başka biri benden önce oraya giderse... bulduğumuz tek bağlantı yok olacak.
Se eu não chegar lá ou se alguém chegar primeiro a única ligação que tivemos ficará perdida.
Sonra, eğer seni başka bir adam için terk ederse, herhangi biri olabilir, alınmak yok.
Depois se ela te trocar por outro... quem quer que ele seja, sem ressentimentos.
Bu parlak çı karımda bulunan başka biri var mı? Henüz yok ama olacaktır.
Mais alguém chegou a essa brilhante conclusão?
Başka rahatsızlık duymadan gidebileceğin biri yok mu?
Não há mais ninguém com quem queiras ir?
Onun yardımıma ihtiyacı yok, ama ihtiyacı olan başka biri var.
Ela não precisa da minha ajuda, mas há alguém que precisa.
Bak, onun biraz zor biri olduğunu biliyorum. Ama gidecek başka yeri yok ve o benim kardeşim. Emma'nın da teyzesi.
Sei que ela é um bocado irritante, mas ela não tem para onde ir e é minha irmã.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]