Bildin traduction Portugais
2,957 traduction parallèle
Dün gece onun evinde olduğumu nereden bildin?
Como sabes que estive em casa dele na noite passada?
Bildin, ve amacımız da epik dünya hakimiyeti.
- Percebeste... E o nosso objectivo é dominar o mundo.
- Nereden bildin?
Como é que soube?
İlk kısmı doğru bildin.
- Acertaste na primeira parte.
Adımı nerden bildin?
Como sabia o meu nome?
Nerede olduklarını nasıl bildin?
Como sabia onde olhar?
Bunu düşündüğümü nasıl bildin?
Como sabe que estou a pensar nisso?
Nereden bildin?
Como adivinhaste?
Tatlı noktayı nasıl bildin?
Como sabias que era esse o ponto fraco?
Yalan söylediğimi nereden bildin? Hayır, hayır. Burada soruları ben soruyorum.
Não, não, eu é que faço as perguntas.
- Vay canına, nereden bildin?
- Como sabia isso?
- Doğru bildin.
- Achas bem.
Silah değil de bir enjektör taşıdığını nereden bildin?
Como sabia que ele carregava uma seringa e não uma arma?
Rai'nin bir kertenkele olduğunu nasıl bildin?
Como é que sabia que a Rai era um lagarto?
Tiyatro dersini mecburen aldığımı nasıl bildin?
Como sabes que não gosto de drama?
Nereden bildin?
Como sabias?
işte Leo bu şekilde öldürüldü, bunu nasıl bildin?
Leo foi morto assim. Como sabia disso?
Nereden bildin?
Como soube?
Beraber görev yaptığımızı nereden bildin?
Como é que sabe que servimos juntos?
Nereden bildin?
Como sabes isso?
Doğru bildin.
Tu estás correcto.
Uzaktan kumandalı araç elektroniği ve ana denetim konsolu hakkında her şeyi bildin mi?
- Sabias tudo sobre a electrónica do ROV e a consola controladora?
Viski sevdiğimi nereden bildin?
Como sabias que bebo uísque?
Bunu nereden bildin?
Como é que sabe?
Burada olacağımı nereden bildin?
Como sabias que eu estaria aqui?
En sevdiğim olduğunu nereden bildin?
Como sabias que era a minha favorita?
Doğru bildin, o yüzden çığlık filan atma zahmetine girme.
Presume muito bem, por isso não se incomode em gritar.
Öyleyse Bayan Qahraei'nin ona numarayı verdiğini nereden bildin?
Então, como sabias que a Sra. Qahraei lhe deu o número?
Kardinal olduğumu nereden bildin?
E como sabíeis que sou cardeal?
Bu sefer doğru bildin.
Parece que acertaste desta vez.
Burada olduğumuzu nereden bildin?
Shin! Como sabias que estávamos aqui?
Bunun benim ilgi alanım olduğunu nasıl bildin Mina Minard?
Como sabias que gostava de festivais, Mina Minard?
Şey hakkında konuştuğumu nereden bildin...
Como é que sabias que eu estava a falar da... da...
Bunu nerden bildin?
Como sabias que tinhas que fazer isso?
Ben olduğumu nerden bildin?
- Como sabes que sou eu?
Frida nın Diego Rivera gibi giyindiğini nerden bildin?
Como sabes que a Frida se veste como o Diego Rivera?
Kim olduğunu her zaman tam olarak bildin.
Você sempre soube quem era.
Çıktığımı nereden bildin?
Como sabias que era eu?
Her nasılsa bildin, Sana zarar vermem mümkün değil.
Tu, no entanto, estás correcta, não sou capaz de feri-la. Ainda.
- Nereden bildin? Dinle, bebeği gözünün önünden ayırma.
Não percas o bebé de vista.
Doğru bildin.
- Supõe correctamente.
- Nasıl bildin?
- Como é que sabias?
- Nereden bildin?
- Como sabias?
Adımı nerden bildin? Bilmiyorum. Biraz önce söyledin.
- Como sabe o meu nome?
Burada olduğumu nereden bildin?
Como soubeste que eu estava aqui?
- Burada olduğumu nereden bildin?
Olá... - Como sabias onde eu estava?
Nasıl bildin?
Como é que sabe?
İyi bildin.
Tu lá sabes.
- Nereden bildin?
- Como fizeste isso?
Kızın da işin içinde olduğunu nereden bildin?
Como sabia que ela estava envolvida?
Öyleyse, bildin.
- Você vai fazer um.