English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bir otel

Bir otel traduction Portugais

1,959 traduction parallèle
Kızıl kızları kaçırıyor, bağlayıp bir otel odasına götürüyor, merhamet edip hiç birşey yapmıyor.
Rapta uma ruiva, amarra-a, leva-a para o quarto de motel dele tem-na à sua mercê, mas não faz nada.
Cebinden sekiz dolar ve bir otel odası anahtarı çıktı.
Só tinha 8 dólares e uma chave para um hotel no centro.
Müthiş bir otel.
Este hotel é óptimo.
Ayrıca Baltimore'de bir otel odasında FBI tarafından vurulan bir kişi ile ilgili kesinlik kazanmamış bir haber var.
Temos também um relato não confirmado de que um homem foi morto pelo FBI num quarto de hotel em Baltimor.
Muhtemelen bir otel odasında bulabilirsin.
Provavelmente foi à procura de um motel para os dois.
Şu anda Aruba'da bir otel odasında olabilirdim.
Neste momento, podia estar numa cabana em Aruba.
Bu sadece kötü davranışa girer. Aynı bir otel gibi ; girerken bıraktıklarını çıkarken geri alırsın.
Bem, é só um pequeno delito, percebes, é como um hotel, recebes de volta o que tinhas deixado.
Şuraya bir otel kursak ne güzel olur.
Um hotel não ia ficar o máximo ali?
Gece yarısında bir otel sihirli bir yere dönüşebiliyor.
Um hotel durante a noite pode ser um local mágico.
Aslında, bir otel odası tutuyor olmaman lazım.
Verdade seja dita, não devias ir para um quarto de hotel.
Hayır hayır, şehirde bir otel var.
Não, não, é um hotel do centro.
Ve elimde dağılıp giden bir otel.
E um hotel a cair aos bocados, à minha volta.
Sen sıradan bir suçlu gibi ucuz ve pis bir otel odasında saklanacağına ölmeyi tercih edersin.
Tu jamais serias morta, escondida numa pocilga como um criminoso comum.
Jodhpu'daki bir otel barında 1,000 yıl ve 4 ay önce tanıştığın Charleston isimli adam öldü.
O homem chamado Charleston, que conheceste há 4 meses e mil anos, num bar de hotel em Jodhpur, está morto.
Sanıyorum Washington'daki büyük bir otel ve büro kompleksinin adı, Jack.
Bem, acredito que é um grande hotel e prédio de escritórios em Washington, Jack.
Size bir otel ya da akşam yemeği rezervasyonu ayarlayabilirim.
Reservo um hotel ou um restaurante?
- Tabii ki, onlara kazandırdığım paraya bakarsan lüks bir otel olsa iyi olur.
Espero que seja no "Península". Pelo dinheiro que lhes faço...
Acaba sen bu civarda iyi, ucuz bir otel biliyor musun?
Sabe de algum hotel barato aqui perto?
Bu civarda bayağı güzel bir otel biliyorum, sana gösterebilirim.
Sei dum muito bom aqui perto. Posso mostrar-lhe, fica a dois quarteirões na rua principal.
Hayvanlar için lüks bir otel.
- É o "Ritz" para animais.
Ama bir otel odası tuttum.
Mas aluguel um quarto no motel.
Kocaman, birinci sınıf bir otel orada duruyor ve direk bu çöp yuvasına bakıyor.
Eu tenho um enorme hotel com classe parado ali e está de frente aquele lixo barato.
Çocuklara göre bir otel hakkındaki her şey acayip ve harikadır.
"Para uma criança, tudo num hotel é estranho e maravilhoso."
Ben yeğenlerimin gittiği okulu yıkıp, yerine bir otel inşa edemezdim.
Não teria coragem de demolir a escola que a minha sobrinha e sobrinho frequentam.
Güzel bir otel bulacağız bir araba kiralayacağız ve evlenebileceğimiz bir yer bulacağız.
Vamos arranjar um bom quarto de hotel alugar um carro e então encontrar um lugar para um casamento de verdade.
Ve benim aklımda kulübe yakın çok güzel bir otel var.
Eu conheço um hotel realmente fabuloso Próximo ao clube que eu tenho em mente.
Şehir merkezinde eski bir otel vardı.
Há um velho hotel na baixa...
Eserlerinizi bir otel odasında bestelediğiniz doğru mu?
Disseram-me que compõe as suas músicas num quarto de hotel, é verdade?
Evet, çünkü bir otel odasında, tek başıma olmam gerekiyordu.
Sim, porque era suposto ficar sozinha num hotel.
Güzel bir otel.
Este hotel é bonito.
İşler biraz dar bu sıra, o yüzden otel bir seçenek değil.
As coisas estão meio apertadas agora, por isso, um hotel não é uma opção.
Fakat otel sürekli yemek yolladıklarını söyledi yani o odada canlı bir şey var.
Mas o hotel diz que continuam a mandar comida, - por isso há algo vivo naquele quarto.
Orası bir otel.
É um hotel.
Yani bizim ceset, üniformayı aşırdıysa ya bir misafirdi, ya da otel çalışanı.
Então, se o homem morto roubou o uniforme, ou era hóspede ou empregado.
Bu otel önemli bir proje. Bölgede yapıIması planlanan yedi otelin ilki.
Este hotel é o primeiro de 7 hoteis previstos para esta região.
Gidip Otel Welter'da bir iki şey içmeliyiz.
Temos que beber um copo no Hotel Bel Air.
Martha'nın valizi otel odasında olmadığı için, biz katilin onu bir hatıra olarak aldığını düşündük.
Como a da Martha não estava no quarto do hotel, pensamos que talvez o assassino a tivesse apanhado... como recordação.
Ama otel odasında hâlâ bir kadın vardı.
No entanto, havia uma mulher no quarto dele de hotel.
Büyük, bembeyaz bir düğün istiyor ve o ve Sky, otel için bin türlü plan yapıp duruyorlar.
Quer um casamento em grande, de véu e grinalda e ela e o Sky fazem mil projectos para o hotel.
- Adada bir butik otel?
- A Villa, na ilha.
Bu gece benimle bir şeyler yapmak ister misin, otel dışında bir şeyler? Evet.
Queres sair hoje, algo fora do hotel?
Sizce otel bir dolara kalmamı kabul eder mi?
Acham que no hotel me deixam ficar por um dólar?
Yarıştan bir hafta önce, Goldman ve Sirrus diğer birkaç favori yarışçı ile Cargyle Otel'de buluştular.
Uma semana antes do Prémio, o Goldman e o Sirrus reuniram-se com vários outros grandes empresários no Cargyle Hotel.
Otele dönmek gibi bir şey yapabiliriz mesela, ki otel diğer yönde.
Poderemos fazer algo, se voltarmos para o hotel, que fica na outra direcção.
Bununla beraber, bu otel bir 20. yy oteli.
Contudo, este é um hotel do século XX.
Geleceksiniz, bu gece otel konsepti ile ilgili büyük bir masalımız var!
Vocês voltam, temos uma grande história esta noite, sobre umas ideias sobre um hotel.
Küçük bir aile işi kurmak için lüks otel yöneticiliğine geri döndü.
Virou as costas ao mundo da ostentosa gerência de hotéis, para começar um pequeno negócio de família.
Eski dostum, Barry Nottingham, bir dereceye kadar mikrop fobisini yendi ve otel işini bırakıp sağlık sektörüne girmeye karar verdi.
O meu velho amigo, o Barry Nottingham, ultrapassou o seu medo pelos germes de tal modo, que decidiu abandonar os negócios dos hoteis, e entrar na área da medicina.
Bir kez daha, kız silahını çekti iki el ateş etti, beni ve ortağımı ıskaladı ama otel güvenliği öldü.
Então, mais uma vez, a miúda puxou a arma disparou dois tiros, por pouco não acertou em mim ou no meu parceiro caiu no chão o segurança do hotel.
5 yıldızlı otel odası olmasa da kendi çapında bir cazibesi var.
Não é nenhuma casa 5 estrelas, mas tem um certo charme rústico.
Bu otel balayı için mükemmel. Gel, bir bak.
Esta estância é fantástica para a lua-de-mel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]