English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bir oyun daha

Bir oyun daha traduction Portugais

317 traduction parallèle
Başka bir oyun daha görmeyeceğimi bilsem, yine de seyretmem.
Não me importava de nunca mais ver uma peça.
Bir oyun daha.
Quero outra jogada.
Bir oyun daha istiyorum.
Gostava de ter outra jogada.
Kazanması için bir oyun daha gerek.
Precisa um jogo mais para ganhar.
Öyleyse, şunu anımsa, beyin sana bir tür oyun oynayabiliyorsa, tam da şimdi olduğu gibi, bir oyun daha oynayabilir.
Bem, então lembre-se disto, se o seu cérebro lhe pode pregar uma espécie de partida, pode pregar-lhe outra, como o está a fazer agora.
Oynanacak bir oyun daha var.
Há mais um jogo para jogar.
Bir oyun daha ve sonra doğru yatacığına.
Mais um e depois vamos para a caminha.
Sana bir oyun daha vereceğim.
È por isso que te vou dar outro número.
Bu durumda param bende kalır, bir oyun daha oynarız.
Nesse caso, guardo o meu dinheiro e jogamos outra vez.
Bir oyun daha?
Mais um jogo?
Bir oyun daha oynayabilir miyiz, dünyanın geri kalanı için?
Podemos jogar mais uma vez pelo resto do mundo?
- Bir oyun daha oynayalım mı Binbaşı?
- Mais um jogo, Major?
Bir oyun daha, tamam mı, şef?
- Mais um, certo, chefe?
Hadi, bir oyun daha.
- Vá lá, só mais um.
Bir oyun daha oynayamaz mıyız?
Não podemos jogar mais uma vez?
Şimdi başka bir oyun daha oynayacağız.
Agora vamos jogar outro jogo.
Bir oyun daha oynayalım.
Vamos jogar outro jogo.
Bir oyun daha mı?
Outro jogo?
Sanırım bir oyun daha oynamak için ikna olabilirim.
Acredito que me arriscarei a jogar outra partida.
- Bir oyun daha, hepsi bu.
- Só precisava de mais um jogo.
Bir oyun daha.
Vá lá, só mais um jogo!
- Bir oyun daha?
- Mais um jogo? - Claro.
Hadi, ahbap bir oyun daha.
Vamos lá, amigo. Apenas um joguinho.
Haydi bir oyun daha oynayalım.
Vamos jogar mais um jogo.
Bir araba dolusu maymundan daha fazla oyun bilirler.
Estão a que salta. Se houver morte, não há salvação.
Gerçeği çarpıtabilirim ama daha iyi bir oyun çıkarmasını sağlarım.
Posso mentir, mas hei-de arrancar um bom desempenho dele.
- Bir oyun bozan daha!
- Mais um a virar a casaca.
"Broadway yapımcıları oyunumu yerden yere vurunca..." "... ben de asla bir daha oyun yazmamaya karar vermiştim. " " Böylece, beyhude uğraşmamış ve hüsrana uğramamış olacaktım. "
"Foi recusada por todos os produtores da Broadway, com termos täo revoltantes que decidi näo escrever mais nenhuma, poupando-me assim anos de esforcos inúteis e de frustracäo." Ç Ç
Daha önce kimsenin oynamadığı bir oyun çıkarırsın.
E jogas de uma maneira que ninguém ainda jogou antes.
Bir daha senden iskambil oynamanı isteyen olursa, Onlara "Üzgünüm. Oyun artık sona erdi" diyeceksin.
Se alguém te convidar para uma paciência, tu respondes-lhes " Desculpe, amigo.
- Hayır, daha yakın bir oyun.
Não, um jogo mais íntimo.
Bir oyun daha.
Mais um jogo.
Bir daha oyun sahnelersem yazar olmayacak.
Da próxima vez que produzir uma obra, não haverá autor.
Sizlerin oynadığı oyunlardan daha ilginç bir oyun olacak.
Será um jogo muito mais empolgante do que o que têm travado.
Böyle bir hareket daha yaparsa oyun dışı kalacak Zed.
Mais uma daquelas e está fora do jogo.
Bir oyun daha?
Tempo para outro?
WOPR daha şimdiden sacede... bir oyun olsa da... 3. Dünya Savaşı'nı tekrar tekrar yaşadı.
O RPOG já lutou a Guerra Mundial III, em jogo, inúmeras vezes.
ama sonra hiçbir şey anlamadıklarını fark ettiğimde daha tehlikeli bir oyun oynadım.
Vi então que não percebiam e passei para um jogo mais perigoso.
Kimin daha erkek olduğunu öğrenmek için sadece küçük bir oyun.
Um joguinho para descobrir quem é o melhor.
Bir tane daha alırsan, oyun dışısın.
Mais uma e estás fora.
Fakat artık ihtiyatlı olmayı öğrendim. Kendi vicdanımdan daha çok, İngiltere'nin kanunlarıyla bir oyun oynayacağım.
Mas aprendi a ser cauteloso e prefiro ludibriar a lei inglesa do que a minha consciência.
Sakın bunu kişisel olarak algılama, Millie, ama seni bir daha burada yakalarsam oyun sahasından seni def ederim.
Não me leve a mal, Millie, mas se eu te pegar aqui de novo... não entrará mais no estádio.
Çocukların oyun seslerini ve kahkahalarını duymaktan daha harika bir şey olamaz.
Nada mais maravilhoso que crianças a brincar e ouvirmos o seu riso.
Bir daha hiçbir zaman golfa sıkıcı bir oyun demeyeceğim.
Nunca mais chamo o golfe de estúpido.
Bir şey daha. Senatörle oyun oynamaya kalkma tamam mı?
Nada de brincadeiras com o Senador.
Bir kez daha tehlikeli bir oyun oynamak üzereyiz. Düşmanımız Amerikan Donanmasıyla satranç masasına oturacağız.
Mais uma vez jogamos o perigoso jogo de xadrez contra os nossos adversários, a Marinha Americana.
Bu onu olduğundan daha yaralı göstermek için düzenlenmiş bir oyun.
Acho que isto é uma charada para fazer parecer... que o Bart está mais ferido do que realmente está.
Hayır. Oyun daha da ilginç bir hale geliyor.
Não, ainda agora começou.
Neyse, arka bahçede oyun oynuyordum. Ablam bana bahçe hortumunu belli bir şekilde tutup... güneşe doğru fışkırtırsam... gökkuşağı yapabileceğimi daha yeni öğretmişti.
Uma vez estava no quintal a brincar... e a minha irmã ensinara-me a pegar na mangueira do jardim... e a segurá-la de forma... a que esguichasse para o sol e formasse um arco-íris, estás a ver?
Daha çok bir oyun.
É antes um jogo.
O benden daha önce ne yapıyorsam onu yapmamı bekledi.Bu bir oyun.
Esperava que fizesse o que acabei de fazer. É um jogo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]