Bir resim traduction Portugais
2,351 traduction parallèle
Bir resim çekeceğim.
Eu tiro uma foto.
Dikkatli ol, o imzalı bir resim.
Cuidado, isso é uma fotografia autografada.
Bir sürü acil işiniz var ama benimle bir resim işini konuşmak için zaman ayırıyorsunuz.
Com tantos assuntos importantes, e também tendes tempo para falar de quadros.
Bu sıradan bir resim işi değil Bay Holbein, pek çok şey buna bağlı.
Este não é um quadro qualquer, Sr. Holbein. Muitas coisas estão dependentes dele.
Ne bir isim, ne de bir resim pasaporttaki hiçbir şey sistemimizde bulunmuyor.
- Nem um nome, nem uma foto, nada destes passaportes condiz com alguém no nosso sistema.
Biri bana iki hafta önce bir resim gönderdi. Ken'le benim Jason'la olan bir resmimiz.
Há quinze dias, mandaram-me uma fotografia, eu, o Ken e o Jason.
Eski bir resim.
- É uma fotografia antiga.
Sert ifadeli bir resim.
Um desenho agressivo.
Bir resim yarışmasını kazanmışım.
Ganhei um concurso de arte.
Sadece bir resim.
Dá-me apenas uma imagem.
Bilirsiniz, bir resim binlerce kelimeye bedeldir. Kesinlikle. örneğin italyadaki mağarada tasvir edilen kasklı iki astronot resmini gördüğünüzde, vay, bu da neyin nesi dersiniz.
As pessoas voam em naves espaciais, chamadas vimanas, atirando uns nos outros em batalhas aéreas, destruindo cidades inteiras.
- Elimizde bir resim var.
- Temos uma fotografia.
Az önce size bir resim gönderdim, efendim.
Acabei de enviar-lhe uma foto, senhor.
Kâğıtların üzerinde bir resim vardı.
Havia um desenho na carrinha.
Yoksa bu acılı halin bir resim gibi mi, cansız yüreksiz bir resim gibi mi?
Ou semelhante à imagem de uma dor, a um rosto sem coração?
Ne derler, bir resim bin kelimeye değer?
Como é que dizem? Uma imagem vale mais que mil palavras?
Burada güzel bir resim yok.
Não há nenhuma foto boa aqui.
Böyle birisinin aklından ne geçtiğine dair size bir resim çizmeme gerek var mı?
Preciso de te fazer um desenho do que passa na mente de alguém assim?
Seninle bir resim çektirmek istiyorum.
- Mestre Chan, pode tirar uma foto comigo?
Ne düğünden ne balayından bir resim var.
Nem do nosso casamento ou da lua-de-mel.
Sip N'Soda'daki fotoğraf kulübesinden bile bir resim yok mu?
Nem sequer uma da cabine fotográfica do Sip'n Soda?
Baska bir resim daha nasil olur?
E que tal outra fotografia?
- En azından elimizde bir resim var.
- Pelo menos temos um quadro.
- Bu onlara aldığım çok güzel bir resim çerçevesi. Kendim işledim.
É uma moldura muito bonita que comprei para eles.
Düğünün hakkında düşündüğün zaman, aklına nasıl bir resim geliyor?
Quando pensas no casamento, o que é que te vem à cabeça?
Aklımda bir resim yok.
Não vem nada.
- Çok ufak bir resim. - Hadi ama.Bunun için para alacaksin.
Porque, se pensares nisso, é um quadro pequeno.
Bir resim bin söze bedeldir.
Sabes, uma foto vale mesmo mais do que mil palavras.
O yüzden tahminim, resim çizdiği yüksek güvende hissettiği ve saklanabileceği bir yer var.
Então suponho que deva ter um lugar para desenhar. Um lugar que se sente segura e pode esconder-se.
On dakika boyunca size bir dizi resim göstereceğiz.
Nos próximos dez minutos, irão ser-vos mostradas um conjunto de imagens.
Boş mezarlara ait, bir grup evrak, fotoğraf ve resim.
Um monte de papéis, fotos, imagens... De... túmulos vazios...
Çizdiğin resim gerçek bir kahramanlık.
Bem, a imagem que deixa é de uma autêntica heroína.
Üzerlerine herhangi bir isim ve resim koyabilirsiniz.
Pode pôr-lhe qualquer nome ou fotografia.
Resim bir türlü değişmiyor.
O cenário não muda.
Belki de çok önemli bir resim Mexico da bulunabilir.
Será que os nossos antepassados viram algo semelhante voando pelos ares?
şu ya da bu denilerek herkesin yorumuna açık... bir kaç resim görmek istemiyorum,
"Apresente provas reais". "Quero ver a nave espacial, quero ver algo concreto,"
Gidip bir de devlet okulunda resim dersi veremem ben.
Não vou dar aulas de Arte numa escola pública.
Bakın, resimde kafasına saplanmış bir bıçak çizilmiş bu ürkütücü resim, dört yıl sonranın korkunç öngörüsü oldu.
Vista aqui na foto dela com uma faca desenhada espetada na cabeça dela num quadro macabro que, em 4 anos, provaria ser uma misteriosa profecia.
Yıllık için resim çektirmemek, şimdi öyle görünmese bile bir lütuf olacak dersem eminim hislerinize tercüman olacağım.
Penso que falo por todos nós quando digo que não ter de posar para a foto pode ser uma bênção disfarçada.
Prova yapacağız ve ben sana resim çektirirken nasıl doğru bir şekilde gülümsenir onu öğreteceğim.
Vamos praticar e eu vou ensinar-te a sorrir correctamente para a foto.
Onları bir araya getirince resim de ortaya çıkar.
Junta-as correctamente e forma-se uma imagem.
Ondan sadece bir saat yürümesini, iki saat resim çizmesini üç saat piyano çalmasını ve dört saat öğrendiklerini gözden geçirmesini istedim.
Tudo que eu peço é que cada dia ele corra por uma hora, pinte duas, pratique piano por três, e estude quatro.
Sana bir resim göstereyim.
Eu tenho a foto dele.
Yüklemek için bir kaç resim çek.
- Tira uma foto para colocar na Net.
Hala bir sürü resim var.
Boa, não é? Já roubei vários quadros.
Klasik bir büyük resim kararı.
Parece a tua clássica decisão muito importante.
Önceki haliyle bir resim çektirmeliydim.
Notas a diferença?
O bir ressam.Resim yapiyor.
De que estás a falar? O Luc tem emprego.
Ufak bir resim işi.
Porque haveria de querer fazer um rótulo?
Sayılarla resim yapmak gibi bir şey.
Tipo uma pintura de números.
Adamımla size imzalı bir resim gönderirim.
Vou pedir para lhe enviarem uma foto autografada.
resim 63
resimler 54
resim yok 18
resim mi 16
bir ricam olacak 16
bir rüya 25
bir rüya gördüm 33
bir randevum var 102
bir rahip 31
resimler 54
resim yok 18
resim mi 16
bir ricam olacak 16
bir rüya 25
bir rüya gördüm 33
bir randevum var 102
bir rahip 31