English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bu sadece

Bu sadece traduction Portugais

32,030 traduction parallèle
- Bunu unutma. Bu sadece sıradan bir şeydi.
Foi só... foi só uma coisa casual.
Bu sadece resmi bir kayıt. Eleman azaltmaya karar verdikleri andan itibaren sen kovulana kadar.
Isto é um rasto de papel, desde que decidiram quem era excedentário até seres despedido.
- Bu sadece...
- Isso é tão...
Bu sadece bir oyun.
É só um jogo.
- Bu sadece sınırlı bir test demosuydu.
- Isto é só uma demo para teste.
Bu sadece an meselesi.
É uma questão de tempo.
'İnsanlara karşı sorumlu ol.', bu sadece lafın gelişi.
"Responsável perante o povo," é uma força de expressão.
Biliyorsun bu sadece bir kazaydı.
Foi um acidente.
Bu sadece hatalı değil.
Isto não está só errado.
Bu sadece bir büyü.
Eles são... mágicos.
- Bu sadece gürültü.
- Isso são pormenores.
Bu sadece bir demir parçası.
É só um pedaço de estanho.
Sadece senden bu kadar nefret ediyorum.
Só odeio-te mesmo muito.
Konağının başına bu gelecekti ama saat 21 : 33'ten sonra sadece zavallı bir adam olacak.
Até que gosto de ouvir isso. Mas leva gravata.
Bu konuda bir şey biliyor musunuz? Hiçbir şey duymadık. Kasabaya sadece yiyecek almak için gideriz.
Um rapaz que desapareceu há dois meses foi visto nesta área e estamos a falar com as pessoas.
Bu bir şeyler isteyebilirsen demek. Sadece ne olduğunu çözmelisin.
Significa que queres coisas, só tens de descobrir o quê?
Sadece zeki elemanlar bu rapora erişebilir bunu anlıyor musunuz?
Só pessoas autorizadas podem ter acesso ao relatório. Compreendem?
Sadece bu şekilde tasarlandım.
Fizeram-me assim.
Sadece okula gidiyor. Hepsi bu.
Vai às aulas e pronto.
Şerifin, seni bu kadar üzecek ne söylediğini bilmek istiyorum sadece.
Só quero saber o que disse o xerife para te chatear tanto.
Bu temel beton ve çelik yapı sadece bir tahtayı kaplıyor.
Ocupa apenas um quadro, é o nosso betão e aço.
Sadece Joe'yu kafamdan atamadım ve bu tamamen mantıksız bir şeydi. Özür dilerim.
Só pensava no Joe, foi completamente irracional, peço desculpa.
Dünyada 1300 metreden bu atışı yapabilecek bırak kafadan vurmayı, sadece vurmayı diyorum bir avuç insan var, bunlardan biri de sensin.
Só há um conjunto de atiradores no mundo, que podem dar um tiro a 1200 metros de distância, muito menos, um tiro na cabeça e acertar. E tu és um deles.
İnsanların bu tür şeyleri sadece kafalarında sakladıkları zamanı hatırlayacak yaştayım.
Tenho idade para me lembrar de quando guardavam tudo na cabeça. Sim.
Bu önlem amacıyla ve sadece bir geceliğine.
É uma precaução e é só por esta noite.
Sadece bugünlük en azından bu parmak kız işe girişip gerçekten birini yakalayana kadar.
Só por hoje. Pelo menos, até a Polegarzinha apanhar alguém.
Seni sadece bu şekilde oradan çıkarabilirim.
É a única forma de sair daí. Ouça-me.
Sadece sizin büronuz bu işi yapabilir.
Só a sua agência é que pode efetuar esta tarefa nestes locais.
Elimizde sadece o var, Jhon. Sadece bu kadar var.
É tudo o que temos, Jhon.
Evet, Albay. Sadece bu alanda.
Sim, coronel, só nesta área.
Sadece insan olmadığını kanıtlıyor, bu da tehlikeli olabileceği anlamına geliyor.
- Apenas prova que não é humano, o que significa que pode ser perigoso.
Yeni bir pozisyon seçmemi isteyeli sadece 12 saat oldu ve bu saatlerin çoğunda uyuyordum.
Bem, apenas passaram 12 horas desde que me pediu para escolher uma nova posição e... a maior parte dessas horas eu estava a dormir.
Sadece bu gecelik kalacak bir yere ihtiyacımız var.
Só precisamos de um sitio para ficar durante a noite.
Bu yerin adresini bir yere yazma, aklında tut sadece ve asla cep telefonunu getirme.
Lembra-te onde é este lugar, mas não anotes e nunca venhas cá com telemóvel.
Ben sadece tüm bu olanları anlamaya çalışıyorum.
Pois. Eu estou só a tentar perceber esta embrulhada toda.
Dünyada bu mermiyi ateşleyebilecek... güce sahip sadece dört tüfek var.
Há quatro espingardas no mundo fortes o suficiente para disparar uma bala destas.
Dünyada bu mermiyi ateşleyecek güce sahip sadece dört tüfek var.
Existem quatro espingardas no mundo capazes de disparar uma bala como esta.
Evet ama sadece bu kadar.
Sim, bem, é precisamente isso.
Yaşadığımız onca şeye rağmen, ben sadece bu muyum sence?
Depois de tudo aquilo que passamos, é só isso que achas que sou?
İspanyol Gribi'nin kötü bir türünü taşıyor... ve bu hastalık geçen sefer sadece Amerika'da 700bin... kişinin ölümüne neden oldu... bu yüzden neden gerildiğimizi anlayabilirsiniz.
Ele está infectado com a gripe espanhola, que, na última vez, matou quase 700 mil pessoas nos EUA, por isso, pode perceber porque estamos nervosos.
Sadece onlara bu görev için neden... seni seçtiklerini sor.
Pergunte-lhes por que razão a escolheram para esta missão.
Ne oldu sana? Sadece... bu nasıl mümkün olabilir?
Como é possível?
Ayrıca 30 küsür yaşında bir oyuncu olduğunu da biliyorum. Dahası bu işten önce Nashville'de sadece 3 bölümde oynadığını da biliyorum.
E és um actor na casa dos 30 e o teu maior papel foi um arco de 3 episódios em Nashville.
Bu bayrağı sadece senin görebileceğin bir yere dikeceğim.
Quero que ponhas esta bandeira onde só eu a possa ver.
Bu arkadaşlık duygularını bana yansıtıyorsun sadece.
Tu é que refletiste essa história de amizade em mim.
Tabii ki bu kilitli, sadece çalışanlara izin var.
Claro que está vedado. É apenas para empregados.
Elimde sadece bu var.
É tudo o que tenho.
Açıkçası bu sorulardan sadece dördünü cevaplayabilirim.
Posso responder a quatro dessas perguntas, para ser sincero.
Ama bu sırada sadece, hayatımı yaşayıp, işimiğğ yapacağım.
Mas, enquanto isso, vou viver a vida, fazer as minhas coisas.
- Söylüyorum sadece... Bu bir film olsaydı, maskeyi düşürme aşamasında olurduk.
- Só estou a dizer... se isto fosse um fime, estariamos na fase do desmascarar as coisas.
Sadece böyle özel bir güne özel bir şarap yakışır mahzende bu güne uygun bir şarap vardı.
- Sim. É que uma ocasião destas pede uma garrafa à altura. E temos a apropriada na adega, senhor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]