Bus traduction Portugais
125 traduction parallèle
- Beyler, siz mi vızıldıyorsunuz?
- Rapazes, estão ouvindo zumbidos ( bus + ing = andar de autocarro )?
Luton'da üç yönlü mücadele, Alan Jones Akıllı Parti, ortada Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Bus Stop-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit Barrel, Salak Parti ve Kevin Phillips-Bong, Hafif Salak adayı.
Aqui, em Luton, é uma luta a três entre Alan Jones, do Partido dos Sensatos, no meio, Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim, Paragem de Autocarro-F'tang-F'tang - Olé-Barril de Biscoitos, dos Esquisitos, e Kevin Phillips-Bong, o candidato dos Ligeiramente Esquisitos.
Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Bus Stop-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit Barrel...
Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Paragem de Autocarro-F'tang-F'tang - Olé-Barril de Biscoitos...
Bus, Bus?
Bus? Bus?
Evet ama Bus Carter gibi biri kanunları çiğnediğinde dava açmak son derece zor.
Sim. Mas quando alguém como Bus Carter infringe a lei, é muito difícil apresentar queixa.
Bus Carter'ın adamları olduğunuzu sandım.
Pensei que eram homens do Bus Carter.
Bahsettiğimiz şu adamlar konusunda ne yapacaksın Bus?
O que vais fazer em relação aos tipos de que te falámos, Bus? Aquele bando de maluquinhos a cavalo que pensam que são gente? Quem?
Bus Amca, bu kadar yetti.
Por mim chega, Tio Bus.
Üzgünüm Bus ama o yerli çocuk ben müdahale edemeden konuştu.
Desculpa, Bus, mas aquela índia revelou tudo sem que eu pudesse fazer nada.
Bus, Lodi'deki bütün otellere baktık bir adamım da rezervasyonları kontrol ediyor.
Verificámos em todos os hotéis de Lodi e tenho um homem a vigiar a reserva.
- Bus Carter'ın yeğeni mi?
- A sobrinha do Bus Carter?
Sadece kuzeyde Bus Carter'ın tuzağına düşmememiz için lâzımdın.
Foi apenas para impedir que fosse deixada numa valeta na zona norte das terras do Bus Carter.
Bus Amca'ma bile söyledim.
Até falei com o Tio Bus.
En sevdiği film "The Big Bus".
Filme favorito, The Big Bus.
Bu aile haftada bir biftek yiyebilsin diye her gün o otobüsle kaç tur atmam gerektiğini biliyor musun?
Sabes quantas vezes tenho de conduzir aquele bus... - para que possamos comer bifes.
Otobüste olduğunuz için şanslısınız! Defolun.
Tens sorte de estar nesse bus!
Yarın benimle işe geleceksin tamam mı?
Amanhã vais comigo dar uma volta no bus. Está bem?
- Otobüsü durdur.
Pára o bus, aqui.
Bir otobüs şoförüyle evlendiğin için pişman değilsin değil mi?
Não estás arrependida por ter casado com um motorista de bus?
Ama herkes onu seviyor. Tıpkı herkesin seni otobüste sevmesi gibi.
Todos gostam dele, como gostam de ti a guiar o bus.
Tam önümdeydi. Babamın otobüsünde gördüğüm o günden beri onu hiç unutmamıştım.
Nunca mais a esqueci desde a primeira vez no bus do meu pai.
Evet, seni geçen gün otobüste gördüm.
Eu vi-te no bus no outro dia.
Beni tanırsın. Otobüse binen herkesle iyi anlaşırım. Ama iş evliliğe gelince bizden biriyle evlenmeyi savunurum.
Eu dou-me bem com todos no bus... mas quando se trata de casar, há que casar-se com um dos nossos.
Otobüs şoförü olmanın acısını benden çıkarma.
Não temos nada! Não descarregues em mim, porque és um condutor de bus.
-... buradan gitmiyorsun?
- Vai conduzir o teu bus.
Sen otobüs şoförü Lorenzo'nun oğlu musun? Evet.
És o filho do Lorenzo, o condutor do bus?
"Otobüs Durağı" nda Monroe.
Monroe em "Bus Stop".
Yeter ki durdur şu otobüsü.
Páre o bus, está bem?
"UBS." Bu bir Suriye bankası.
"BUS". É o Banco Unido da Síria.
"Otobüs Durağı" var.
O "bus stop".
Yani neden sen-cik ve ben-cik odacıktan götcüklerimizi dışarıda-tutmacık yapmıyoruz arabacıka doğru?
Por isso... Porque é que... tu-pu e eu-peu não-pão... va-pa-mos e bus-pus-car-par a - pa tra-pa-lha-pa... do-po por-por-ta-pa ba-pa-ga-pa-gens-pens.
- Bus.
- "Bus".
Ha... bus...
Oh... "bus"...
Your hard-on for smiting has prevented us from negotiating... what ought to be the relatively simple matter of catching or staying on a bus.
O teu jeito agressivo impediu-nos de negociar... uma coisa tão simples como apanhar um autocarro.
WheeIs on the Bus şarkısını aç Sonrada gözümün önünden kaybol.
Põe as rodas no Autocarro e sai imediatamente da minha vista.
Perşembe günü sana otobüs çarpsa, Pazartesi yeni biriyle uğraşmaya başlarım.
Tu és atropelado por um bus numa quinta-Feira, eu estou a trabalhar num novo gajo na segunda-Feira.
Dudaklarımı oku... Ka - bus.
Lê nos meus lábios... égua-nocturna.
- Evet, "Magic Bus"!
Isso, "Magic Bus".
Pekala, eğer siz bu duvarı yıkarsanız, biz de "Magic Bus" ı çalarız!
Muito bem, tocamos "Magic Bus" se deitarem este muro abaixo.
Nereye gidiyorsun pislik herif!
É a faixa do bus, ó cabrão!
- Scooby Doo gibi, çünkü otobüsleri var.
- É como o Scooby Doo, por causa do bus.
Otobüs?
- "Bus".
- Otobüs mü?
- "Bus"?
İtfaiye şeridini kapadıkları için tutuklananlar arasında Amerikan Yerlisi eylemcisi Del Redclay de vardı.
Entre aqueles detidos por bloquear uma faixa do bus... estava o activista Nativo-Americano Del Redclay... Que descreveu o protesto como um sucesso inqualificavel
Sana Buzz.
Onde está, Bus...
Ovaların kahramanı gibi etrafta dolaşan bir grup maskeli yahoo mu? Yalnız Kovboy, Bus.
- É o Range Rider, Bus.
Haftada 150 dolar kazanabilirsin.
- Podes fazer isso com o bus.
- Bu otobüs ne arıyor burada?
O que é que o bus está a fazer aqui?
Otobüsle gitmek daha güzel.
"É melhor ir de bus."
"Bus!"
"Bus"!
- "Magic Bus"!
"Magic Bus".