Dali traduction Portugais
2,975 traduction parallèle
Çöldeydik, çıplak bedenimi kumlara bastırıyordu.
Saímos dali, fomos para o deserto e ele enterrou o meu corpo nu na areia.
Kovun şunları!
Tire-os dali!
Sadece oradan gitmek istedim.
Só queria sair dali.
Kalabalığın değiştiğini anladığınız ve çok fazla insan olduğunu gördüğünüz zaman, oradan sağ çıkamayacağınızı düşünürsünüz.
Quando te apercebes que o público mudou e que há tanta gente, sentes que poderás não sair dali vivo.
Çıkar onu.
Tira-a dali.
O çöp bidonunu kaldıracak mı? Anne, hadi.
Será que ele alguma vez vai tirar dali o contentor?
Onu oradan nasıl çıkaracağız?
Como é que vamos conseguir tirá-lo dali?
Sağa doğru çıkış yok, şurada sığınağa çıkan... bir merdiven var.
Nós viramos à direita e é o fim. A partir dali há umas escadas, que vai dar a uma "colisão do edifício".
O'nu mümkün olduğunca çabuk bölgeden çıkarın.
Tira-o dali assim que possível.
Weinstein, mutfağa girdiğinde bilgisayarcıyı namlu yönünde tutuyordu. Ama bilgisayarcı, ona iki kurşun sıkmış.
Porquê que o tipo do computador tem uma bala vinda dali... mas enfiou 2 tiros no Weinstein.
Genellikle direkt eve giderler.
Muitas vezes, vão dali logo para casa.
Onu kaldırmalıydım galiba, ha?
Devia tirá-la dali, não é?
Onları hemen buradan götürmeliyim.
Tenho de os tirar dali agora.
Sökmeyeceğim ki.
Eu não poderia tirá-las dali.
Şu eşyaları oradan şuraya taşısana.
Que tal levares aquelas coisas dali para ali.
- Dali, Dali.
- Dali, Dali.
Hemingway, Fitzgerald, Gertrude Stein ve Salvador Dali ile delice olan bir şey yok.
Não há nada de louco com o Hemingway, Fitzgerald, Gertrude Stein, ou Salvador Dali.
Orayı terk etmeliydim.
Tinha que sair dali e rápido.
Eğer bir kadın bana muamele çekecek kadar nazikse artist gibi arabanın kapısını çarpacak halim yok.
Se uma mulher é gentil o suficiente para me dar serviços orais... Não me vou pirar dali como se ela fosse intocável.
Tamam, bir bakalım... 110 Kuzey-ne sikim sokaksa orada oturan Nick Davies şu anda, yüksek derecede patlayıcı bulunan bir yelek giyiyorsun.
Está bem, vamos cá ver. "Sr. Nick Davis de 110 North", da rua dali do fundo. Neste momento, estás a usar um colete-bomba altamente explosivo.
Bu Lisa mı?
A Lisa dali do fundo?
Diğerlerine küçük boy veririm, sana büyük boy.
Os tipos dali de dentro têm a Juicy, mas tu tens a Jacqueline.
- Ben onu indiririm.
- Vou tirá-lo dali.
Haberin olsun, Jackie de o odadan dıştan daha sakin ama içten hiç olmadığı kadar kızgın şekilde çıktı.
Apenas vai. Só para que saibas, a Jackie saiu dali, mais calma por fora e chateada por dentro do que já a vi, e agora tu estás em lágrimas.
Tek atış yapmış. - Mermi yoluna bakıIırsa şu taraftan gelmiş.
Dada a trajectória, a bala veio dali.
Okuldaydım. 3000 km. ötede.
Estava na faculdade, a 3 mil quilómetros dali.
Aksi takdirde Clark'ın oradan çıkarabileceğimi sanmıyorum.
Caso contrário, acho que não consigo tirar o Clark dali.
Kent'in orada çıkmamasını sağla.
Faz com que o Kent nunca mais consiga sair dali.
Onu kurtarmalıyız!
Temos que a tirar dali!
Sırf sen kaçabilesin diye o iki aygırın üzerine atladım.
Devia agradecer-me. Tratei daqueles dois para ti, meu amigo, para saíres dali numa boa.
Hançeri çıkarmayın.
Não tires dali o punhal.
Hedefin oradan uzaklaşmasına mani olacak ölçüde teması sağlamak da zamanlamadan geçer.
Só precisas de um contacto suficiente para evitares que o teu alvo saia dali de seguida, e tem tudo a ver com o tempo.
Onu oradan çıkarmalıyız.
Temos que tirá-lo dali.
Müdür hiçbir şeyin sızdırılmaması için işleri sağlam yürüttüklerini söylüyor.
O guarda pensa que tem tudo controlado, que nada sai dali.
Bu imkansız gözüküyor, fakat onun kokusunu buraya kadar hissedebilirsin.
Parece impossível, mas consegue-se sentir o cheiro dali até aqui.
Onu buradan çıkarmama yardım edeceksin. Haydi.
Vai ajudar-me a tirá-la dali.
Şimdi o orada, ve onu elde etmek için gidiyorum.
Agora ele está ali dentro e eu tenho que o tirar dali.
Bundan dolayı Dali'in saatlerini koymuşsunuz.
Ah foi por isso que pôs o relógio de Dali...
Odanın içine yürüdün mü yoksa direkt kapıda mı vurdun onu?
Entraste na sala ou disparaste mesmo dali? Então?
Ama dürüst olmak gerekirse fazla ümitlenmemek gerek.
Para ser sincero, suponho que não vai sair nada dali.
Onu buradan çıkarmanın başka bir yolu olmalı.
Deve haver outra forma de o tirarmos dali.
Bana şuradan birkaç kap getir.
Bom trabalho. Tragam-me alguns dos recipientes dali.
Kakıp yürüdüm ve sorun etmedim
E fui-me embora. Sai dali sem me preocupar.
Kazayı atlattım ama beni korkutu
Sai ileso dali, mas assustou-me.
Buradan devam edelim giriş kısmını tekrar yapmam.
Continua a partir dali Matt, não vou dizer isto outra vez.
Şurası nişancının son yeri mi?
Foi dali que ele atirou?
Oradan öylece çıkıp gittik.
Quer dizer, saímos dali sem mais nem menos.
Güvenli, rahatlatıcı, boğucu, sıkıcı... Ve bu sikik yerden bir an önce gitmek istiyorum.
Seguro, confortável, repressivo, entediante, e mal esperava para poder sair dali.
- Ben de Dali. - Dali Evet.
E eu sou...
- Kes ipleri.
- Tira-o dali.
Evet, bundan sağ kurtulduğumuz için şanslıydık sakat kalma yada ölümcül durum olsaydı
Yeah, tivemos sorte em sair dali daquela vez.