English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ D ] / Denizci

Denizci traduction Portugais

2,031 traduction parallèle
Genç denizci ben değilim ki, Cody.
Não sou um jovem marinheiro, o Cody é que é.
Ancak iyi bir denizci bu unsurlara karşı koymaz.
Mas um bom marinheiro não luta contra estes elementos.
Diğerlerinin şansı başıboş bir şekilde fırtınaya kapılıp, parçalara ayrılmışken iyi bir denizci şartlarla omuz omuza çalışır, onları kendi yararına kullanır.
Um bom marinheiro trabalha com eles, utilizando-os a seu favor. Enquanto outros menos afortunados podem perder-se para sempre à deriva, muitas vezes em vários pedaços, ele chega sempre a casa em segurança.
Denizci ailesinde büyürsen sonun böyle olur işte. Tabii, tabii
É o que se ganha por crescer na Marinha.
Kariyerli bir denizci için komutan Mcguire pek düzenli biri değil.
Para um oficial da marinha, o McGuire não era muito organizado.
Şu denizci adamın dairesine baktım da kaçırılmış, öldürülmüş.
O tipo da marinha, vi o apartamento dele e... ele foi raptado... assassinado.
Bir denizci şöyle yazdı...
Como um marinheiro escreveu :
Bu konuda çok şey bildiğim söylenemez, fakat kesinlikle denizci.
Não sei isso, mas ele é com certeza um marine.
O bir denizci, Teddy.
É um marine, Teddy.
Denizci olması bu tür davranışlarda bulunmasının bahanesi olmamalı.
O facto deste tipo ser um marine não desculpa o seu comportamento.
Kocanız, o da bir denizci mi?
O seu marido, também é um marine?
Merhaba denizci.
Olá, marinheiro.
Bu müthiş! Dünya Hükümeti ve Denizci Karargahı'na verilmiş bir uyarı.
Isso foi um aviso para o Governo Mundial e para a Marinha!
Rahat, biz denizci değiliz.
Relaxa. Não estamos nos fuzileiros navais.
Denizci birlikleri Drone'la birlikte çalışıyordu.
A unidade da marinha trabalhava em cooperação com o drone.
Bir denizci öldürüldü.
O marine foi morto.
- Denizci mi?
Fuzileiro?
Bir denizci subayın ölümünü araştırıyoruz, Bay Sutton.
Estamos a investigar a morte de um oficial da Marinha.
Ölü bir denizci var. Eşyalarınızı alın.
Peguem o vosso equipamento.
Ölü bir denizci var.
Temos um fuzileiro morto.
Kurban, Denizci Onbaşı James Korby.
A vítima é o cabo James Korby.
- Bir denizci çıkartabilir.
Por um fuzileiro.
Hepsi denizci, hepsi ölü.
Todos fuzileiros, todos mortos.
Aynı zamanda Korby'nin, özel, cesur ve çalışkan bir denizci olduğunu da yazdım.
Também disse que era um fuzileiro dedicado, corajoso e diligente.
Bir denizci takımını ne alaşağı eder?
O que faria uma unidade de fuzileiros se despedaçar?
Muzip ölü denizci, bütün takımının katılımıyla, Afganistan'da sıkı bir dayak yemiş.
As piadas do fuzileiro brincalhão incitaram ao espancamento no Afeganistão, cortesia do esquadrão dele.
Tanzanya kıyılarında, bir karides gemisinin ağına bir denizci takılmış.
Um barco de camarões pescou o corpo de um fuzileiro na costa da Tanzânia.
Dişçi kayıtlarına göre, denizci Üstçavuş Daniel Cryer.
Os arquivos dentários confirmaram o fuzileiro como o Sgto. Daniel Cryer.
Denizci bir Üstçavuş, Daniel Cryer.
Temos o Sargento Daniel Cryer.
Denizci olduğunu biliyor muydun?
Sabia que ele era fuzileiro?
İlk derslerden biri... eski denizci diye bir şey yoktur.
Uma das primeiras lições, não existe esse negócio de ex-fuzileiro naval...
Müdür David'in amacına saygı duyuyorum, fakat aşağıda ölü bir denizci var.
Respeito as intenções do Director David, mas tenho um fuzileiro morto.
Cryer'ın denizci olduğunu biliyormuş.
Ela sabia que o Cryer era um fuzileiro.
Sonunda bardak taştı... 1993 yılında Denizci Albay Jim Sabow'un El Toro Hava Üssünde öldürüldüğünü duyunca kendimi ilk defa bu işin içinde buldum.
E cheguei a um ponto, por volta de 1993, quando me comecei a envolver e soube do assassinato do coronel da Marinha, Jim Sabow, na base aérea da Marinha em El Toro.
Yani elimizde toptan alış yapmasını bilmeyen bir denizci var.
Basicamente temos um fuzileiro naval morto que não entende de grandes compras.
Ben sadece eski bir boksörüm yani bana şüpheyle bakabilirsin ama bir zamanlar bu çocukların çoğunu denizci yapabiliyordun.
Sou só um velho carregador de caixas, por isso posso estar a dizer um disparate. Antes a maioria desses rapazes acabavam por ser Marines.
Kişiliklerimden biri madalyalı izciydi. Bir diğeri de denizci.
Uma das minhas impressões era um escuteiro, e outra era um marinheiro.
Cama yapışan adam yedek denizci Pendleton kampında silah deposunda çalışıyordu.
O homem em frente ao vidro é um reserva da Marinha que trabalhou num depósito do Camp Pendleton.
Bir denizci öldürdün, yakalandın araçtan kaçtın?
Matou um fuzileiro naval, foi preso e fugiu?
Ölü bir denizci yüzbaşı var. Bir internet firmasında.
Temos um tenente da marinha morto num fornecedor de internet.
Denizci Yüzbaşı Emma Paxton.
Marinheira Tenente, Emma Paxton.
Peki, bir denizci subayı neden bir saldırıda yer alsın ki?
E porque é que uma oficial da marinha estava a participar num assalto?
Üçüncü nesil denizci.
Terceira geração na marinha.
Gönüllü bir denizci burada mı yaşar?
Um marinheiro em serviço mora aqui?
Üç denizci öldürülmüştü diğer askerler de ağır yaralanmıştı.
Três fuzileiros foram mortos. outros foram severamente feridos.
Denizci bir arkadaşına yüklü miktarda borç vermişti ve geri ödemediğini söylüyordu.
Ele tinha emprestado grande parte das economias a um amigo fuzileiro que não estava a devolver-lhe o dinheiro.
Asher küçüklüğünden beri denizci olmak istemişti.
Desde que Asher era uma criança queria ser um fuzileiro.
Elimizde emekli denizci PKB uzmanı telefonunun patlaması sonucu ölen Ross var.
Então temos Ross, um ex-fuzileiro naval, especialista em DME que morre numa explosão com o seu próprio telemóvel.
* Sabah kalktığımda, dışarı çıktığımda... * Uzak dur bakalım, denizci.
Deixa-me em paz, marinheiro.
Denizci misin?
É da Marinha?
Denizci...
Marinha... hum?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]