Ders traduction Portugais
9,316 traduction parallèle
O çekik gözlülerin iyi bir ders alması lazım.
Os olhos-em-bico precisam de aprender uma boa lição. É disso que precisam!
Bundan ders almalısın.
Tens de aprender isto.
Bu insanlar 1950'lerde ders başına 500 dolar ödüyordu.
EXCERTOS DAS MEMÓRIAS DE SARA NORTHRUP Nos anos 50, estas pessoas pagavam 500 dólares por cabeça pelo treino em Dianética.
Bundan bir ders aldım. Bir daha asla ama asla bir diktatörün buyruğu altına girmeyecektim.
E com isso aprendi que eu nunca mais ia voltar a seguir as ordens de um tirano.
Bu yüzden üyelere dediler ki, "bize birkaç bin dolar verin" "kurdele falan veririz size" "karşılığında ders beklemeyin".
Então, pediram aos Cientologistas, deem-nos uns milhares de dólares e recebem uma fita ou algo assim. Mas não recebem curso nenhum.
- Aşağıda iki ders İngilizcem var.
- Tenho duas aulas de Inglês.
- Bu ders eğitiminin bir parçası.
Esta é a primeira lição do teu treino.
- Haftada üç tane 50 dakikalık ders veren bir devlet üniversitesi öğretmeniyim.
Sou um professor universitário que dá três aulas de 50 minutos por semana.
İlk ders yoklamasında bile kötüydüm.
Até chumbei na chamada.
Bundan çıkarılacak ders, altından kalkamayacaksan entrika çevirme.
A lição é : não brinque à política se não for bom.
Senin ahlak değerlerinden ders çıkarmazsam bağışla beni.
Bem, vai perdoar-me se não concordo com a sua bússola moral.
Tam da öğretmeye çalıştığım bir ders.
Uma lição que tenho tentado ensinar-te.
Ders almak ister misin?
- Queres uma aula?
İkinci kez, ders almayı beceremiyorsun!
Não conseguiste aprender a lição pela segunda vez!
Dedikleri gibi "Tarihten ders alamayanlar tekrar yaşamaya mahkumdur."
Assim como disse um homem : "os que falham em aprender com a história... estão fadados a repeti-la".
Sen bana herhangi bir şey konusunda ders verecek son kişisin.
És a última pessoa que me pode dar um sermão.
Sen bana iletişim konusunda - ders mi veriyorsun?
Estás a ensinar-me sobre comunicação?
Bu bir ders kitabı olabilir.
Poderia ser um manual de estudo.
Yine de Washington Üniversitesi'nin cinsel tepkiler üzerine ders vermeye öncekinden daha hazır olduğundan emin değilim.
Porém... Não sei bem se a Universidade está agora preparada para o curso sobre resposta sexual do que estava nessa época.
Ders kitabına odaklanmalıyız.
Temos de nos concentrar no conteúdo do livro.
Tabii herkes medikal ders kitaplarında bir servet yattığını biliyor ya.
Oh, porque toda a gente sabe que o que dá dinheiro é fazer um manual de estudo sobre medicina.
Betty'le ben görüşmeye gideyim, siz de Lester'la ders kitabıyla uğraşın.
Deixa-me a mim e à Betty tratar deles, e tu e o Lester podem tratar do livro.
Biliyorsun, bu akademik kitaplar gerçekten satabilir özellikle de müfredatla bağdaştırıp tıp fakültelerinin ders kitabı olarak okutmalarını sağlarsan.
Sabes, esses livros académicos vendem-se bem, especialmente se entrarem no currículo, das universidades de medicina como manual de estudo.
Kitabın potansiyel bir ders kitabı olmasını konuşmaya açıklar ama bunu senden dinlemek istiyorlar.
Estão abertos a discutir o livro como possível manual estudo, mas querem falar consigo.
Fizyolojide karşılaştırmalı ders olarak...
Um curso compreensivo sobre a fisiologia...
Kitabı ders kitabı olarak kullanmak.
Didáctico. Usar o livro para aprendizagem...
Tıp fakültelerinin çalışmamızı ders kitabı olarak okutmasını.
Tenho falado com Universidades de Medicina sobre usar o meu livro como manual.
Washington Üniversitesi'nin ülkede bağımsız ders sunan ilk üniversite olma şansı var...
A Washington tem a oportunidade de ser das primeiras universidades deste país a oferecer um curso...
Sizin kitabınızı ders kitabı olarak kullanarak. Evet.
Usando o teu livro como manual escolar.
- St. John'da ders vveriyormuşsun.
Ele disse-me que davas aulas no St.
Tedavi edici ders.
Curso de formação.
Senden bir ders aldım.
Aprendi uma lição contigo.
Ve dünyadaki bütün ufak Güçlüler senin ayağına kapanıp ders almak istiyor.
E cada jovem Poderoso do mundo quer ser como tu.
Biri, annemin yanında çalıştığı kadındı öteki de Bayan Mazzanovich adında bir müzik öğretmeniydi ve hemen o anda bana ders vermeye karar verdiler.
Uma delas era a patroa da minha mãe e a outra era professora de música, a Sra. Mazzanovich. E elas decidiram, ali mesmo, dar-me aulas.
Ders almaya ilk başladığımda diğer çocuklardan ne kadar kopuk olduğumu fena halde fark ettim beyazların ve zencilerin mahallelerinden de.
Quando comecei a ter aulas, fiquei terrivelmente ciente do quão estava isolada das outras crianças e também das comunidades branca e negra.
Ders almaları gerekiyordu.
Achei que precisavam de uma lição.
Babam Jenna'nın ders programı için birkaç şey almamı istedi.
O meu pai pediu-me para vir buscar os horários das aulas da Jenna.
Bu dönem ders notlarımı yükseltemezsem beni asla kabul etmeyecekler.
Se eu não tirar boas notas este semestre, eles podem retirar por completo a minha admissão.
Beklettiğim için gerçekten üzgünüm, ama bir süreliğine ders çalışma saatlerini durdursak mı?
Eu sinto-me péssima por me ter esquecido, mas... Podemos dar uma pausa às sessões de estudo?
- Ders arkadaşları. Bu arada, film Watergate skandalı hakkında.
Além do mais, o filme é sobre Watergate.
Çok meraklı gibi görünme riskini göze alarak yaklaşmakta olan mülakatın için telefonunu bir süreliğine bırakıp sana ders kataloğu seçmeni önerebilir miyim?
Correndo o risco de parecer que me estou a intrometer, sugiro que com esta tua entrevista de última hora, devesses guardar o teu telemóvel e ires buscar um panfleto dos cursos?
Ders çalışmama yardımcı oluyor. Andrew.
Ele tem-me ajudado a estudar, o Andrew.
Hatalarımdan ders almayı bilirim.
Aprendi com os meus erros.
Her gün, onu güvende tutmak için aldığımız riskleri bilmeyen kendini beğenmiş bir ibnenin evimde bana ders vermesine izin veremem.
Não vou ficar na minha casa e receber sermões de um imbecil que não sabe o risco corrido para o manter a salvo.
Ölen her insan onlara iyi bir ders olacak.
Que cada cadáver seja uma lição.
Bana çok değerli bir ders verdi.
Ensinou-me uma lição valiosa.
Ancak hatalarımdan ders aldım ve aramızdaki ilişkinin bundan farklı olmasını istiyorum.
Mas aprendi com os meus erros e quero que sejamos diferentes.
Bu ders dışı bir aktivite.
Isto é uma atividade extracurricular.
" Hepinize bir ders vereceğim.
Uma noite o Miscavige veio ao buraco com uma aparelhagem. Disse : " Vou dar-vos uma lição.
Ders verilmesine razı olmadı ki.
Ele não concordou com o curso.
Kitap, ders kitabı.
O livro.
dersin 112
dersiniz 53
dersim var 19
derse 44
dersen 17
ders bitti 18
dersimi aldım 24
dersu 56
ders bitmiştir 18
dersiniz 53
dersim var 19
derse 44
dersen 17
ders bitti 18
dersimi aldım 24
dersu 56
ders bitmiştir 18