English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ D ] / Değilsiniz

Değilsiniz traduction Portugais

5,249 traduction parallèle
Hayatta kalmak için öldürüyorsunuz. Katil değilsiniz.
Mata para sobreviver, não é um assassino.
- Neden güvenli evde değilsiniz?
Porque não estão no esconderijo?
Üstat Yoda, bunu yapmak zorunda değilsiniz.
Mestre Yoda, não tem de fazer isto.
Fakat siz hapishanede değilsiniz.
Mas não está numa prisão.
Tarihteki aynı kıza âşık olan ilk kardeşler değilsiniz.
Não são os primeiros irmãos... que se apaixonam pela mesma miúda.
Halkınızdan buraya ayak basan ilk kişiler sizler değilsiniz.
Não és o primeiro da tua espécie a chegar aqui.
Siz polis falan değilsiniz, değil mi?
Não. - Vocês não são bófias, são?
Neden bu davada hevesli değilsiniz anlamıyorum.
Não percebo porque é que vocês não estão contentes.
Ceylanlar değilsiniz siz.
Não são gazelas!
Lütfen. Bunu yapmak zorunda değilsiniz.
Por favor, não tens de fazer isso.
Ama artık bir İngiliz değilsiniz, Bay Lowe zamanında öyle olsanız bile.
Só que já não é um inglês, Mr. Lowe. Se é que alguma vez foi.
Bay Fletch bir kılıç darbesine değecek biri değilsiniz.
Fletch, não vale a pena estragar uma espada em ti.
Geçmişinizde değilsiniz. Günümüzdesiniz.
Pois não são o passado, são o agora,
Siz varlıklı bir adamsınız ama bir şirket değilsiniz.
É um homem abastado, mas não é uma empresa, escolha.
İtiraf etmeliyim, hayal ettiğim gibi biri değilsiniz.
Devo admitir que você não é o que eu esperava.
Eğer bu haber karşısında şoke olduysanız, yalnız değilsiniz.
Se está chocado com a reportagem, não é o único.
Sokaklar Pakistan İstihbaratçılarıyla dolu. Resmi olarak bu operasyonda değilsiniz.
As ruas estão cheias de SII e não têm cobertura.
Öf be, hiç eğlenceli değilsiniz.
Meu. Vocês não são nada divertidos.
Hadi ama, o avukatın umrunda değilsiniz.
- Advogado? Verdade? Ele não se importa convosco.
Bay Kapena, bence nasıl bir durumun içinde olduğunuzun farkında değilsiniz.
Sr. Kapena, acho que não entende em que tipo de problemas pode estar metido.
Bunu yapmak zorunda değilsiniz.
Ele chega dentro de 5 minutos.
Tehlikeli hayvan atıklarında uzmanlaşmış Nassee Veba Kontrolü'nde çalışıyor ve bana sormak zorunda dahi değilsiniz. Ev ve iş adresi gönderildi, bam!
Ele trabalha na "Nassee Pest Control", que é especializada na remoção de animais perigosos, e nem precisas de pedir, endereço enviado.
Samaritan'ın oluşturduğu tehlike konusunda haksız değilsiniz.
Não está errada sobre a ameaça que o Samaritano representa.
2 aydır kendinizde değilsiniz.
Dormiu durante quase 2 meses.
Siz ikiniz artık farklı köşelerde savaşacak durumda değilsiniz.
Vocês os dois já não se podem retirar para cantos opostos.
Siz ikiniz gelecekten gelen garip giyimli katillerden başka bir şey değilsiniz.
Vocês são só assassinos do futuro estranhamente vestidos.
- Hydra değilsiniz.
- Não são da HIDRA.
Ama tek köpekbalığı siz değilsiniz.
Mas não é o único tubarão.
Hayvan değilsiniz ya!
Vocês não são animais!
Bir, bu kadar çılgınca bir hikaye uyduracak kadar zeki değilsiniz.
Primeiro, vocês não são tão espertos para inventar uma história tão maluca.
Tek yapmanız gereken, bir tek adamı öldürmek ki ikiniz de umurunda değilsiniz.
A única coisa que têm a fazer é matar um homem que não quer saber de vocês nem por um segundo.
Olmak zorunda da değilsiniz.
Não precisa. A guerra acabou.
Geçmişleri sizin gibi olan adamlar, kulüplerini ya şehir dışında ya da Brooklyn'de açar ve bir hafta içerisinde kapatırlar, ama siz öyle değilsiniz.
Pessoas com os seus antecedentes, normalmente, abrem clubes na parte alta da cidade ou em Brooklyn, e abrem e fecham ao fim de uma semana, mas, você não.
Yarattığınız görüntü yüzünden çocuk lösemisiyle savaşta bana yardım edecek kadar iyi birisi değilsiniz.
Por causa dos seus... problemas de imagem... receio que não seja a pessoa mais indicada para me ajudar a combater a leucemia infantil.
- Akşam yemeğimizi batırdığın için sağol, Mikey. - Bana inanmak zorunda değilsiniz!
Obrigado por destruíres o jantar novamente, Mikey.
Sizler kendi seçtiğiniz kişilersiniz, Başkalarının eseri değilsiniz.
Tu és quem escolhes ser, não o que outros fazem de ti.
Ve siz annem değilsiniz.
E o senhor não é a minha mãe.
Şimdi saygısızlık etmek istemem ama Bayan Hale bir açıklama borçlu olduğum bence siz değilsiniz.
Bom... Com todo o respeito, Sra. Hale, não creio que seja a si que devo uma explicação.
Anlayabileceğiniz bir noktada değilsiniz.
Não te cabe a ti perceber.
Temiz bir sayfa için adınızı değiştirmek zorunda değilsiniz.
Não precisa de mudar de nome para um recomeço.
Unutmayın, bir kürek dolusu güneşte kurumuş deve sümüğünden başka bir şey değilsiniz.
Só se lembrem que são um monte de bosta de camelo.
Evet, daha yeni bir araya gelmiştiniz ama siz yeni birlikte olmaya başlayan kırılgan bir çift değilsiniz, destansısınız.
Acabaram de reatar, mas... vocês não são um casal fraco, são épicos.
Şimdi, biz belki yardakçıyız, Mr. Bey, ama biz onu cezalandırabilecek bir pozisyonda iken siz değilsiniz.
Nós podemos ser idiotas, Sr. Bey, mas estamos em posição de punir o Eugene, ao contrario de si.
Kasaba hayatına alışık biri değilsiniz.
Não está habituado à vida da cidade.
Senin anlaman gereken şey, sen ya da işin umurumda değilsiniz. - Ama ihtiyacım olanı vermezsen seni mahvederim.
O que tem de perceber é que, não me interesso por si ou pela sua empresa, mas vou destruí-la se não me der o que preciso.
Bence nasıl bir eğlence kaçırıyor olduğunuzun farkında değilsiniz.
Acho que não percebeste a diversão que estás a perder.
Hayır, burada değilsiniz.
Não, não estás aqui.
Değilsiniz.
Não são.
Bu aşırı bürokraside çalışmak isteyeceğim tek bir kişi var ve siz o değilsiniz...
Há apenas uma pessoa em toda esta burocracia com quem eu estou disposto a trabalhar, e não é você.
O kadın ve sen o kadar da farklı değilsiniz.
Tu e ela não são assim tão diferentes.
Güvende değilsiniz.
Tu não estás segura.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]