English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ D ] / Duydum

Duydum traduction Portugais

29,005 traduction parallèle
Cesur olduğunu duydum.
Ouvi dizer que és corajoso.
Meşhur olduğunu da duydum...
- Ouvi dizer que és famoso por...
İyi bir bilirkişiden pek fazla yemek yemediğini duydum da.
Soube de fonte fidedigna que andas a comer pouco.
- Bir ses duydum ve kapı açıldı.
Ouvi um barulho, e vi a porta a abrir-se.
O söylemedi, kayıttan duydum.
Não o fez. Eu ouvi-te na gravação.
Yıllarca kendimden şüphe duydum ve tiksindim ve bu Margaret ile Vivian'a neler yaptı, gördün.
Os anos de insegurança, de auto-aversão, e o que eu fiz à Margaret e à Vivian...
Antonia ile Almanca yaptığın anlaşmayı duydum.
Eu ouvi acordo que fizeste com a Antonia em alemão.
Bir şey duydun mu? Evet, Penny'nin de başvurduğunu duydum. Çok ilginç çünkü bir şey söylememişti.
Sim, ouvi dizer que a Penny se candidatou, o que é estranho porque ela não disse nada.
Duydum ki lokanta artık sizinmiş.
Ouvi dizer que vocês agora são donas do café.
Duydum onu.
Disso entendo eu.
Acile geldiğini duydum.
Ouvi dizer que estavas aqui em baixo.
Elizabeth seni çağırmış diye duydum.
Soube que a Isabel vos mandou chamar.
Christophe olayını duydum.
Eu soube do Cristóvão.
Bir şey duydum sanki.
Pensei ter ouvido alguma coisa.
Bir şey duydum sanki. Her şey yolunda mı?
Pensei ter ouvido alguma coisa, está tudo bem?
Karınızla yeniden bir araya geldiğinizi duydum.
Soube que voltou para junto da sua mulher.
Pilcher'ı Pam öldürdü. En azından ben öyle duydum.
A Pam foi-se.
Kasabanın ortasında o yaratıklardan birini yakaladığınızı duydum. Yakaladık.
Soube que apanharam uma criatura em plena cidade.
Kasabanın ortasında o yaratıklardan birini yakaladığınızı duydum.
Soube que apanharam uma das criaturas em plena cidade.
O yaratıklardan birini yakaladığınızı duydum.
Soube que apanharam uma das criaturas.
Bebek beklediğini duydum.
Soube que está grávida.
Onur duydum.
Fico lisonjeado.
Champ ile olanları duydum.
Já soube de ti e do Champ.
Onu ve yanan dölünü bırakıp gidecektim sonra acısının seninle konuştuğunu duydum ve ben de yeniden buluşma hayranıyımdır.
Eu ia deixá-la a ela e à cria a arder aqui. Mas depois vi a dor dela falar contigo. E eu adoro reencontros.
Nereden duydum bilmiyorum.
Eu soube... Eu acho.
- Evet, evet, duydum.
- Sim, ouvi dizer.
Daji'nin dünyadaki en güzel güzellik olduğunu uzun zamandır duydum.
Há muito tempo que ouço dizer que Daiji é a criatura mais bela do mundo.
Aylardır, duvarların içine gittiğini duydum.
Soube que ficaste por meses atrás do muro.
Kaçak mahkûmları sevmediğini duydum.
Ouvi dizer que não gostas de levar prisioneiros.
Senin de ı duydum.
Seu também, eu ouço.
- Sanatoryumdan yeni çıkmış diye duydum.
- Acaba de sair de um sanatório.
Havada vurdum ve kendimle gurur duydum.
Dei-lhe um tiro enquanto voava... E fiquei tão orgulhosa.
Dr. Grodan ailesiyle tekneye çıkmış diye duydum.
Ouvi dizer que o Dr. Grodan levou a família a velejar.
Dindar bir adam olduğunuzu duydum.
Soube que é um homem religioso.
Lord Benton onlardan bahsetti. Onları duydum.
O Lorde Benton disse-me, eu ouvi-os a uivar.
Konuşurlarken duydum.
Ouvi-os a conversar.
Hakkında çok şey duydum.
Ouvi falar muito de ti.
Her neyse, ben ömrüm boyunca Naomi'ye hep hayranlık duydum.
Seja como for... Pus a Naomi num pedestal durante toda a minha vida.
Ömrüm boyunca Naomi'ye hep hayranlık duydum bu da onun beni küçük gördüğü anlamına geliyor.
Pus a Naomi num pedestal durante toda a minha vida, o que significa que ela olhava de cima para mim.
Bana çalışacak olmandan onur duydum.
É uma honra tê-lo a trabalhar para mim.
Duydum, sağlam yarışçı.
Já ouvi falar dele. É um piloto duro.
Köpek yavrusu getirdiklerini duydum!
Eu ouvi que havia cachorros!
Gretchen McKay'in acil sezaryene ihtiyacı olduğunu duydum.
Acabei de saber que a Gretchen McKay precisa de uma cesariana de emergência.
Duvarlarda kan olduğunu duydum.
Ouvi dizer que havia sangue nas paredes...
Koridorda bir kadının karnını kestiğini duydum.
Ouvi dizer que ele cortou uma senhora qualquer no corredor.
Evet, duydum.
Sim, eu ouvi falar.
Bekleyin, bir ses duydum.
Esperem, estou a ouvir alguma coisa.
Brenthams için inşaat işine başladığını duydum.
Soube que está a fazer trabalhos de construção para a Brenthams.
Seni duydum.
Já ouvi.
İlk defa duydum.
- Não me diz nada.
Çokça duydum.
Ouço muito isso, depois do Programa de Formação de Contramestres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]