Fran traduction Portugais
718 traduction parallèle
Fran. "
Fran. "
Bu Fran.
É a Fran.
Fran Page.
A Fran Page.
Pekala bana duble viski ısmarlayın, Fran'e de aynısından olsun.
Certo, peça um uísque duplo para mim e o mesmo para ela.
Hayatım, Fran'i bu konuyla ilgili görmeye geldiğini sandım.
Pensava que era por isso que vieste falar com a Fran.
Merhaba Fran.
Olá, Fran.
Hiç değişmemişsin.
Sempre a mesma Fran.
Fran, bunlar Bay ve Bayan Nick Charles.
Fran, estes são o Sr. E a Sra. Nick Charles.
Fran Page.
Fran Page.
Ben Fran'in bir arkadaşıyım.
Sou amiga da Fran.
Fran'i hatırladın mı?
Lembras-te da Fran?
Fran çok iyi bir partner.
A Fran é uma óptima colega.
- Fran her zaman doğru anı yakalardı.
- A Fran entrava sempre na altura certa.
Fran'e seni gördüğümü söylerim.
Eu digo à Fran que estive contigo.
- Fran'le şarkı söylemiyorsun.
- Tu não cantas com a Fran.
Hiçbir zaman Fran'le çalışmadın.
Nunca cantaste com a Fran.
- "Beni Fran gönderdi" demeni mi istediler?
- Mandaram-te dizer que a Fran te enviou?
İçimden bir his diyor ki, Fran Page onu kimin oyuna getirdiğini biliyordu.
Aposto que a Fran Page sabia exactamente quem era o assassino.
Bu Fran Page'in cesedinin yanında duran mendilin aynısı.
Este lenço é exactamente igual ao que estava ao lado do corpo da Fran Page.
Evet, Fran'in dairesine sizden önce varmıştım.
Sim, cheguei ao apartamento da Fran antes de vocês.
Ve Fran Page.
E a Fran Page.
Fran Page konuşacaktı.
A Fran Page ia falar.
Hollis'i oraya göndermesi için Fran'e borç vermiştim.
Emprestei o dinheiro à Fran, para mandar o Hollis para lá.
Onlara Fran Page'in niçin öldürüldüğünü anlat. Valley kliniğinde seni ziyaret edip olayı çözdüğünü... ve katili, konuşmakla tehdit ettiğini anlat.
Conta porque a Fran Page foi morta, como te foi visitar várias vezes à Casa de Repouso Valley... e foi juntando as peças gradualmente e ameaçou contar tudo.
Fran hakkındakiler gerçek.
É verdade sobre a Fran.
- Merhaba Fran. Nasılsın?
- Olá, Fran.
O Louis Bernard, Fransız...
- É o Louis Bernard, o fran...
Fran, bu ilki olmayacak.
Fran, não seria a primeira vez.
Fran, bu arada sen ne yapıytorsun?
Fran, afinal o que é que andas a fazer?
Dinle, Fran...
Escuta, Fran...
Fran Holland mı?
Fran Holland?
Bir tenörün yumuşak notalarını anlamağa, San Fran'da vahşi bir dalış sırasında tepesini attırmağa bayılırım.
Adoro ouvir as notas frescas de um tenor, pá, sopradas de cima, num mergulho selvagem, em San Francisco.
San Fran-sis-co.
São Francisco.
Almanlar'a karşı, Fransızların bir ideali vardı.
Contra os Alemães, os Fran... Os Franceses tinham um ideal.
7-8-9... 7-8-9... Fran, doktoru arıyorum.
75...
Fran...
Fran...
Fran, bir dakika bekle.
Fran, espera um minuto.
Bak, Fran, sana söylemem gereken birşey var.
Olha, Fran, há algo que tenho que te dizer.
Fran, tatlım, sana bişey söylemeliyim...
Fran, querida, tenho que te dizer isto...
Sadece bir dakika sabret, Fran.
Espera aí, agora, por um minuto, Fran.
Bunu ben söylemedim, Fran.
Não disse isso, Fran.
Fran, eğer almasaydım...
Fran, se eu não tivesse...
yiyemeyecek kadar çelimsiz doğmuştu, ve... ve, Fran, öz annesi onu reddetti.
Veio de uma grande ninhada, não tinha o suficiente para se alimentar... e... e, Fran, sua própria mãe o rejeitou.
Fran, ben çocukdeğilim, biliyorsun.
Fran, não sou uma criança, sabes.
Fran, arabayı öne getirdim!
Fran, trouxe o carro para a frente!
Fran... her adamın hayatında sayılması gereken bir zaman vardır, ve şimdi benim zamanım geldi.
Fran... chega uma altura na vida de um homem... quando tem que se levantar e ser levado em conta... e meu tempo é agora.
Bunu bir sefer söyleyeceğim, Fran.
Só vou dizer isto uma vez, Fran.
Artık bunları yaşamayacağım, Fran.
Não vou fazê-lo mais, Fran.
- Fran! - Hmm?
Fran...
Hadi gel Fran.
Anda, Fran.
Herşey yolunda mı?
Fran, vou ligar ao médico. Está tudo bem?