Gidersen traduction Portugais
2,087 traduction parallèle
Yalnız gidersen seni arkada bırakırız.
Entra sozinha e nós deixamos-te para trás.
Bu iş için Los Angeles'tan teklif almıştım, ve oyun için şehre gidersen...
Foi-me oferecido aquele emprego em L.A. e tive medo que se fosses para a cidade actuar...
Böyle gidersen Petain sonsuza kadar yaşayabilecek.
Consigo, o Pétain vai viver até a velhice!
Burada kal. Burada kal. Eğer gidersen, bir şey olduğunu düşünecek.
Se for embora, ele pensará que houve alguma coisa entre nós.
Hatta akşam yemeğinden önce gidersen zil takıp oynayabilir bile.
Na verdade, se apareceres antes do jantar, ela fará a roda.
Sana yemin ediyorum, nereye gidersen git, ne yaparsan yap daima bu bebeğin hayatının bir parçası olacağım ve ne sen ne de ailen bana engel olabilirsiniz.
Eu juro-te, não importa onde vás e o que faças, eu sempre farei parte da vida desse bebé. Não há nada que tu ou a tua família possam fazer para me impedir.
Sen Yale'e gidersen...
Então se tu vais para Yale...
Sana söz veriyorum, nereye gidersen orada olacağım.
Prometo-te que onde quer que vás neste mundo, estarei sempre lá para ti.
Bu, her nereye gidersen, seni bulabilirim demektir.
Onde quer que vás, posso te encontrar.
Böyle gidersen bütün zor davaları 18. mahkemeye vereceğim.
Se continuar assim, darei todos os casos difíceis à 18.
Oraya gidersen, burada olduğumuzu öğrenirler.
Apareces, e vão saber que estamos aqui.
Eğer seni bulamayacağım bir yere gidersen özgürsün.
Sai daqui. Esquece o titulo. Se desapareceres para onde não te possa achar estás livre.
Hangi ülke, şehir veya ormana gidersen git... her zaman gizemli olacak. benim için sorun değil..
E largado numa prisão qualquer num local incerto... da qual nunca tiveste conhecimento... em que país, cidade ou selva te encontrarás... será um mistério para mim também...
Eğer şimdi gidersen hemen polise koşup seni kaçırdığımı, rehin tuttuğumu ve uyurken seni okşadığımı söylersin.
Se te deixar ir, vais correr directo para a polícia e dizes-lhes que te raptei, mantive refém e te acariciei enquanto dormias.
Bak, eğer şimdi gidersen bu 40 dolar senin.
Tome. Tem aqui $ 40 se for embora imediatamente.
Bunun sana ne kadar acı verdiğini biliyorum Clark ama eğer Lex'in peşinden gidersen onu öldüreceksin.
Sei o quanto dói agora, Clark, mas se fores atrás do Lex nesse estado, vais matá-lo.
Şimdi eve gidersen, her şey sadece daha kötüye gider.
- Eu fico bem. Se for para casa agora, as coisas só vão piorar.
Gidersen ruh eşini bulabilirsin.
Se andares por aqui, podes encontrar a tua alma gémea.
Oraya gidersen o buram buram polis kokunla hemen anlaşılırsın.
Se fores para lá com esse ar de polícia, não duras um segundo.
Şimdi gidersen, öleceksin.
Se fores embora agora, morres.
Eğer sessizce kapıya doğru gidersen, belki...
Se andares muito devagar até à porta...
Ama geriye doğru gidersen, O asıl anı bulursun, Herşeyin kaynağını, yani...
Mas se os seguirmos chegamos aos momentos originais, a fonte de tudo o que...
Çamaşırhaneye gidersen, tam kapıya çıkabilirsin.
Se chegarem lá, podem sair pela porta.
Onunla gidersen bir daha asla kocanı bulamazsın.
Se te fores embora com ele, nunca mais encontrarás o teu marido.
Hey, bu akşam restorana gidersen erişte söyleme, çünkü 9'da solucanlara dönüşecekler.
Se fores ao restaurante hoje à noite, não peças massa, porque às 21 : 00, vão transformar-se em minhocas. As pessoas vão passar-se.
Dışarı gidersen, öleceksin.
Se sais lá para fora, vais morres.
Şimdi gidersen, bundan asla emin olamayacaksın.
Se for embora agora, nunca saberá.
Kime gidersen git.
Avisa quem quiseres.
Yani, o genelde pek sabah insanı değildir,... ama sade bir kapuçinoyla gidersen,... nereye gitsen peşinden gelir.
Quero dizer, ela normalmente não é uma pessoa madrugadora, mas se apareceres com um cappuccino simples, ela basicamente segue-te para todo o lado.
Eğer gidersen, Betsey kalır.
Vai se quiseres mas a Betsey fica.
Eğer yarın gidersen,... büyüdüğünde ona anlatacağım.
Se fores amanhã, quando ela crescer, eu digo-lhe
Onunla gidersen, yalnız olmaz.
Se fores com ele, não estará sozinho.
Onunla gidersen de keyfin bilir.
E estou-me nas tintas se fores com ele.
Ne yaparsan nereye gidersen her yerden beni arıyorsun
Tu ligas-me da festa, Ligas.me quando conseguires a LAX Ligas-me quando aterrares em São Francisco, ok?
Yarın, oraya biz olmadan gidersen.
- Vais aparecer amanhã, sem nós.
Nereye gidersen git, kişiliğin değişmeyecek.
Para onde quer que vás, serás sempre tu.
Eğer onların yakınına gidersen, sana söz veriyorum sana söz veriyorum, James, pişman olursun.
Se te aproximares deles, prometo-te... Prometo-te, James, que te vais arrepender.
Yine bana arkanı dönüp gidersen saçını tutup bütün gücümle çekerim.
Sabe que mais? Volta a ir-se embora e eu juro que a agarro pelos cabelos e puxo com força.
Tatlım, Immaculate Virgin'e gidersen "Toprak ana ne kadar muhteşem" müsameresinde çiçeği kim canlandıracak?
Querida, se fores à Virgem Imaculada, quem vai fazer de girassol na representação de "O Que é Tão Fantástico na Mãe Natureza"?
Hem gidersen buradaki tek bekâr insan ben kalırım.
E se fores embora, vou ser a única pessoa solteira aqui.
Eğer gidersen, sadece kendi sağlığını değil, büyük ihtimalle tüm halkın sağlığını tehlikeye atacaksın.
Se forem embora, não vão pôr apenas a vossa saúde em risco, mas possivelmente a da comunidade inteira.
Çünkü sen gidersen itimada dayalı güven konuşmanla elin boş geleceksin.
Porque se tu fores acabarás por falar em responsabilidade fiducial e não conseguirás nada.
Bak, Ajan McRomantik sen nereye gidersen peşinden gelecektir yani sen okula gidiyorsun ve ben sadece sadece benimle ara verildiğinde konuşursun.
Olha, ali o agente McQuerido vai onde quer que tu vás... por isso vais ter de ir a escola, e eu vou só... só me ensinas o arrombamento. Ensina-me.
Olivia Hamilton'u rahat bırakmazsan nereye gidersen git seni bulurum ve ve yeri bir güzel öptürür, Bay Segal'e de nasıl biri olduğunu söylerim!
Se não deixares a Olivia Hamilton em paz, vou a essa central aeroespacial onde enceras o chão e vou mostrar ao Sr. Segal.
Yani birkaç saatliğine gidersen çok iyi olur.
Portanto, se puderes sair por umas horas...
Onunla gidersen, başladığın yere geri dönmüş olursun.
Kim, se for com ele, vai voltar ao que era antes.
Ama sen nereye gidersen, insanlar ölüyor. - Bu bir Tanrı vergisi.
Mas, onde quer que vás, morrem pessoas.
Eğer başka bir şehre gidersen arkadaşlarım seni bulur.
Se fores para outra cidade, os meus amigos vão perseguir-te.
Eğer gidersen ben bunu nasıl bitireceğim?
Mas se te fores embora, como é que acabo isto?
- Eğer buradan çıkıp gidersen kimse senin beceriksiz olduğunu düşünmeyecek.
- Ninguém pensará mal de ti se te vieres embora agora. Anda embora agora.
Eğer gidersen, bir şey olduğunu düşünecek.
A sério?