English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ G ] / Gitmisti

Gitmisti traduction Portugais

2,661 traduction parallèle
- O gitmisti.
- Ela se foi. "
Gitmisti iste.
"simplesmente desapareceu"
- Geldiğinde gitmişti ama, değil mi?
E quando voltaste já não estava cá, certo? - Sim.
Eve geldim ve kapım gitmişti.
Voltei para casa e... a minha porta... já não estava lá.
- Dün hoşuna gitmişti ama!
- Ontem isto era bom!
Ama hamburgerim gitmişti.
Mas o meu hamburguer desaparecera.
Arama izniyle geri geldiğimde kıyafetler gitmişti.
Quando voltei com um mandado, as roupas tinham desaparecido.
Her neyse Stephen çekip gitmişti ve Kim de çok üzgündü.
De qualquer forma, o Stephen saiu, - e a Kim estava muito chateada.
Merdivenlerden yukarıya doğru. Hatta tuhafıma gitmişti çünkü orası çatıya çıkıyor, değil mi?
Subiu as escadas, o que eu estranhei, pois leva ao telhado.
Merdivenlerden yukarıya doğru. Hatta tuhafıma gitmişti çünkü orası çatıya çıkıyor, değil mi?
Subiu as escadas, o que achei estranho, pois elas levam ao telhado, certo?
Temizlik yaptığımda her şey gitmişti.
- Estava limpo quando entrei.
Bay Chase uyumaya gitmişti.
O Sr. Chase tinha ido dormir.
Bankacı çocuk da Newington'a gitmişti.
O nosso banqueiro era da Newington.
Yılların hayali, aylarca süren yolculuk, bütün birikimim... hepsi gitmişti.
Anos cheios de sonhos. Meses de viagem. Todas as minhas economias acabaram.
Babasıyla birlikte büyük anne ve babasını ziyarete gitmişti babası orada kalınca onu uçağa koydu uçakta ona dikkat edecek bir uçuş görevlisi vardı Vancouver'da uçak değiştirirken ona eşlik edecekti.
Ela foi visitar os avós com o pai. E ele teve de lá ficar, por isso meteu-a no avião e havia uma hospedeira que ia tomar conta dela e era suposto acompanhá-la até ao voo de ligação em Vancouver.
Doktora gitmişti.
Ela foi ao médico.
Biz vardığımızda da Onbaşı Keefler gitmişti.
Quando chegamos, a cabo Keefler tinha desaparecido.
Afganistan'da göreve gitmişti.
Ele foi para uma missão no Afeganistão.
Bu yüzden ihtiyarı bulmak için geri döndüm ama o gitmişti.
Voltei para encontrar o velhinho, mas ele tinha desaparecido.
Çoktan gitmişti.
Já tinha saído.
Bir çocuğu aramak için nehre gitmişti.
Foi rio abaixo procurar um miúdo.
Tüm eşyaları gitmişti.
O quarto dela está vazio, as coisas dela despareceram.
Arama yapıldığında hepsi çoktan gitmişti.
Já estava vazio quando a ligação foi feita.
Scott lavaboyu kullanmaya gitmişti, ayrıldığında çantam da açıldı.
E o Scott vai à casa de banho e quando saiu, ele estava aberto. Ele não tirou...
- Albay Marks oraya gitmişti.
- Qual é a vila? - É Walakan.
Kafamın içindeki bir şeyden mi, şoktan mı, soğuktan mı bilmiyorum ama hafızam gitmişti.
Não sei se foi o golpe na cabeça, ou o choque, ou o frio, mas não tinha memória.
Ancak yeniden hayata döndüğümde o çoktan gitmişti.
Mas quando recuperei os sentidos... ela já tinha partido.
Telefonla konuşmaya gitmişti.
Ela tinha ido fazer um telefonema.
Geldiğimizde Hobbes gitmişti.
Chegámos aqui, e o Hobbes já cá não estava.
Diğer çocuklar evlerine gitmişti.
Todos os outros miúdos tinham ido para casa.
Benim de çok hoşuma gitmişti.
E eu adorei. Adorei mesmo.
Ama o zaten gitmişti.
Mas ela já se tinha ido embora.
Kendime geldiğimde adam gitmişti.
Quando voltei a mim, ele tinha ido.
Size aspirin almaya gitti. Ve birkaç saat sonra uyandığımda o, gitmişti.
E quando acordei algumas horas depois, ela tinha desaparecido.
Beyaz Şapka'ya dönüşmek hoşuma gitmişti.
Descobri que gostava de ser um "chapéu branco".
Aklımız başımızdan gitmişti ama şimdi yerinde.
Andamos um pouco perdidos, mas já cá estamos.
Ama uyandığımda gitmişti.
Quando acordei, já não o vi.
Gitmişti, ben de sandım ki...
Saiu e presumi...
Tümörler uçup gitmişti, unuttun mu?
Os tumores voaram, lembras-te?
İlk seferinde hoşuma gitmişti ben de biraz daha istedim.
Gostei da primeira vez, então voltei para mais.
Yuvasını bulduk, ama tetikçi çoktan gitmişti.
Encontrámos o poleiro, mas o atirador já cá não está.
Kharun'a gitmişti.
Foi a Kharun.
Ama yanlarına vardığımızda kaçıp gitmişti.
Mas se nos aproximamos, ele desaparece.
Senin annen değil sonuçta. Senin annen, seni bir avuç yabancıya emanet edip binlerce kilometre uzağa gitmişti, unuttun mu?
Esqueceste-te que a tua mãe ausentou-se e tu estás a viver com estranhos?
Kulüplere mal satmak için Los Angeles'a gitmişti.
Foi a correr para LA vender às discotecas.
İyi. Ama 52. Cadde'deki daha çok hoşuma gitmişti.
É agradável, mas gosto mais do da 52.
Ve biz çıkana kadarda çoktan gitmişti.
E quando saímos, ele tinha desaparecido.
Vurulduğu gün Lee'i görmeye gitmişti, öyle değil mi?
Ele foi visitar o Lee no dia em que foi baleado, não foi?
Oraya annenle birlikte gitmişti.
Ela foi lá com a tua mãe.
Peki arkadaşlarım geri döndüklerinde neden fotoğraflar gitmişti?
Porque é que as fotos desapareceram quando as minhas amigas lá voltaram?
Giydiğimde hoşuma gitmişti ama sonraki 10 yıl boyunca bundan bahsedilmesini yasaklamıştım. Tekrardan o zamanlara geri dönüyorum adeta.
Adorei quando o usei, e não lhe liguei mais durante a década seguinte, mas ressurgiu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]