Hafta traduction Portugais
49,594 traduction parallèle
Her hafta onu görmeye gidiyorum.
Vejo-a a cada duas semanas.
Sara'nın bir kaç hafta içinde onlara gitmesi gerekecek, o yüzden araştırmaya devam edip konuşacak birini bulacağım.
- A Sara só viajará daqui a 2 semanas, então, vou continuar a investigar, até que alguém diga alguma coisa.
New York Yankees, 11 Eylül'den bir hafta sonra sahalara çıkarak hayatın devam ettiğini bize göstermişti.
Quando os New York Yankees foram jogar uma semana após o 11 de Setembro, permitiram-nos seguir em frente.
- Geçen hafta bunu konuşmuştuk sizinle konuşacağına söz vermişti.
- Há uma semana, falámos sobre isso e ela prometeu-me que falaria consigo.
Ülkemizin valilerinin iş birliğiyle özel Kongre seçimleri bu hafta yapılacak.
Com a cooperação dos governantes do nosso país, as eleições especiais para o Congresso são no final da semana.
Önümüzdeki hafta Kongre seçimleri de varken...
Com as eleições para o Congresso à porta...
Geçen hafta şüpheli bir hareketi oldu mu?
Algo que parecesse suspeito na última semana?
Altı hafta önce bir FBI ajanı bana geldi.
Há seis semanas, uma agente do FBI veio falar comigo.
- 3 hafta önce ölmüş.
Estava morta há 3 semanas.
- 3 yıl ve 3 hafta.
Três anos e agora 3 semanas.
Peki 3 hafta önceki kurban Debra McDermott?
E a Debra McDermott, a vítima de 3 semanas atrás?
Müşteri kayıtlarına göre her hafta dükkandaymış.
O registo de clientes coloca-o na loja todas as semanas.
Bir hafta içinde, onlara pantolon diyeceksin.
Numa semana, vai chamar-lhe calças supimpa.
- Bir hafta.
Uma semana.
Hediye almak zorunda kalmasınlar diye beni bir hafta önceden kuruma geri verdiler.
Mandavam-me de volta uma semana antes para não me darem presentes.
Önümüzdeki birkaç hafta ihtiyacın olacak şeyleri al.
Apenas o que precisar para as próximas semanas, sim?
Bir seyahat kokusu alıyorum, yani yanlışsam düzelt de parmaklıklar ardındaki bir adamı yakalayarak geçireceğimiz kolay bir hafta olacak gibi.
Cheira-me a algum tempo de férias. Quero dizer, corrijam-me se estiver errado, mas será uma semana calma a apanhar um tipo que já está atrás das grades.
Polis bizim elemanlardan birini üç hafta önce yakaladı.
Um polícia apanhou um dos nossos tipos há três semanas.
Hafta sonu ilk iş sana gidip bir tane almak olsun tamam mı? - Tamam.
- vamos comprar uma, está bem?
Her şey yolunda. Sadece dairesindeki işin birkaç hafta önce bittiğini öğrenmeni istememiş.
Nada de mau aconteceu, ela só não queria que tu soubesses que o trabalho no apartamento dela acabou há algumas semanas.
Sanırım geçtiğimiz birkaç hafta süresince
Acho que o monopolizamos
Sadece birkaç hafta önce karların altına gömülü olan çayırlar şimdi yaşam doludur.
Prados que há apenas algumas semanas estavam enterrados sob a neve estão agora cheios de vida.
Ekip iki hafta boyunca hava pencereleri kovalıyor ve nihayet açık uçuş gerçekleşiyor.
A equipa passa as próximas duas semanas procurando abertas meteorológicas até que finalmente, um voo claro.
İki hafta daha korumada kalacak ama cangılda günü kurtarmak bile başarı sayılır.
Ele terá de ficar vigilante por mais 2 semanas. Mas, na selva, sobreviver um dia já é um sucesso.
Ölümünden 2 hafta önce konuştun onunla.
Tu falaste com ela duas semanas antes dela morrer.
... geçen hafta papanın geçit töreninde bir kişinin hayatını yitirdiği olaya dair yeni amatör görüntüler yayınlandı.
... uma nova filmagem amadora foi divulgada do evento que reclamou a vida de um homem no desfile papal...
Ama bundan bir hafta sonra ya da yarın. Kim bilir?
Mas daqui a uma semana ou até amanhã, quem sabe?
Ben bir kaç gün ya da hafta annemde kalacağım.
- Eu... eu vou ficar com a minha mãe durante uns dias ou semanas.
Bir kaç hafta önce Flynn'in deposuna yapılan baskında 1934 tarihli bu anahtar kolyeyi bulmuştuk.
Durante a rusga ao armazém do Flynn há umas semanas, encontrámos esta foto de um colar e uma chave de 1934.
Şu an cepheyi terk etmem uygun olmaz. Bir hafta sonra gelirim.
Não é boa altura para deixar a frente de batalha, seguir-te-ei daqui a uma semana.
O öldü. Bu hafta başında. Veba yüzünden.
Ela morreu no início da semana por causa da praga.
Gelecek hafta görevlendirileceksin.
Tu vais ser ordenado na próxima semana.
Geçtiğimiz hafta Batı Almanya kaptanı Fritz Walter'ın büyüleyici kariyerinin
Na semana passada, vimos o capitão alemão a ilustre carreira de Fritz Walter chegou ao fim.
Ve geçen hafta oynadığınız gibi oynarsanız kaybedersiniz..
E se jogares da maneira que jogaste esta última semana vais perder.
Yani, yarın sahaya çıktığınızda Geçen hafta size söylediğim herşeyi unutun!
Então, quando entrares em campo amanhã vais esquecer tudo o que eu te disse na semana passada.
Hafta sonu için kızları ve iki hindistancevizini de alır mıyım?
Fico com as miúdas por duas semanas e mais dois cocos?
Hey, dinle. Bu hafta sonu dördümüzün kulübeye gitmemize ne dersin? Hafta sonunu orada geçirebiliriz.
Ouve, o que dizes se nós os quatro formos para a cabana no fim de semana?
İki hafta boyunca ölmemişti ve sen çoktan anlaşma peşindeydin.
Ele nem estava morto há duas semanas e já estavas a fazer um acordo.
Burası bizsiz bir hafta sonu idare eder.
Isto passa bem sem nós durante um fim de semana.
Geçen hafta bilgisayarımızda arama geçmişine baktım.
A semana passada, fiz uma pesquisa de história no nosso computador.
Dördüncü masadaki kadın her hafta ağırlığınca kırmızı lahana yiyormuş.
Uma senhora da 4 diz que tenta comer o seu peso em couve roxa por semana.
Bu hafta kaçıncı oldu bu, üçüncü mü?
Não é para aí a terceira vez esta semana?
Bir eşofman altı giyinip bir hafta boyunca hiç çıkarmadan ağladın. Hem de karanlıkta.
Passaste uma semana em pranto sem mudar de roupa e foi pesado.
Her hafta sonu çıkıyoruz.
Saímos todos os fins de semana.
Seni seviyorum çünkü sen sırf kötü öpüştüğümü söylediği için, bir hafta boyunca Jason Foster'ın evini tek başına tuvalet kağıdı ile kaplamış bir arkadaşsın.
Adoro-te porque és o tipo de amiga que atira papel higiénico à casa do Jason Foster durante uma semana só porque ele disse que eu beijava mal.
Üç hafta sonra üniversiteye gideceksin.
Daqui a três semanas vais para a faculdade.
- Teslim tarihini bir hafta uzatmaya hazırım.
Estou disposto a prolongar o prazo em uma semana.
İki hafta civarı.
Há cerca de duas semanas.
- Önümüzdeki hafta bize taşınıyor. - Hayır, hayır.
Ele vai mudar-se para a semana que vem.
3 hafta önce, 2 çağrı.
Há três semanas, duas chamadas.
Zeppelin'in Kuzey Amerika turnesi biletleri önümüzdeki hafta satışa çıkacak. Orada biri var mı?
Está aí alguém?