Hans traduction Portugais
1,349 traduction parallèle
Sanık Hans Frank.
Arguido Hans Frank.
Hans Fritzsche.
Hans Fritzsche.
Hans isimli birine mesaj bıraktım.
Deixei uma mensagem com um tipo chamado Hans.
- Hans mı?
Hans?
Han-aptalı her şeyi mahvetti.
O estúpido do Hans destruiu tudo.
Tanıştırayım. Estella Buckabaum, Hans Schmeer, Brigit Brigslagen. - Brigsmagen.
Giles Hannigan, da equipa da Compucorp, permita-me que os apresente a Estella Buckabaum, Hans Schmeer, Brigit Brigslagen, e Helga Sweinstein.
Bu isim burada, Almanya'daki Hans Peter Muller gibi yaygın bir isimdir.
É um nome quase tão vulgar como Hans Peter Muller na Alemanha.
Hans Christian Andersen.
Hans Christian Andersen.
- Haydi. Bırak Hans'la Franz halletsin.
Deixa o Hanz e o Franz tratarem da papelada.
İIk önce jip kazasında ölmemişsin... sonra Hans ve Fritz botlarını almışlar.
Sobreviveu ao acidente com o jipe... depois Hans e Fritz pegam suas botas.
İsim duvarın arkasında, Hans Colbert.
Chama-se Hans Colbert, do outro lado do muro.
İsim duvarın arkasında, Hans Colbert.
O nome dele é Hans Kolbert, do outro lado do mundo.
Kendisi için güzel kadınlar ayarlamak Hans'tan bekleyemeyeceğim bir şeydi.
Nunca pensei que Hans fosse do tipo de se deixar usar por uma bela mulher.
Hans, Anayol 90'da sana ihtiyacım var, malikanenin 3 km. doğusunda.
Hans, preciso de ti na Route 90, a 3 km a leste da mansão.
- Bu doktor, Steawart. Doktor Swuman. Doktor Hans.
Dr. Steven, Dr. Souromani, Dr. Heinz e Dr. Farusalem.
Evet, Lisa ve Hans döndüğünde gidebilirsin.
Portanto, pode-se ir embora quando a Lisa e Hans voltarem.
- Hans?
- Hans?
Ne yapıyorsun Hans?
Que estás a fazer, Hans?
Beni korkuttun Hans.
Assustaste-me, Hans.
Konuşmaya bile değmez, Hans ile büyük bir kavga ettik.
Não vale a pena comentar. Tive uma grande discussão com o Hans.
Hans da biraz kadınsıdır.
O Hans também é um pouco efeminado.
Herneyse, Hans tam olarak ne yapmıştı?
Afinal o que é que o Hans fez?
Adım Hans.
O meu nome é Hans.
- Hay, aah, Hans..
Ei, Hans...
Oh, aah... tanıştığıma memnun oldum Hans, ben Tom.
Prazer em conhecer-te, Hans. Eu sou o Tom.
Vhoo, Hans, biliyor musun ne?
Hans, sabes?
Hans, lütfen, vaovv Tanrım sen.. bu....
Hans, por favor. Pára. Deus, estás... isso é...
Hans, Hans, hayır.. sen onu aldattın.
Hans, Hans, não... enganáste-a.
Hans, anlaman gerekir.. biliyor musun, bitmiş bu?
Hans, tens que perceber que acabou, sabes?
Hans!
Hans!
Sadece bunu neden yaptığını anlamıyorum, Hans ne düşünüyordun ki?
Não consigo perceber porque fizeste isto. Hans, em que estavas a pensar?
Hans şirketin Tayland'daki fabrikasını döndürmeyi başardı.
O Hans teve sucesso em gerir a fábrica da companhia na Tailândia.
Hans. "
Hans "
Bence de. Selam, Ben Hans. Tanıştığıma sevindim.
Olá, sou o Hank, prazer.
Hans, adım Charlotte. Tanıştığıma sevindim. Selam.
- Sou a Charlie, prazer.
- Evet, her zaman St. Hans için geliriz.
- Sim, vimos sempre pelo St. Hans.
- St. Hans mı?
- St. Hans?
İstersen yarın da gelebilirsin, St. Hans'ı kutlayacağız.
Podes vir amanhã se quiseres, Vamos celebrar o St. Hans.
Bana Ev Hans diyin.
Trate-me por Hans Mansão.
- Ev Hans?
- Hans Mansão?
Zaten kulağa aptalca geliyordu.
Deves tratar-me apenas por Hans daqui para a frente. Parece uma idiotice...
- Ev Hans mı?
- Esse é o Hans Mansão?
- Sadece Hans olarak anılmak istiyor.
- Ele quer que lhe chamem apenas Hans.
Ev Hans Petersen bir emlakçıydı.
House Hans Petersen era um corretor de imóveis.
Hans-Christian Schmid
Hans-Christian Schmid
... Lehlilere karşı cesur davranmam için yüreklendiriyor. Hans!
Para tomar cuidado com esses polacos perigosos.
[Hans İbranice dua ediyor]
- Ámen.
Hitler gelip geçici, Hans.
O Hitler é só uma febre passageira, Hans. A Alemanha vai restabelecer-se.
Biz ne zaman paniğe kapıldık Hans?
Que nos adianta entrar em pânico, Hans?
- Hans, gidebilirsin.
- Hans, podes ir.
Berta hala yazıyor bana...
Hans.