Hei traduction Portugais
10,002 traduction parallèle
N'apacağım?
- O que hei de fazer?
Selam dostum, bizi Osberg'a götürebilir misin?
Hei, meu amigo, podes nos dar uma boleia para Osberg?
Hah!
Hei?
... ve kaptanı. Sen ise gemimde bir tayfa.
Hei capitão, você vai tripular o meu barco.
Hey, işte küçük adam.
Hei, homenzinho.
Ne yaptığımı bile bilmiyorum.
Não sei o que hei-de fazer.
Eski sevgilin geliyor. - Selam At Suratlı.
Hei, cara bonita.
Yaşasın, bir Amerikalı.
Hei, uma americana.
- Burası manyak bir yer!
hei! É incrível!
Hey. Hey!
Hei!
H - Hey...
Hei
Carter, hey,
Carter, hei,
Clifton Forge'dan bir cevapla döneceğim.
Hei-de voltar de Clifton Forge, com a resposta.
Ve geri döneceğim.
E hei-de voltar.
- Ölmeyeceğim.
- Hei-de sobreviver.
Truva Atı fikrine gelince nereden başlayacağımı bilmiyorum.
E quanto ao teu cavalo de tróia, bem, nem sequer sei o que hei-de dizer.
Çocuğu yaşatın onu seveceğim.
"Deixai-o viver... " que eu hei de amá-lo.
Doğruyu biliyorken neden hikaye uydurayım ki?
Porque hei de inventar uma história quando sei a verdade?
Nasıl söylesem?
Como hei de dizê-lo?
Neden o ihtiyarın, benim gelinimi seçmesine izin veriyorum?
Porque hei de deixar aquele furão escolher a minha noiva por mim?
Nereden başlasam?
Por onde hei de começar?
Selam.
Hei.
Selam Bayan Keenan?
Hei. Srª. Keenan?
- Dokunma bana.
- Hei, não me toques!
- Selam.
- Hei.
- Teşekkür ederim.
- Hei, obrigado.
Kusura bakma kardeşim, fıçı bitti bitecek.
Hei, desculpa, mano. A Keg's está quase esgotada.
Joe, neredeyse 1 kilometredir yürüdüğümüzün farkında mısın?
Hei, Joe, sabes que já andamos pelo menos meia milha?
- Buraya, buraya!
- Mesmo aqui. Hei, hei, hei.
Joe, misafirimiz var.
Joe. Hei, mano, temos companhia.
- Oğlum bu tavuğa ne yaptınız böyle?
Hei meus, o que é que vocês fizeram a este frango?
Joe.
Hei, Joe?
- Selam.
Hei.
- Selam. Biz...
Hei, uh, nós...
Yeni çocuğumun böyle olacağını nereden biliyorum acaba?
Como hei de saber se o meu novo filho vai acabar assim?
- Ben nereden bileyim Allah aşkına?
Bolas, como hei de saber?
Çok satan yazarımızla yemeğe ne giyeceğim?
Como hei de ir vestida para o jantar com o nosso autor mais famoso?
Hey, benimkini al.
Hei, leva o meu.
Ne yapacağım şimdi?
O que hei de fazer? Ai de mim!
Baş karakterin adını Ezra mı yoksa David mi koysam bilemiyorum.
Não sei se hei de chamar à personagem principal Ezra ou David.
Nat'e ne alacağımı bulamıyorum.
Estou a pensar no que hei de comprar à Nat.
Ted, nasıl tarif etsem de tam olarak anlasan?
Depois, há outro grupo especial no corredor que olham para ti, como se olhassem... como te hei-de descrever, Ted... Será que tu entendes mesmo?
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum ama 12 hafta sınırını geçtim.
Não sei como hei de dizer isto, mas passei as 12 semanas.
Bizimle taşak mı geçiyorsun?
Hei, marado, estás a meter-te connosco?
Hey, utanmana gerek yok.
Hei, não tenhas vergonha.
Senin kim olduğunu bilmiyorum bile bayan ama bana böyle bir şey demeye...
Não sei quem é a senhora, mas não me diz o que hei de fazer.
Hey, hey.
Hei.
# Bilirim ben, bilirim #
Eu sei, eu sei hei, hei, hei
- Kelly'e ne diyorsun?
Hei, o que... como é com a Kelly?
- Hey!
Hei!
- Birazdan açıklarım.
Hei-de explicar-te.