Her zaman dediğim gibi traduction Portugais
119 traduction parallèle
Ve her zaman dediğim gibi, Ernest Hemingway Amerika'nın Tolstoy'udur.
Ernest Hemingway é o Tolstoi da América.
Her zaman dediğim gibi Kelly, çok kafa bir kızsın.
Como sempre disse, kelly, és ás direitas.
Her zaman dediğim gibi, her işte bir hayır vardır.
Eu sempre digo : Não há vento ruim que não possa ser aproveitado.
Her zaman dediğim gibi, güneşin tadını çıkarmak için öncesinde biraz sis gibisi yoktur.
Vale a pena termos o "fog", só para apreciarmos melhor o sol.
Her zaman dediğim gibi, geçmişi geçmişte bırak ve umarım sende her nerdeysen aynı şeyi söylersin.
Como sempre digo : Terá que enterrar o passado. Espero que tenha a mesma opinião, lá onde esteja.
Ama, her zaman dediğim gibi iş zevkten önce gelir.
Mas como eu digo, negócios antes do prazer.
Her zaman dediğim gibi sabredin ve kağıtları karıştırın.
Como eu sempre digo, paciência e baralho.
- Her zaman dediğim gibi...
- Como sempre digo...
Her zaman dediğim gibi, açlık dünyadaki en iyi sostur.
Como sempre digo eu, a fome é o melhor molho do mundo.
Her zaman dediğim gibi.
É apenas como eu sempre disse.
Her zaman dediğim gibi, "Eğer gülemiyorsan, daha ne yapabilirsin ki?"
Eu digo sempre, "Se não te podes rir, o que podes fazer?"
Her zaman dediğim gibi, "Eğer gülemiyorsan, daha ne yapabilirsin ki?"
O meu lema é : se não podemos rir, o que vamos fazer?
Her zaman dediğim gibi, kötü elemanlar rakiplere güç katar.
Um mau empregador fortalece a mão da competitividade.
Neyse, her zaman dediğim gibi, iş ciddidir.
Seja como for, é o que digo sempre, o trabalho é que conta.
Her zaman dediğim gibi, tanıdığım en beyaz zenci sensin.
Eu sempre disse que eras o negro mais branco que eu conhecia, Chappie.
Sana her zaman dediğim gibi, evlat.
É como sempre te digo, miúdo.
Her zaman dediğim gibi, serveti paylaş.
Partilha a riqueza. É o que eu digo sempre.
Her zaman dediğim gibi serveti paylaş.
Partilha a riqueza. É o que eu digo sempre.
Her zaman dediğim gibi, "çiçeğe çiçek yaraşır."
"Flores para uma flor", como costumo dizer.
Her zaman dediğim gibi, "Bana sadece oy vermeyin, katılın da."
Tenho dito, "Não votem em mim, juntem-se a mim."
Her zaman dediğim gibi, Kevin.
Isso é um roubo à luz do dia.
Ama her zaman dediğim gibi en kötüsü bir adamın dişlerini kaybetmesidir.
Mas sempre disse que o pior que se pode perder são os dentes.
O iyi bir arkadaşım ve şu anda kendi işleriyle uğraşıyor. Her zaman dediğim gibi, o Joe Bok için fazla seksi.
Somos bons amigos e ela está a tratar da sua vida agora mas eu sempre disse que ela é boa de mais para o pobre do Joe Dirt.
Her zaman dediğim gibi. Her şey burada.
É como sempre te disse, querida, está tudo cá em cima.
Delili profesör, her zaman dediğim gibi biz buradayız ama onlar dikkat çekecek derecede yoklar
A prova é que nós estamos aqui e os dinossauros estão extintos.
Ben Walter Cronkite, her zaman dediğim gibi, "Size söylemiştim."
Foi o Walter Cronkite com a mensagem, eu avisei-vos.
Her zaman dediğim gibi :
Como eu disse :
Her zaman dediğim gibi... "Eğer arkadaş bulamıyorsan, sen yap."
Eu sempre digo, se não tens amigos faz um.
Her zaman dediğim gibi, ucube bir aile hiç bir aileye sahip olamamaktan her zaman iyidir!
Como sempre digo, uma família de aberrações é melhor do que nenhuma família!
Her zaman dediğim gibi, her seferinde sendika kartıyla ödenir.
Como sempre disse, compensa recorrer a um profissional.
Her zaman dediğim gibi, " Yeni dost edin ama eskileri koru.
É como digo sempre : " Faz novos amigos mas mantém os antigos,
Birisi sırıtmalı, her zaman dediğim gibi.
Temos que nos conformar, é o que sempre digo.
Her zaman dediğim gibi, gözkapağın şişmeden ağlayabildiğin için şanslısın.
Tens tal sorte de poder chorar sem que os olhos te inchem...
Her zaman dediğim gibi, seni bir yoldan alt edemezlerse, diğer yoldan alt ederler.
Como eu sempre disse, se não nos apanham duma maneira, apanham-nos doutra...
Her zaman dediğim gibi :
Como eu sempre disse :
Her zaman dediğim gibi, takımda "ben" yoktur.
Como costumo dizer, não há "eu" em equipa.
Her zaman dediğim gibi iyilik kötülüğe karşı kazanır.
Como costumo dizer, o bem ganha ao mal.
Dostlar, dostlar... Konuyu değiştirelim. Her zaman dediğim gibi, etrafınızda rahipler varken başınıza gelecek olan budur.
Meus amigos, meus amigos, vamos mudar de assunto, isto é o que dá por ter padres ao pé, é o que eu me farto de dizer.
Her zaman dediğim gibi : Uzlaşma en iyi yoldur.
Como digo sempre, "o compromisso é a chave".
Ama her zaman dediğim gibi, bütün iş boyada değil boyayanda biter.
Torna as coisas interessantes. Mas, como eu sempre digo, o fim do dia, não é sobre pintura.
Ya da benim her zaman dediğim gibi, "Noel öpücüğü".
Chamo a isto um "beijo de Natal"!
Görünüşe göre, vermişlerdi. * When you see the Southern Cross * * for the first time... * Ve her zaman dediğim gibi,
Aparentemente, eles ensinaram. É como eu sempre digo, quando fazes coisas boas, coisas boas acontecem.
Her zaman dediğim gibi ; güzelleşmeden önce çirkinleşecek.
Como sempre digo, a coisa põe-se feia antes de ficar bonita.
Eee, her zaman dediğim gibi, alnında çirkin bir yara izi olan çaresiz bir adamdansa... ismini, 1920'lerin göz alıcı bir kızından almak daha iyidir.
Bem, como eu sempre digo, mais vale ter o nome de uma mulher sensual e exagerada de 1920 do que... um trágico e desesperado homem com uma cicatriz no meio da testa.
Her zaman dediğim gibi,
Como eu sempre digo...
Zavallı Mac'e dediğim gibi, bir polis her zaman polistir.
Justo o que Ihe disse ao pobre Mac : Um policial sempre é um poliial.
Dediğim gibi, aksi söylenmediği taktirde her zaman bekletiriz.
Como disse, guardamos os quartos, excepto quando há indicações.
Dediğim gibi önemli insanlar her zaman dakiklerdir.
Como eu estava dizer as pessoas importantes são sempre pontuais.
Dediğim gibi, her şeyin, doğru bir zamanı ve yeri vardır.
É isso, há uma altura para tudo.
Dediğim gibi, her zaman olabilir.
Como eu disse, ha sempre uma hipotese.
Dediğim gibi, bu adamla yaptığım anlaşmanın çok garip olduğunu kabul ediyorum. Ama bana karşı her zaman büyük bir saygı gösterdi.
Reconheço que a nossa combinação é um bocado estranha mas ele sempre mostrou o maior respeito por mim.