English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ H ] / Her zaman olur

Her zaman olur traduction Portugais

1,039 traduction parallèle
Seni oradan vurarak komik olduğunu sanan biri her zaman olur. Her seferinde, kafandan vuracağına.
Há sempre um safado com sentido de humor que aponta para ele, em vez de apontar para a cabeça.
Her zaman olur ahbap.
Acontece muitas vezes, meu.
Her zaman olur.
Está sempre a acontecer.
Chateau Petrus'un şişesinde o tortu her zaman olur.
É o sedimento normal de uma boa garrafa de Chateau Petrus.
- Childs..... bu her zaman olur, ahbap.
Acontece a todo o momento.
Bu her zaman olur.
Acontece a toda a hora.
- Garip şeyler her zaman olur.
- Coisas estranhas acontecem.
Bu tür şeyler her zaman olur.
Essas coisas acontecem.
Bu her zaman olur. Ama bana olamaz.
Mas não comigo.
Bu her zaman olur.
Está sempre a acontecer.
Her zaman olur.
- mas estão embriagadas? - Acontece constantemente.
Her zaman olur. Başkalarının kanı üzerime sıçrar.
Não, está sempre a acontecer, o sangue de outra pessoa... costuma salpicar para cima de mim.
Bunlar her zaman olur mu?
Essa actuação?
Texas'ta bu her zaman olur.
Há montes de assassinos de estrada pelo Texas.
Bu cinsiyet değişikliği her zaman olur.
Este tipo de mudança de sexos acontece muitas vezes.
Her zaman bir sorunu olur.
- Na mesma. Nunca está bem.
Her zaman yiyeceğimiz olur.
Teremos sempre comida.
Arabanda her zaman silah olur mu?
Disse que tinha a arma sempre no carro?
Konu şu ; eğer o odayı sevmediğiniz ortaya çıkarsa... o odayı bunun kadar beğenmediğinize kesin karar verene dek... sizi her zaman buraya taşıyabiliriz, ama bence buna gerek yok.... o durumda oturur konuşuruz, yuvarlak masada tartışır, kafa patlatırız... ve de bu... çocuk oyuncağı olur. Ne acaba?
Resumindo o quê?
Bu aşamada pek çoğumuzun Hal Philip Walker'ı sorularını anlamadığını söylemek doğru olur. Ama bir sorusuna cevap vermek gerekirse Noel bana her zaman portakal gibi kokmuştur.
O mais prudente neste momento seria dizer que a maioria não sabe a resposta... ao Hal Phillip Walker, mas respondendo a uma de suas perguntas, em realidade, a mim o Natal sempre cheirou a laranjas.
Her zaman iki-üç tanesi orada olur.
Há lá sempre dois ou três guardas.
Her zaman bir isim ve numara olur, doktor.
Há sempre um nome e número, doutora.
Evet, her zaman pratik ve prova yaparsak yüklü bir grubumuz olur.
Se ensaiarmos todos os dias podemos vir a ser uma grande banda.
Gelişleri her zaman büyük bir olay olur.
Isto é sempre... Um grande evento.
Beni davet edersen her zaman harika olur.
Convida-me para ir a tua casa, é sempre um prazer.
Her zaman orada olur.
Ele está lá sempre.
Rüya gördüğünde her zaman bir neden olur.
Há sempre um motivo, quando sonhamos.
Her zaman altı olur.
São sempre seis.
Dedektif Williams her zaman burda olur mu?
O detective Williams ainda trabalha aqui?
Her zaman eğlenceli olur, Ben gidiyorum.
Ela não tem piada nenhuma. Vou-me embora. Onde é que vais?
- Her zaman harika şeyler olur.
Essa coisas acontecem o tempo todo.
Açıklamamak her zaman daha iyi olur.
Acho que é melhor não nos explicarmos.
Her savaşta, doğal afette, hatta en öldürücü vebada bile... her zaman hayatta kalan birileri olur.
Em qualquer guerra, catástrofe natural, ou, no pior praga... Sempre... não há sobreviventes.
Orada her zaman müzisyenler olur.
Tenho estado sempre com músicos.
Bu tür şeyler her zaman olur.
Papai que fatura a babá é uma história antiga. Vive acontecendo.
Kıza her zaman vaktin olur.
Com ela, quando quiseres.
Vaay, Eğer, her aptalca birşey yaptığın zaman sen de bana hizmet etseydin, köfte gibi yamyassı olur, yığılıp kalırdım!
Ena, se tivesses de me dar prazer cada vez que fizesses algo estúpido, estaria plana que nem uma sola de sapato.
Sofrada her zaman taze etimiz ve sezonluk Cubs biletlerimiz olur.
Teríamos sempre carne fresca à mesa e bilhetes para os jogos dos Cubs.
Johnny her işte zaman zaman kriz dönemleri olur.
Todos os negócios têm problemas de vez em quando.
Benim teorime göre iyi şeyler her zaman kötü şeylerle birlikte olur.
Tenho a teoria de que as coisas boas sempre acabam em coisas más.
Etrafta her zaman insan olur.
Estamos em Nova Iorque. Há sempre demasiada gente à volta.
Dizilerde her zaman böyle kandırmacalar olur.
Sempre enganaram nos inter... nas obras por capítulos.
Her zaman bana Stuckey gibi davranabileceğini, buna hakkı olduğunu düşünen biri hatta senin bir arkadaşın olur.
Há-de haver sempre um, até amigos teus que me tratarão como o Stuckey.
Her zaman heyecanlı bir beklentiye neden olur.
Dá sempre uns arrepios na espinha.
Yumrukları her zaman "Hayır, hayır" der ama gözlerinde "Evet, evet" olur.
Como vou sobreviver? O que vou fazer? Sê feliz.
Her zaman ki gibi, benim işim bitti, senin durumun nasıl demen yeterli olur!
O habitual : "Já acabei. E tu?", chega perfeitamente. Vá lá.
Ronnie, bana beni duyamayacağını söylüyorlar, ama seni tanırım, sen istediğin zaman dış dünyayla ilişkini kesersin,... sadece gözlerini kaparsın ve her şey yok olur,... ve düşünceler diyarında gezintiye çıkarsın,... ta ki doğru kelimeler seni geri getiresiye kadar.
Ronny? Eles dizem que não me consegues ouvir... Mas eu conheço-te...
Her zaman böyle olur.
Isso mata sempre.
Şu anda Noeldeyiz. Tatillerde her zaman pek çok hırsızlık olur.
É que é Natal e há sempre muitos assaltos nestas épocas.
O zaman dönersin ve her şey daha iyi olur.
Depois, podes voltar e tudo será melhor.
Sanki her zaman 1 milyon dolar kazanırmışsın gibi birşeyler engel olur durur.
Sempre que se recebe um milhão de dólares, alguma coisa estraga o negócio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]