Hâttâ traduction Portugais
29 traduction parallèle
... her gün aynı eski elbise, geceleri bile çalışmak, geleceğe dair düşünmemek hâttâ ha affedersin, Karen Wright ile yaz tatili planları yapmak!
Sem roupas novas, trabalhando todas as noites, sem perspectiva nenhuma... Além das férias de verão com Karen Wright?
Dün sen geldiğinde onu geri koyuyordum hâttâ.
Eu estava devolvendo ontem quando você me fez derrubar.
Hâttâ düğünde vereceğin hediyeyi düşünmeye başla.
Você pode comprar o presente de casamento.
Bana sen demenizi de istemiyorum. Hâttâ adımı bile anmayın.
Eu não a ofenderei, e eu não lhe permitirei que me ofenda.
Belki bir yıl sonra, hâttâ...
Talvez em um ano.
Hemen toparlanıp gidelim, Yarın ilk trene atlayıp hâttâ...
Vamos fazer a bagagem e sair daqui. Vamos pegar o trem amanhã.
Hâttâ iri, yağlı ve kıvırcık saçlıydılar. Küçük, gaddar gözleri ve siyah gözlükleri vardı.
Claro, e sobretudo um gordo... oleoso, todo encaracolado, com uns olhos pequeninos, olhos muito pequeninos, cruéis e com óculos escuros.
Yiyecek bir şeyler aldım. Hâttâ bir şişe şarap bile.
Tenho tudo o que é preciso para uma refeição, até uma garrafa de vinho.
Hâttâ daha da iyisi!
Não, melhor ainda...
Hâttâ bu resmen suç.
É quase criminoso.
Hâttâ New York'ta değil.
Nem sequer é Nova lorque.
Hâttâ kayınpederin Jackie Wong'u?
Como foi com o seu sogro, o Jackie Wong?
Hâttâ seni tanımadan bile sinir oldum.
Acho que até te odiei antes de te ter conhecido.
Hâttâ not bile bırakmış :
Ele deixou um bilhete :
Kudretli, yüce ve saygıdeğer sinyorler soylu ve değerli efendilerim bu yaşlı adamın kızını kaçırdığım doğru. Hâttâ onunla evlendim bile.
Poderosos, graves e reverendos senhores meus mui nobres e aprovados bons mestres que eu levei embora a filha deste velho isso é verdade.
Bunun sebebi sizce, birleştirilmiş gelirleri üçüncü dünya ülkelerinin borçlarını kolayca ödeyebilecek olan kiliselerin dev finansal kuruluşların, hâttâ dev sigorta firmalarının ortaklarından olmalarının payı var mıdır?
Acha que é por causa das igrejas, que combinaram poder facilmente pagar as dívidas do terceiro mundo, são massiços accionistas em instituições financeiras, incluindo a industria seguradora global?
Hâttâ, fırsat buldukça cinsel saldırıda bile bulunurlardı.
Permitia-lhes mesmo, ocasionalmente, cometer abusos sexuais -
Tek sorunum bazı arkadaşlarım, hâttâ ailem kısmen ilgili olsa bile ruhani bir şey söylesem yüz ifadeleri hemen değişiyor.
. - O problema que venho tendo... é que alguns de meus amigos, mesmo familiares - se digo alguma coisa perto do espiritual, eles ficam com uma cara gelada.
Aynı zamanda da tek eşliler. Hâttâ boşandıkları bile oluyor.
Além disso são monogâmicos, e até se divorciam.
Öncelikle aptal başkanınız ateşkes ilan ediyor ki Saddam henüz ölmemiş, hâttâ yakalanmamış bile.
Primeiro seu Presidente idiota declara cessar fogo mesmo sem Saddam estar morto nem capturado.
Kinezyoloji uygulamaları, bardak çekme, hâttâ elektromanyetik terapi yapıyoruz.
Oferecemos cinesiologia aplicada, ventosas e até terapia electromagnética.
Hâttâ dışarıdan birini tutabilirim.
Considerei até recrutar alguém de fora.
Hâttâ Tanrı dahi olaya karıştı. İngiltere karşısındaki ilk gol, bir futbol şampiyonası söz konusu olmasına rağmen, elle atılmıştı.
Até Deus se envolveu no caso, pois o primeiro golo contra os ingleses foi marcado com a mão.
Evet, evet, serbest olanlardan. Denize açılır ve altı, hâttâ yedi saat boyunca gelmezdi.
Saíamos e ele desaparecia umas 6 ou 7 horas.
Uçması, hâttâ düzgünce yürümesi haftaları bulacak.
Ela não será capaz de voar, ou mesmo de andar corretamente durante várias semanas.
Kimse, hâttâ ben bile onlarla yüzleşirken sana yardım edemem.
Ninguém, nem mesmo eu, pode preparar-te para o que vais enfrentar.
O çocuğu koruyordun hep. Çocukluğundan bu yana hâttâ!
- És o Guardião do rapaz desde bebé e não te lembras disso.
Hâttâ biraz solgun.
Bem branco.
Hâttâ yakalayabilirsin yine.
Até, aprisioná-los.