English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ I ] / Işıkları

Işıkları traduction Portugais

3,117 traduction parallèle
Işıkları kapat.
não a acordes, apaga.
Işıkları söndürün.
Luzes apagadas.
Işıklarımız yeteri kadar parlak değil.
As nossas luzes não têm brilho suficiente.
Yani ne bu? Şehrin Parlak Işıkları mı?
"As Mil Luzes de Nova Iorque"?
Işıkları kapa.
- Apague a luz, agora!
Işıkları yaktılar.
Acenderam as luzes.
Işıkları kapatıp, gizlice sıvışamaz mıyız?
Não podemos apagar as luzes e sair devagarinho?
Işıkları hallet, Casper.
Luzes, Casper.
Işıkları açtı.
Ele acendeu as luzes.
Işıkları kapatacağım.
- Vou desligar as luzes.
Işıkları söndürmeyi unutma.
Não te esqueças de desligar as luzes.
Işıkları kim kapattı?
Quem desligou as luzes?
Işıkları açın!
Acendam as luzes!
Işıkları niye yaktın?
Por que acendeste as luzes?
Işıkları kapat, lütfen.
Apague as luzes, por favor.
- Işıkları kapat.
Luzes no mínimo.
Işıkları kapatın.
Desliguem as luzes.
Işıkların ötesini görebiliyoruz.
Podemos ver a luz.
Işıkların açık olmasını severim.
Também gosto de ter a luz acesa.
Işıkları yakmaya çalışmaya öyle dalmışım ki merdivenden düşürmek üzere olduğumu fark etmedim.
Estava tão atarefada a tentar que as luzes funcionassem que não percebi que estava prestes a cair da escada.
Işıkları ne kadar çabuk tamir ettiğine baksana.
- Claro. Veja a facilidade com que consertou estas luzes.
Işıklarımız gittiği zaman, zavallı puştun tekinin beyni kızarıyor demektir. Onu dinleme sen, Carl.
Quando as nossas lâmpadas piscam, algum pobre desgraçado teve os miolos fritos.
Işıkları kısıp Norah Jones'u takalım ve bitirelim şu işi.
Vamos baixar as luzes, pôr a tocar Norah Jones, e despachar isto.
Işıkları yanık gördüm sanki.
Pareceu-me ter visto uma luz a acender.
Işıkları yakın.
Ligue as luzes.
Phenix Bankası, iç pişmanlıklarından, yöneticilerin tek adam olmalarından despotluktan, ahlaki ve cinsel tacizlerden, kişisel fayda sağlayan atamalardan iş güvensizliklerinden, intihardan arındırılarak yeniden yükselmeli.
Temos de acabar com os pequenos clãs, pois o Phénix Bank deve superar as suas contradições internas, pôr fim a chefes incompetentes, ao despotismo, ao assédio moral e sexual, à humilhação do indivíduo, às promoções arbitrárias, à insegurança no trabalho e suicídios.
- Işıklar kapansın!
- Desliguem as luzes!
Işıklar kapalıydı.
A luz tinha sido desligada.
Işıklar sönene kadar bekledim.
Esperei até apagarem as luzes.
Tek bildiğim birlikte çalıştıkları ve pis bir iş olduğu.
Só sei que é tão corporativo e mal cheiroso como o dia é longo.
Işıklar yanıyor.
As luzes estão acesas.
Tabii, diğer bir deyişle yurt çapındaki bu zihinsel özürlüler için olan depolar zincirinin sahibi sağlık görevlilerinin maaşları karşılığında yaptıkları iş hastanın kağıdına bakıp, kutucuğu işaretleyip, diğer hastaya geçmek oluyor.
Uma vez por mês, um funcionário do conglomerado dono desta cadeia de armazéns para doentes mentais, vê os registos, marca uma coisa e passa para o próximo.
Onları kaçıranların, General'in politik düşmanlarıyla iş birliği yaptıklarını düşünüyoruz. Muhtemelen sürgünde olanlar.
Pensamos que os raptores são aliados dos inimigos políticos do General.
Işıklar içinde "Seni seviyorum Kate" yazıyor.
Diz, "Eu amo-te, Kate," tudo com luzes.
Işığa adım attıkları zaman, yalan olduğunu zaten görecekler.
Uma vez sob a Sua Luz, avaliarão a mentira pelo que ela era :
Işıklar çok parlak, uyuyamıyorum.
Não consigo dormir. Sabe as luzes... elas estão mais brilhantes ou algo assim.
Çünkü tarih gece yazılır bu yüzden kitapları kapat, ışıkları kapat ve dinle... Kalbimin öğretmen olmasına izin ver.
'cause history is made at night so close the books, turn off the light and listen let my heart be the teacher
Çünkü tarih gece yazılır... bu yüzden kitapları kapat, ışıkları kapat ve dinle. Kalbimin öğretmen olmasına izin ver. Kimse reddetmek için burada değil bizim dersleri tekrar ettiğimiz gibi..
'cause history is made at night so close the books, turn off the light and listen let my heart be the teacher no one here to disapprove as we review the lessons you've been missing
Zebra iki dakikada. Işıklarınızı söndürün.
Baixa as luzes.
Işıklar söndüğünde bile senin ışığın parlıyor.
♪ Mesmo quando... Mesmo quando as luzes se apagam ♪ ♪ Mas eu posso ver-te brilhar ♪
O iş hallolunca da yeni mal varlıklarımızla krallığı sonsuza kadar besleyebileceğiz.
Quando isso estiver feito, a nossa nova prosperidade alimentará o reino para sempre.
İş piyasasında geçirdiğim yıllar boyunca bir şey öğrendim. İnsanlara bazı şeyleri neden yaptıklarını sorardım.
Ao longo dos meus anos a trabalhar, apercebi-me de que perguntava sempre como é que as coisas se faziam.
. - Işıklar, ışıklar, ışıklar!
- Luzes, luzes!
Isırdıklarını biliyor muydun?
- Sim. Sabes que mordem?
Backe ailesindeki biz erkekler, iş dünya aptallıklarına gelince her zaman duygusala bağlarız.
Nós, os homens da família Backe sempre fomos propensos à emoção quando se trata de lidar com a loucura do mundo.
Phil iş bulma konusunda zorluklar yaşıyor Diane de, Phil'in korkuları ve hayal kırıklıkları hakkında onunla konuşmasını istiyor.
O Phil não consegue arranjar um emprego, e a Diane quer que ele fale sobre os medos e decepções.
Işıklar parlıyor.
As luzes estão brilhantes.
Işıklar kapanmadan görüşürüz.
Vemo-nos à hora de dormir.
Işıklar hala yanıyor.
A luz ainda está acesa.
"Işıklar arar alkışı."
"Nice hat, Bob Tahecin." ( Belo chapéu, Bob Tahecin )
Işıklar.
Luzes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]