Kacırdı traduction Portugais
16,562 traduction parallèle
Sanırım sen asıl mevzuyu kaçırdın Peter.
Peter, acho que não estás a perceber o essencial.
Sanırım içkiyi biraz fazla kaçırdık da. - "İçki" mi?
Acho que bebemos demais. Beber?
Bilerek kaçırdım.
Eu perdi-o de propósito.
Şu an bana doğruyu mu söylüyorsun yoksa H.G.Wells romanlarını fazla mı kaçırdım bilmiyorum.
Agora, não sei se está a dizer a verdade ou se leu demasiadas histórias do H.G. Wells.
- Bir dondurucu dolusu - - Sen aklını mı kaçırdın?
- Ela tem um frigorífico cheio...
Ama onun Nainsan sevgi bağı ve benim Bobbie ile Hunter'ın gidişinden sonra yaralarımı sarma çabam arasında gözden kaçırdım.
Mas com o amor dela com um inumano e eu a sofrer com a partida da Bobbi e do Hunter, distraí-me.
Sanırım birşeyler kaçırdım.
Parece que perdi algo.
Patronun keçileri kaçırdığını düşünmüyor musun sen de?
Achas que o chefe está passado?
Aklını mı kaçırdın sen?
Ficaste louco?
Aklını mı kaçırdın sen Nick?
- Enlouqueceste, Nick? - Desculpa.
Şarabı fazla kaçırdım.
Estou bem. Só bebi um pouco de vinho a mais.
Zoom kaçırdı onu.
O Zoom a tem.
Hive'ın kaç kişiye hastalık bulaştırdığını biliyor musun?
Faz ideia de quantos é que o Hive infetou?
- Gemiyi sabotaj edip Snart'ı kaçırdı.
Ele sabotou a nave e levou o Snart.
Chronos neden Snart'ı kaçırdı ki?
Porque levou o Chronos o Snart?
Onun yerine beni kaçırdın.
Mas trouxeste-me a mim ao invés.
Özür dilerim dede, Doğum gününü kaçırdık...
Desculpe Dadu perdemos o seu aniversário.
Japoncayla sınırlandırılırsanız beyanınızda bazı kurnazlıkların gözden kaçırması bizi kaygılandırdı.
Há a preocupação de que possa haver erros no seu testemunho, se pedirem que fale apenas em japonês.
Oryantasyonun sonunu kaçırdım o yüzden bence... Benim gitmem gereken...
Perdi a parte final da orientação, por isso acho que deveria estar...
Oradaki herkes : "Bunu da korkutup kaçırdık işte." modundaydı.
Todos os que lá estavam, acharam : "Este já ficou assustado!"
Ellerinden kaçırdıkları şeyi bulmak için kapı kapı dolaşacaklardır.
Vão procurar de porta em porta pela recompensa que perderam.
Bir şeyler yaptı ve hava araçları gelmeden Snyder'i oradan kaçırdı.
Alvejou alguns tipos e tirou o Snyder de lá antes dos Drones aparecerem.
Katie bize katıldığından beri cephaneliği kaybedip Snyder'i elimizden kaçırdık.
Desde que a Katie juntou-se a nós, perdemos o nosso arsenal, a oportunidade de apanhar o Snyder...
Lucien onu kaçırdı. - Freya! Onu içeri davet et.
Freya, convida-a a entrar.
Bir sıradanı kaçırdılar, bu kabul edilemez bir şey.
Raptaram um mundano. É proibido.
Clary ve Simon'ı kim kaçırdıysa onları denizden uzak tutuyor olmalı.
Quem levou a Clary e o Simon deve tê-los num local com água.
O ve arkadaşı bizi kaçırdı ve eğer Clary'e Kupa'yı vermezse, onu öldüreceklerini söylediler.
Ele e o amigo dele trouxeram-nos... Para o local deles e disseram à Clary que a matavam se não encontrassem a Taça.
Gemiyi sabote edip, Snart'ı kaçırdı.
Ele sabotou a nave e levou o Snart.
Solodan sonra birkaç adımı kaçırdım...
Depois do solo, falhei uns quantos passos...
Akşam yemeğini mi kaçırdınız?
Não jantaram?
Onu kaçırdın!
Tu raptaste-o!
- Aklını mı kaçırdın sen?
- Perdeste a cabeça?
Aklını mı kaçırdın sen?
Perdeste a cabeça?
Siz de bir sıradanı kaçırdınız unuttun mu?
Tu raptaste um mundano, lembras-te?
Çok güzel bir şovu kaçırdın.
Perdeu um grande espetáculo.
Çünkü yarın hâkim ilk tanığını çağırdığında şu ana kadarki tek planım, kaçıp bir kasap dükkanı açmak.
Quando a juíza chamar a primeira testemunha, o meu plano é fugir e abrir um talho.
Strateji seanslarını kaçırdın tanık hazırlıklarını, açılış konuşmalarını ve bir suçlu gibi birçok kişiyi öldürdün.
Faltaste às sessões de estratégia à preparação de testemunhas, às alegações iniciais e dizimas...
B.S.'nı kaçırdı.
Ele matou a Procuradora.
Frank beni takip etti. Beni kaçırdı.
O Frank seguiu-me e raptou-me.
- Seni nereden kaçırdılar?
Onde é que o apanharam?
Kaçırdıkları insanlar hedef değiller.
As pessoas que eles levaram não são o alvo.
Bunu dosyasında nasıl kaçırdın?
Como não viu isso no ficheiro dele?
Onu kaçırdığımız iyi olmuş desene.
Ainda bem que o estamos a raptar.
Yemin ederim, biri onu kaçırdı.
Juro, alguém a raptou.
Lindsay kendini kaçırdı.
Lindsay raptou-se a si própria.
Tabii onu iyice korkutup kaçırdıysan ayrı.
A não ser, claro, que a tenhas assustado para sempre.
Neyi gözden kaçırdığımı bulmak istiyorum.
Quero entender o que falta.
Kaçırdığım adamı.
A pessoa que eu raptei.
Onu kıl payı kaçırdınız.
Acabaram de o falhar.
Neler kaçırdım?
O que perdi?
Hayır, hayır, kaçırdın!
Não, falhaste!