Kalkmayın traduction Portugais
448 traduction parallèle
Ben gelmeden kalkmayın.
Por favor esperem por mim.
Şimdi, yerinizden kalkmayın.
Mantenham-se sentados.
- "Lütfen yerlerinizden kalkmayın..."
- "Se aguardarem uns minutos."
- Lütfen yerlerinizden kalkmayın...
- Se aguardarem uns minutos...
İçeri gelin. - Ah, lütfen kalkmayın, Bay Crawley.
- Por favor não se levante, Sr. Crawley.
Beni engellemeye kalkmayın, sakın.
Não ousaria interferir comigo aqui.
Ayağa kalkmayın.
- Não se levante.
Bana emirler vermeye kalkmayın sakın.
E não pense em começar a dar-me ordens.
Sakın beni kandırmaya kalkmayın Bay Roderick.
Não tente enganar-me, Sr. Roderick.
Kalkmayın, Bay Garmes yine ortalığı karıştırmış... -... o yüzden geldim.
Por favor não se levantem, eu vim porque soube que o Sr. Garmes... ficou agitado novamente.
Bıçağı körletmeye kalkmayın, inletir sizi.
Gemerias se vos aplicasse o meu punhal.
Lütfen kalkmayın Bay Lermontov.
Não se levante, Sr. Lermontov. Então?
Sakın bana numara yapmaya kalkmayın.
Não pensem que me enganam.
Lütfen kalkmayın yerinizden!
Por favor, não se levantem.
Lütfen kalkmayın, sadece geçiyorum.
Por favor, não se levantem. Só estou a passar.
Kalkmayın.
Não se levante.
Lütfen ayağa kalkmayın.
Por favor, não se levantem.
Korsanlar saldırırsa sakın dövüşmeye kalkmayın. Biliyorum.
Que os deuses vos protejam!
Lütfen kalkmayın.
Não se levantem, por favor.
Kalkmayın.
Não se levantem.
Beni dinleyin küçükhanım, bana emir vermeye kalkmayın.
Oiça aqui, menina, não tente mandar em mim.
Sakın beni takip etmeye kalkmayın, sizi hala vurabilirim.
E não me sigam ou pode que o faça.
Yerlerinizden kalkmayın, señores.
Não se levantem, senhores.
Kalkmayın, kalkmayın.
Não se mexam...
Sakın ayağa kalkmayın!
Não se levantem!
Yalan söylemeye ya da bir şey saklamaya kalkmayın, yoksa sizi çiğ çiğ yerler.
Não tentem mentir nem esconder nada, ou serão esfolados vivos.
Hayır, hayır. Lütfen kalkmayın.
Por favor, não levantem.
- Sayın Profesör Berardelli... - Lütfen, kalkmayın! - Avukat...
O ilustre professor Berardelli, Uma autoridade reconhecida no campo...
Kalkmayın. Duydunuz mu beni!
Deixo vocês inquietos, não?
- Kalkmayın. Gidiyoruz, gittik bile.
Não se incomode, nós conhecemos a saída.
Onunla konuşmaya kalkmayın.
Não tente falar com ele, Kirk.
Kalkmayın.
Fiquem sentados.
Lütfen, kalkmayın.
Por favor, não se levantem.
- Bizi izlemeye kalkmayın.
Não tentem seguir-nos.
Hayır, hayır. Kalkmayın.
Deix em-se estar.
Bir şey denemeye kalkmayın.
Portanto, não tentem nada.
Pekala, yerden kalkmayın ve silahları doldurun!
Vá. Abaixem-se e carreguem as armas! Fiquem em baixo e prontos!
Kalkmayın.
Abaixem-se!
Ama bizi aldatmaya kalkmayın.
Mas não te atravesses na nossa frente.
Kazık atmaya kalkmayın!
Nada de trapaças!
Sakın oyun oynamaya kalkmayın! İkinizi de öldürürüm!
Se causarem problemas, só ganharão uma morte solitária.
Hayır, hayır, rica ederim kalkmayın.
Por favor, sentem-se.
- Neden bizi düşünmeye kalkmayın!
É a última loucura! Voaremos pelos ares!
Lütfen kalkmayın! Ben artık çekilebilir miyim?
Não se levante, algo mais?
Kalkmayın çocuklar.
Fique sentado.
Gidin görün ama konuşmaya kalkmayın.
Pode ir, mas não tente falar com ela.
Mösyö Trelkovsky, aptalca bir şey yapmaya kalkmayın.
Monsieur Trelkovsky, não faça disparates!
Yatağa gidin ve kalkmayın.
- Boy.
- Lütfen kalkmayın.
Não se levantem.
Ayağa kalkmayı başardığında şöyle bir yıldızlara baktı ve yenecek birşeyler olduğunu düşündü. Onlara ulaşamadığında ise onların daha büyük bir yaratığa ait bakkaliye malzemesi olduğuna karar verdi.
Quando se ergueu pela primeira vez e olhou as estrelas e achou que eram comestíveis e não pôde alcançá-las decidiu que eram comida de outras criaturas maiores.
Bu herifle düşüp kalkmayı ne zaman bırakacaksınız?
Quando deixam de brincar com este gajo?