Kullanıcı traduction Portugais
3,100 traduction parallèle
100 yaşını hedefliyorum çünkü bu yaşta başka bir kullanıcı bilmiyorum, ve her zaman meydan okumalara hazırım.
Estou pensando nos 100, porque eu não acho que alguém já tenha feito e sempre estou disposta a um desafio... Como dizia minha avó... :
Uyuşturucu madde kullanıcısı.
Problemas com drogas.
Kendilerini, kullanıcıların eski arkadaşları, yakınlarını bağlarını kopardıkları herhangi birini arayabildikleri bir "Kişi Arama" servisi olarak pazarlıyorlar.
Eles anunciam como um serviço que encontra pessoas. Os utilizadores podem procurar antigos amigos ou parentes. Pessoas com quem perderam contacto.
Bir süre önce YouTube, yıldız tabanlı oylama sisteminden beğenmeli oylama sistemine geçtiği kullanıcı arayüzünü değiştirdi.
Há algum tempo... o YouTube modificou o interface do utilizador passando dum sistema de classificação por estrelas, para um sistema de polegares.
Sahte kullanıcılar oluşturup herkesten yüksek teklif veririz.
Criamos nomes de utilizadores falsos e cobrimos os lances de todos.
Çoklu bilgisayar kurtluğu birden fazla bilgisayarı kontrol etmeye deniyor hesapla kastettiğim de takma ad, avatar, kullanıcı adı, her neyse...
Multi-nerd é quando gerimos mais do que um computador e nym é um pseudónimo, um avatar, um nome de utilizador, tanto faz.
Biri "Üçlünün Annesi" kullanıcı adıyla bağlanmış.
Alguém logou como, "mãe de três".
Biri "Üçlünün Annesi" kullanıcı adıyla bağlanmış.
A "mãe de três" entrou em contacto.
Ne yazık ki, çoğu yeni hastanın arkadaşları kullanıcı.
Infelizmente, a maioria dos amigos são utilizadores.
Araç kullanıcısının adı Roger Gard.
O nome do condutor era Roger Gard.
Öldüğü gün kullanıcı adı "Kinky Kelly" olan biriyle buluşmaya gidecekmiş.
Ele ia encontrar-se com uma mulher com o username "Kelly Perversa" na noite em que morreu.
12 yaşındaki bir çocuğu ezdiğinde hız sınırının üstüne çıkmıştı, meth etkisindeydi, araç sürmesi yasaklanmıştı ve çalıntı bir araç kullanıyordu.
Ele ultrapassou o limite de velocidade, estava sob o efeito de metanfetaminas e não tinha carta quando conduziu o veiculo roubado que atropelou e matou um rapaz de 12 anos.
Göz yaşartıcı gaz kullanın.
Usem gás lacrimogênio.
Burası, artık kullanılmayan bir yere çıkıyor.
Isto leva a uma parte do prédio que eles já não usam.
Galiba kontörlü hat kullanıyordu. Ama evinde çıkardığımız eşya listesine göre hiçbir cep telefonu yok. - Evet.
Suspeito que estava a usar um telemóvel pré-pago, mas o inventário de casa não regista nenhum telemóvel adicional.
Plastik patlayıcı, Güney Dakota'da beyaz ağırlıklı bir grup tarafından kullanılmış.
Explosivo plástico usado por um Grupo de Supremacia Branca no Dakota do Sul.
Kaynaklarımı kullanıp arama emri çıkarttıracağım.
Vou usar os nossos recursos, vou emitir um comunicado.
Lower Mainland'da ki tüm internet kullanıcıları.
Quantas pessoas afectadas?
Yasa dışı bir hareket sonucu ortaya çıkan bilgileri kullanıyoruz.
Estamos a usar informações que vieram de uma acção ilegal.
Plaka karıştırıcıyı kullanıyorlar.
Estão a usar um baralhador
Onun önünde güçlerini kullanırsan açığa çıkma tehliken var.
Arriscas expor-nos se usares os poderes na sua presença.
Gördüğüm kadarıyla müdürün ofisi kendisininmiş gibi kullanıyor. Braithwaite onun sözünden çıkmıyor.
Pelo que vi, o Henry age como se fosse o DCS, o Braithwaite não dá um passo sem consultá-lo.
Tate'i öldürmede kullanılan uzaktan kumandalı bombanın üstündeki izi çıkardım.
Consegui uma impressão digital do comando remoto que foi utilizado na bomba que matou o Tate.
Karbon izleriyle, potasyum nitrat ve sülfürle karışmış. Bana soygunda kullanılan patlayıcıların izi sürülemez olduğunu söylüyor.
Isso, combinado com carbono, nitrato de potássio e enxofre diz-me que o explosivo usado no assalto é indetectável.
Bu neredeyse Yemen'de Cole'un patlatılmasında kullanılan C-4 miktarı.
É quase tanto C4, como o que foi usado para tirar o Cole no Iémen.
Duvarlarda C.A.M fosfor adıyla bilinen bir kimyasal var kullanılmış kibrit çöpleri gibi kokar. Koklasana. Kokla hadi.
- Há uma química conhecida como fósforo C.A.M na parede, tem cheiro de fósforos gastos.
Evet, konsantre olmak zor. Olay da bu zaten. İçindeki öfkeyi ortaya çıkar ve bunu konsantre olmak için kullan.
Sim, a concentração é difícil.
Bu kılıcı kullanılırken gördüm.
Vi esta espada em acção.
Ayrıca sanırım bir evin çizimi var. Bir de Ramco 4700 alarm sistemi kullanım kılavuzu çıktı.
E um manual para o sistema de alarme Ramco-4700.
Yapıştırıcı kullanılsa?
Que tal cola?
- Yapıştırıcı mı kullanılsa?
- Que cola?
Yapıştırıcı beyinde kullanım için tasarlandı ama ben kalbinizde denemek istiyorum.
A cola é feita para ser usada no seu cérebro, mas eu gostava de tentar usá-la no seu coração.
Beyin anevrizması için kullanılan yapıştırıcı mı?
Cola para um aneurisma cerebral?
Krusty çantanızı incelerseniz, çıkmaz yeşil saç boyası kullanılmış bir kırmızı burun ve bir maymunu nasıl yakalayacağınıza dair bir el kitabı bulacaksınız.
Se derem uma olhadela no vosso "Kit Krusty" vão encontrar tinta verde irremovível para o cabelo, um nariz vermelho usado e um guia sobre como capturar um macaco.
Sanırım birileri senin adama olan yakınlığını cinayetten kurtarmak için kendi çıkarına kullanıyor.
Acho que alguém está a aproveitar a sua proximidade com o homem para sair impune de um assassinato.
Hâlâ kullanılan odun türü üzerinde çalışıyorum sonuç çıktığında size geri döneceğim.
Ainda estou a trabalhar no tipo de madeira usado, por isso, depois falo consigo sobre isso.
Balistik inceleme sonucunda silahın yakın zamanda bir silahlı soygunda kullanılan bir Ruger 9mm olduğu ortaya çıktı.
A Balística identificou uma Ruger 0.9 mm, recentemente utilizada numa série de assaltos à mão armada.
Teşekkürler, dostum. Tamam, bu bize olacak kundakçı kullanılan hızlandırıcı bir hangi tip.
Obrigado, isto vai-nos dizer que tipo de acelerador é que o incêndiário usou.
Gıdaları koyulaştırmak ve makyaj malzemelerinde kalıcılığı sağlamak için kullanılır.
Usado como agente espessante em alimentos e agente estabilizador em maquilhagem.
Dr. Grey'in yazıcısı ve şu anda bir organ için kullanıyor.
É da Drª. Grey, e ela está a usá-la.
Kullanılan patlayıcı aşırı gelişmiş.
O explosivo usado era altamente sofisticado.
Ayırıcı aletlerle kesiği büyütürüm ve birleşmeyi sağlamak için zımba kullanırım
Aumento a incisão com um instrumento de dissecção e uso um grampo para criar a anastomose.
Yaratıcılığını kullan.
Usa a tua imaginação.
İyi bir hikaye anlatıcı detaylar kullanır.
Um bom contador de histórias usa detalhes.
Parmak izin geçen Haziran Boston'da meydana gelen Victor Fokin cinayetinde kullanılan silahta çıktı.
As suas digitais estavam na arma usada para matar o Victor Fokin.
Başlangıç olarak, kullanılan kül suyu aslında potasyumlu kül suyuymuş.
Para começar, a soda cáustica que foi usada era, na verdade, soda potássica.
Yoldan çıkarsa güç kullanırız.
Se ele sair da linha, temos que entrar pelo físico.
Ve ben de kullanıp durduğumuz ucuz diş macunun pişik kremi olduğunu çıkardım.
E eu descobri que a pasta de dentes que usamos é creme para fraldas.
Ya birisi kullanılmış kalp alıcılarını bulabilmek için reddedilenler listesini kullanıyorsa?
E se alguém estiver a usar a lista dos rejeitados para encontrar compradores para os corações usados?
Çünkü esrar kullanıyordu ve çıkmak istiyordu.
Porquê, porque ela estava a drogar-se e ia largar a ginástica.
Eğer bağımlı olduğum ortaya çıkarsa, Yani bunu sakladığım öğrenilirse, Bunu Shane'i almak için kullanırlar.
Se vier à tona agora que sou viciada, vai parecer que o escondi e podem usar isso para tirar o Shane de mim.