English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Kuzeyden

Kuzeyden traduction Portugais

386 traduction parallèle
Ekip sorunu çözene kadar, kuzeyden tehditkar bir tipi geliyor.
Quando o grupo se põe em marcha, vem uma "brisa" ameaçadora do norte.
KUZEYDEN, GÜNEYDEN VE DOĞUDAN BİR ARAYA GELEREK BATIYI FETHETMEK ÜZERE MİSSİSSİPPİ NEHRİNİN KIYISINDA TOPLANDILAR.
CHEGADOS DO NORTE, DO SUL E DO LESTE, SE UNIRAM ÀS MARGENS DO MISSISSIPPI PARA A CONQUISTA DO OESTE.
Ya dağlara kuzeyden gidersek.
Você não sei, um louco.
Kuzeyden az bulunan ve değerli bir şey getiriyor.
Traz algo raro e precioso do norte.
Bir hafta ya da en azından Kuzeyden gelen gemi gelene kadar.
Falta só uma semana, ou até o barco para norte chegar.
Kuzeyden bildiriyorum, Cape Ross bildiriyor, büyük bir buz parçalandı — 9 - A-U-E arıyor C-Y-7-B. 9
Cabo Ross informa forte... 9-A-U-E chama C-Y-7-B.
Ve aynı demiryolu kuzeyden buralara bir sürü... yeni göçmeni de getirecek. Buna ne dersin? Onlar da oy vermeye başlayacak vergilerimiz onlara gidecek.
Esse mesmo caminho-de-ferro vai encher-nos... de gente do norte, que vão... começar a devorar-nos e a cobrar impostos.
Yılın bu vakti kuzeyden esen fırtına. Sıkı estiğinde bu çöl arka ayakları üzerine dikilir sanki.
Há ventos fortes do norte nesta altura, quando sopram forte, este deserto até levanta!
Ve bahar geldiğinde, Kuzeyden yapılacak saldırı hazırlığı güneyden olacak.
É uma ofensiva do Sul, e não do Norte, onde terá lugar.
Huerta, Pancho Villa'nın desteği ile kuzeyden ve sen General, güneyden bastırınca...
Huerta expulsou-os do Norte com Pancho Villa, você General, do Sul...
Hayvan sesleri kuzeyden geliyor.
O som vem do norte.
Seni kuzeyden sürükleyen şey nedir?
E o que te faz ir para norte?
Ben fırtınalı bir günde doğdum ve kuzeyden geldim babam bir dağ aslanıydı.
Nasci de um torvelinho que vinha do norte e meu pai era um puma.
Doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden, her şeyleriyle geldiler, koyunlarını sığırlarını ve develerini önlerine kattılar.
Do este e do oeste, do norte e do sul, chegaram com todos os seus haveres, impelindo seus rebanhos, suas manadas e seus camelos.
Kuzeyden mi geliyorsunuz?
Vocês vêm do Norte?
Kuzeyden, Pueblo'ya kadar her yere gittim.
Eu estive em todas as partes. Fazia o norte até Pueblo.
- Kuzeyden.
- Do norte.
Küçük bir kuş kuzeyden kayığa doğru geldi.
Um pequeno pássaro veio do Norte | em direcção ao esquife.
Kuzeyden güneye 9 bin kilometre doğudan batıyaysa 6 bin kilometre.
6 Mil milhas de norte à sul. 4 Mil milhas de leste à oeste.
- Kuzeyden bu kadar uzakta?
- Tão a norte?
Kuzeyden Teksas'a geldiğimde bir şeyler arıyordum ne olduğunu bilmeden.
Quando vim para o Texas, procurava algo. Não sabia o quê.
Adamlarımı toplayıp, kuzeyden çıkacağım.
Vou levar os meus homens. Cortar pelo Norte.
Öyleyse bizde kuzeyden batıya geçeceğiz, ve genç bayanın evine varmadan önce yollarını keseceğiz Tam burada İspanyol Kuyularında.
Iremos para norte depressa pelo oeste... e interceptá-los antes que alcancem a casa da senhorita em Spanish Wells.
Bu ortağım Jim Gary, Kuzeyden, Montana'dan.
Este é o meu colega o Jim Gary, do Norte, de Montana.
Sana kuzeyden bu yolara çıkan bir yol olduğunu söylemeye geldim.
Vim para vos dizer que há um carreiro que vem do norte e passa por estas rochas.
Milyonlarca bizon kuzeyden geri dönecek, tıpkı atalarımızın zamanında olduğu gibi.
O búfalo voltará do norte aos milhões, como no tempo de nossos pais.
Her zaman kuzeyden gelirler.
Como sempre vêm do norte.
Ey Filistinliler, eridiniz baştanbaşa, kuzeyden toz duman yükseliyor. Çul kuşanıyorlar sokaklarında. Damlarda, meydanlarda herkes feryat ediyor.
Destrua-se toda a Palestina... pois que vem um rio setentrional... e cada um se protegerá nas suas cidades... e cada um urrará nas cidades... aos prantos.
- Korkarım öyle lordum. Kuzeyden geliyorlar.
As terras deles ficam a Norte, para lá do mar, dois dias de distância.
Kuzeyden mi geliyorsunuz?
Vêm do Norte?
Kuzeyden geliyorum bayım.
Venho do norte, señor.
Kuzeyden misin?
Vocês são do norte?
Toller, Chata kuzeyden sınırı geçmeye başlamış olabilir.
Toller, Chata pode já ter atravessado a fronteira a norte.
Kuzeyden Paris'e gelmişti. Zihni ise Aristo'nunki kadar düzdü. Ve bedeni şehvetle doluydu.
Ele veio do norte para Paris com a disposição de um Aristóteles sob a forma de pecado mortal.
Kuzeyden esiyor.
O vento vem de norte.
Lilly 7 menzile girdi işte, kuzeyden geliyor :
A torre viu o Lilly7 a entrar na pista.
İki gün içinde Villa ve Zapata güneyden ve kuzeyden aynı anda saldırıya geçecek.
Em dois dias, Villa e Zapata vão atacar simultâneamente do norte e do sul.
Hanım, kuzeyden annesi mektup yazan genç adam burada.
Senhora, está aqui o jovem do norte, aquele cuja mãe lhe escreveu.
Jukov'un hareket alanı gitgide kısıtlanıyordu. Ancak kuzeyden soğuk rüzgarlar esmeye devam ediyordu ve zaman hala ondan yanaydı.
O "espaço" esgotava-se para Zhukov, mas o "tempo" continuava do seu lado, com os ventos frios do Inverno a soprarem do Norte.
Alman orduları, batıdan ve kuzeyden Polonya içlerine aktılar.
Os alemães entraram na Polônia pelo ocidente e pelo norte.
Gamelin, kuzeyden Belçika ve Hollanda içlerine ilerlemekte ısrarcıydı.
Gamelin insistia em deslocar os seus exércitos para o norte, para a Bélgica e a Holanda.
Kuzeyden yapılacak bir manevrayla Belçika'daki müttefik ordularını çevirmek.
o avanço para o norte, para o litoral, que encurralaria os exércitos aliados na Bélgica.
Chang'ın kuzeyden dönmesine ne kadar var?
Quando regressa Chang do norte?
Oh, kuzeyden. Oh, evet.
Do Norte?
Britanyalı ve Kanadalılar çemberi kapatmak için kuzeyden güneye, Falaise'e doğru ilerledi. Alman güçleri kapana kısılmak üzereydi.
A Norte, os britânicos e canadianos iam para Falaise, tentando fechar um círculo que ameaçava agora encurralar as forças alemãs.
Biz kuzeyden, kalabalık, bombalanmış ve zorlu Caen sektöründen ilerliyorduk.
Vínhamos do Norte, vindos da área congestionada, bombardeada e difícil de Caen.
Alman ilerleyişinin durdurulmasıyla Amerikalılar güneyden İngilizler kuzeyden Ardenler cephesinin önünde oluşan çıkıntıya baskı yapmaya başladı. Çıkıntı tabiri, sonraları savaşa adını veren bir ifade hâlini aldı.
Com a ofensiva alemã definitivamente travada, os americanos a sul e os britânicos a norte pressionaram a bolsa formada nas Ardenas, a bolsa que deu a esta batalha específica o seu célebre nome.
Romenlere kuzeyden ve iki gün sonra da güneyden saldırdılar.
Atacaram os romenos pelo Norte e, dois dias depois, pelo Sul.
Bence bu, ordumuza yardımcı oldu ve bir şeyi farketmelerini sağladı - çünkü İngilizler kuzeyden geldiler ve bu işe yaradı - bu, ortaklaşa gerçekleştirilen bir efordu ve yalnız başımıza kazanamazdık.
Acho que ajudou o nosso exército. Também os fez perceber, porque os britânicos vieram do norte e os ajudaram realmente, que isto iria ser um esforço de cooperação, que não o podíamos fazer sozinhos.
Kuzeyden, doğudan ve güneyden, aynı anda, şaşırtacağız.
Pelo norte, leste, e sul ao mesmo tempo, de surpresa.
Mr. Fletcher, siz kuzeyden olmalısınz.
Parece preocupado por me ouvir dizer "escravo".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]