Köyü traduction Portugais
1,145 traduction parallèle
Buraya Taşralı Tatil Köyü diyor.
Chama-lhe a Riviera dos Parolos.
- Köyü boşaltın.
- Saiam todos da aldeia.
Köyü bu canavardan kurtaracağız.
Vamos livrar a aldeia do Monstro! Quem está comigo?
"Perilerin köyü bu yildizli bir alay..."
Nesta aldeia de fadas, desfile de estrelas...
Şu anda Valkenvania Köyü ve Kontluğu'nun İlçe Mahkemesi'nin emri altındasınız!
Está aberta a sessão da corte de Valkenvania.
Bütün köyü yanıp bitmiş...
Toda a aldeia dele ardeu. Desapareceu num incêndio.
- O köyü bulsak iyi olur.
Acho que deviamos procurar essa aldeia.
Ben Valerie Highsmith olsaydım... Ve bu köyü yakmış olsaydım - - Bunu bilerek yapmadığından eminim.
Se eu fosse a Valerie Highsmith... e tivesse queimado esta aldeia...
- Bu kadar köyü olan nedir?
- Está assim tão mal?
Magua'nın köyü ve kulübeleri yakıldı.
A aldeia de Magua foi queimada.
Yapışkan küp köyü yiyiyor.
Cubo de gelatina devora aldeia.
Sonora dağlarında Geronimo'yu aramakla geçen dört haftanın ardından... yanmakta olan bir Kızılderili köyü gördük.
Após quatro semanas a seguir o Jerónimo pelas montanhas de Sonora, deparamos com uma aldeia índia a arder.
Hayır, köyü beslemiyoruz.
Não vamos dar de comer à aldeia toda.
Efendim, gözcülerimiz dün gece Shimoda Köyü'nden geçen bir grup tuhaf adam görmüşler.
Desculpe, tenho algo estranho a relatar... os meus homens viram estranhos a sair de Shimoda, na noite passada.
Shimoda Köyü'ne gidin ve neler olduğunu araştırın. Baş üstüne!
Ide à aldeia Shimoda para descobrir o que aconteceu.
Shimoda Köyü'ne bir saat içinde varırsınız. Anlaşıldı mı? Hikoza onları görmüş.
Chegarão à aldeia Shimoda em cerca de uma hora, certo?
Hanza önderliğinde 20 ninja az önce Shimoda Köyü'ne sızma girişiminde bulundu ve öldürüldüler. Gerçekten mi?
Vinte ninjas comandados por Hanza tentaram infiltrar-se... na aldeia Shimoda a pouco tempo, mas foram todos dizimados.
Ne zaman bir Robin Hood filmi yapılsa, bizim köyü yakıyorlar.
Sempre que fazem um filme do Robin dos Bosques, queimam a aldeia!
Karşılığında ise, devriyeleri geçmemize yardım edecekler. Sangre Köyü'ne daha kısa sürede varmış olacağız.
Em troca, vão-nos guiar até Sangre, economizaremos horas.
- Köyü yok olmakla karşı karşıya.
Apenas que a sua aldeia corria risco de extinção.
Köyü koruyacak yeni bir Sirah.
Um novo Sirah para proteger a aldeia.
Köyü tehlikeye atmana izin verilmeyecek.
Porque não permitiremos que volte a colocar a aldeia em risco.
Köylüler sana olan güvenlerini kaybettiler bu yüzden o O'Brien'ı seçti, senin köyü kurtarmak zorunda olacağını biliyordu.
Os aldeões não confiavam em si, pelo que escolheu o O'Brien, ciente de que teria de o salvar. Não percebe?
"... ve gümbürdeyen müthiş sandalı tam Galya'nın üstüne gelip kondu " "Boyun eğmeyen bir Galyalı köyü, Sezar'ın lejyonerlerine meydan okuyordu"
Mas à medida que ele avançava em direcção à vitória, havia uma pedra na sandália de César... Uma vila de gauleses indomáveis... que teve a audácia de enfrentar as legiões de César.
Galyalıların köyü.
Ofereço-te a vila gaulesa.
Bir pigme köyü var, Mbuti yerleşim bölgesinin orada.
Há uma aldeia de pigmeus perto do entreposto de Embouti. Você conhece, não é assim, Duncan?
- Köyü onlara mı bırakacağız?
- Abandonamos a aldeia?
Yarın köyü yeniden inşa etmeye başlayacağız.
Amanhã, começamos a reconstrução do recinto.
İkiye ayrıldık : bizim köyümüz, onların köyü.
Estamos divididos : Nossa vila, a vila deles.
Keşke sana doğduğum küçük köyü gösterebilseydim.
Queria poder lhe mostrar a aldeia onde nasci.
Polonya Köyü ile birleşme.
- Da fusão com a Poland Creek.
Köyü 30 yıl önce yarattınız.
Disse que criou a aldeia há 30 anos.
Bir sınır köyü daha yakıldı.
Outra aldeia fronteiriça queimada.
O hariç tüm müfreze, bir köyü savunurken öldürülmüş.
Seu pelotão todo, exceto ele, foi morto defendendo a vila.
Köyü bilmiyor!
Ele não conhece a Village!
Köyü aile sahibi olunabilecek bir yer haline getirince mi?
Depois de tornares este vale num sítio seguro para ter uma família?
Zeyna... sen ve arkadaşın bu köyü, insanları ve beni kurtardınız.
Xena, tu e a tua amiga salvaram este vale, a esta gente, e a mim.
Nehrin yakınında, Centaurlar'ın ve adamların bir köyü var.
Tu sabes como são. Perto do rio há uma vila de centauros e homens.
Tituba, bu köyü temizlemek için Tanrı seni bize gönderdi.
Deus pô-la nas nossas mãos para ajudar a salvar a vila.
Proctor'un itirafı köyü etkileyecek.
A sua confissão impressionará.
Köyü hatırladın mı?
Deixe-o machão!
Tabii, İnkalar toplumdaki, senin gibi önemli erkekleri alıp, süsleyip püslüyorlardı sonra da rahip onun kafasını kesip, sopaya geçiriyor ve tüm köyü dolaşıyordu ve genç bakireler de ona çiçekler fırlatıyordu.
- Ah, sim! Os Incas pegavam num homem notável... como tu.. depois cobriam-no com óleo, adornavam-no com rosas e então o grande sacerdote cortava-o e enfiava-lhe uma estaca na cabeça e desfilava por toda a vila e as jovens virgens atiravam flores sobre ele.
Zeyna içeriye adım attığı zaman, o bir köyü katletmek üzereydi.
Ele estava quase a massacrar uma aldeia quando apareceu a Xena.
Bilirsin, köyü korumak için.
- Sabes, para vigiares a aldeia.
Cortese ve eşkıyaları bu köyü yok etmek üzereyken, kim onları durdurdu?
Quando o Cortese e os seus bandidos vierem destruir esta aldeia...
Eğer köyü almak istiyorsa, yokuş yukarı dövüşmek zorunda kalacak.
Se ele quiser atacar a aldeia, terá que lutar em sentido ascendente.
Köyü yağmalamak ve yakmak için mi?
Para roubar e incendiar a aldeia?
Bak... önemli olan şey köyü korumak, değil mi?
Olha, o importante é proteger a aldeia, certo?
Şimdi, bu köyü alın ya da kılıcım tarafından öldürülün!
Agora, tomem esta aldeia ou morrem pela minha espada.
Sen bu köyü seviyorsun.
Amas esta aldeia.
Bu onun köyü!
Esta é a sua aldeia!