English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ M ] / Mahkûm no

Mahkûm no traduction Portugais

461 traduction parallèle
Yani Imhotep yalnızca bu dünyada değil, öteki dünyada da ölüme mahkum edilmiş.
Então ele recebeu a sentença de morte neste mundo e no próximo.
Bu anlaşmanın altına imza atan bizler ülkesiz kendi topraklarımızda evsiz bırakıldık, mahkum ve aforoz edildik.
Nós, os abaixo-assinados, somos homens sem país, criminosos no nosso país, e proscritos sem casa em qualquer outro.
Sanırım seni tekrar kutlamalıyım. Fakat kanunlarla ilgili olarak unuttuğun bir şey var. Kadın mahkum almanın yasak olduğu.
Acho que tenho de voltar a dar-te os parabéns, mas esqueceste-te que há uma norma no nosso acordo... a proibir fazer mulheres prisioneiras?
Mahkum, bir tam saat boyunca boyundurukta teşhir edilsin.
O prisioneiro ficará durante uma hora no pelourinho.
Senatoda sizi mahkum olmus bir hirsiz temsil ediyor.
Um ladräo condenado representan - do-nos, tem a palavra no senado.
Arthur Cody Jarrett, kendi itirafınız üzerine... 12 ekimde Palace Oteli'ni soymaktan mahkum edildiniz.
Arthur Cody Jarrett, por sua própria admissão, foi condenado pelo roubo do Hotel Palace no dia 12 de Outubro.
İddia makamına göre sanık sandalyesinde oturan mahkum George Eastman kasıtlı bir cinayet işlemiştir.
O Povo deste Estado culpa do crime de assassinio em primeiro grau... foi cometido pelo prisioneiro presente no tribunal, George Eastman.
En sonunda, her mahkum diğerinin benzeri oluyor :
No fim, todos os deportados se assemelham :
Ancak yeni vasiyette, size ayrılan yıllık küçük bir miktar dışında asıl mirasçı mahkum, Leonard Vole olmuş, değil mi?
Enquanto que no novo, excepto pelo legado de uma pequena anuidade para si, o principal beneficiário é o acusado, Leonard Vole.
Öyleyse mahkum adına tanıklık yapmanız sadece ona karşı duyduğunuz minnettarlıktı.
Foi a gratidão, então, que fez com que lhe fornecesse um álibi... - no seu depoimento à Polícia?
Mahkum için çeşitli tanıklar çağırabiliriz. Gelip kişiliğiyle, ordudaki siciliyle, sabıkası olmayışıyla, böyle şeylerle bağlantısı olamayacağıyla ilgili bir sürü şey söyleyebiliriz.
Poderíamos apresentar, a favor do acusado, testemunhos do seu carácter, a sua folha corrida de guerra e a ausência de associação criminosa no passado.
Her şeye rağmen, savunma son anda bir tanığın ortaya çıktığını öğrendiğinde sevinecektir. Mahkum gerçekten bu paltoyu ve şapkayı giyerken görülmüştü.
Entretanto, a defesa ficará satisfeita ao saber... que, no último instante, apareceu uma testemunha, que tinha visto o acusado usando esta capa e este chapéu.
Dünyadaki hiçbir jüri onu mahkum edemez.
Nenhum júri no mundo a condenaria.
Mahkum 8711, teşebbüs esnasında yakalandı.
A prisioneira 8711 foi pega no seu ato.
Kendini, gemilerini, hepimizi deniz savaşına mahkum etmeyi ne zaman kararlaştırdın?
Este teu compromisso final, dos teus navios, de todos nós para lutar no mar, quando decidiste isso?
- O senin ordunda bir mahkum.
- Ele é prisioneiro e o seu exército tem-no.
Ordumuzdaki birlikler her gün binlerce mahkum alırlar.
Cada batalhão no nosso exército faz milhares de prisioneiros todos os dias.
Duruşmamda gösterilen film tam mahkum edici bir delildi.
A prova apresentada por vídeo no meu julgamento foi condenatória.
Ben zaten orada bulundum, Yargıç, senin ( mahkum ) arabanda ve hapishane dediğin o delikte.
No seu carroção e naquele buraco a que chama uma prisão.
... Maine'in, Gaskonya'nın ve Akitanya'nın kontu ve İngiltere'nin kralı olarak, Allah'ın inayetiyle sizi ölüme mahkûm ediyorum. Bu Noel gününde Chinon'da Tanrı'nın yılı 1183'te.
- Gasconha e Aquitânia, condeno-vos à morte na madrugada do dia de Natal, em Chinon no ano de 1183.
Sonra onu Sibirya'ya sürgüne göndermişler. Ömrünün sonuna kadar orada yaşamaya mahkûm etmişler.
Depois levaram-no para a Sibéria, e foi condenado a ficar lá por toda a vida.
Onu kaldırıma tükürdüğü için mahkum edemem!
Não o posso condenar por cuspir no passeio.
Davadan sonra, yargıçlar ve jüri alçak gönüllü anlatıcınızı, kötü sözlerden sonra 14 yıla mahkum ettiler, 84-F devlet hapishanesinde kokuşmuş sapıklar ve prestupniklerin arasında.
Depois dum julgamento com juízes, júri e algumas duras palavras, sobre vosso amigo e humilde narrador ele foi condenado a 14 anos, no bloco 84F entre degenerados mal malcheirosos e bandidos endurecidos.
Kendi ülkemizdeki bir mahkum.
Prisioneiros no nosso próprio país.
Milyonlarca sivil Rus kurşunla, bombayla, top atışıyla yaşama veda etti. Kışın yürümeye zorlandı, tasarlanarak açlığa mahkûm edildi. 20. yüzyılın topyekûn savaşı.
E morreram milhões de civis russos vítimas de tiroteios, bombardeios, marchas forçadas no frio, fome extrema, guerra do século XX.
Bu nedenle, Hawaii Bölgesi'nin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi, California Terminal Adası'ndaki kadınlar hapishanesinde 24 aydan az olmamak koşuluyla hapse mahkum ediyorum.
Assim, representando o poder que me foi atribuído pelo território do Hawaii, condeno-a a uma pena de prisão no Instituto de Correcção de Mulheres, em Terminal Island, na Califórnia, por um período não inferior a vinte e quatro meses.
Sen nasıl beni ölüme mahkum ettiysen, ben de seni ölüme mahkum ediyorum.
Condeno-te à morte, tal como tu me condenaste. - Que apodreças no inferno com essa tua mulher-loba! - Levem-no!
11 OCAK 1973 HUNT KOMPLO VE HIRSIZLIKTAN SUÇLU BULUNDU... 17 AĞUSTOS 1973 MAGRUDER WATERGATE OLAYINI PLANLAMAKTAN SUÇLU BULUNDU... 5 KASIM 1973 SEGRETTI ALTI AY HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI... 26 ŞUBAT 1974 KALMBACH YASADIŞI BEYAZ SARAY FONUNDAN SUÇLU BULUNDU... 6 NİSAN 1974 CHAPIN SORUŞTURMA KURULUNA YALAN SÖYLEMEKTEN SUÇLU BULUNDU... 12 NİSAN 1974 PORTER FBI'A YALAN SÖYLEMEKTEN 30 GÜN HAPSE MAHKUM EDİLDİ... 17 MAYIS 1974 ESKİ BAŞSAVCI KLEINDIENST SUÇLU BULUNDU... 4 HAZİRAN 1974 COLSON ADALETİ ENGELLEMEKTEN SUÇLU BULUNDU... 13 MART 1975 STANS YASADIŞI PARA TOPLAMAKTAN SUÇLU BULUNDU... 2 OCAK 1975 MITCHELL, HALDEMAN, EHRLICHMAN TÜM MADDELERDEN SUÇLU BULUNDU... 6 AĞUSTOS 1974 KASETLER NIXON'IN ÖRTBASI ONAYLADIĞINI GÖSTERDİ, BAŞKAN İSTİFA ETMEYECEĞİNİ SÖYLEDİ... 9 AĞUSTOS 1974 NIXON İSTİFA ETTİ.
HUNT INCRIMINADO POR CONSPIRAÇÃO E ASSALTO 17 DE AGOSTO DE 1973 - MAGRUDER INCRIMINADO NO PLANO WATERGATE 5 DE NOVEMBRO DE 1973 - SEGRETTI CONDENADO A SEIS MESES DE PRISÃO 26 DE FEVEREIRO DE 1974 KALMBACH INCRIMINADO...
Arizona'da 20 yıla mahkum ve California'da da çok sorunu var.
Está a cumprir 20 anos no Arizona, e também tem muitos problemas na Califórnia.
Eğer mahkum haklıysa yardımcım dayağı yer.
Se tiver razão, dou uma tareia no assistente!
Söz konusu olan mahkûm eğer yarın öğlene kadar serbest bırakılmazsa şehir merkezinde bir yerde bir Minotaur bombası patlatılacak.
Se o prisioneiro em questão não fôr libertado até ao meio-dia de amanhã, uma bomba Minotaur vai ser detonada algures no centro da cidade.
Mahkum, Jack Celliers, İngiliz Ordusu'nda binbaşı 4 adamla beraber Banten Vadisi'ne paraşütle indi.
O prisioneiro, Jack Celliers, Major do Exército Britânico. Lançou-se de pára-quedas com quatro homens no vale Banten.
Araba delilerinin arasında kalmış ve... kendini fedaya mahkum yapayalnız bir deniz feneri.
Uma réstia de comedimento... e abnegação no meio de um tumulto.
Şimdi korkup çekinmeniz ve sürünmeniz çok iyi,....... fakat biraz da hakkında hiçbirşey bilmediği bir suçtan dolayı mahkum ettirdiğiniz o adamı düşünün.
Agora mostra-se arrependido, mas não pensou no homem que pôs na prisão por um crime que não cometeu.
Larissa'daki askeri mahkeme tarafından dört kez ölüme mahkum edildin...
Quatro vezes condenado à morte... no tribunal marcial em Larissa...
Yakında zaman hapishanesinde mahkûm olacaksın sonsuzluğa doğru yol alacaksın bu sırada biz de 3. dünyanın ve kâinatın liderleri olacağız.
Brevemente ficarás preso no tempo-warp a vaguear pelo tempo e espaço por toda a eternidade enquanto nós governamos a 3ª Terra e o Universo.
Ev hapsinde, 30 yıla mahkum oldu.
Especialista em sequestros e raptos. Condenaram-no a 30 anos.
Tek sıra olun. Bir numaralı mahkum grubu kapıya.
Grupo no 1 de prisioneiros para o portão.
İmparator, taç giydiği günden beri kendi mekanında hapis, ve tahttan çekilene kadar da mahkum kalacak.
O Imperador tem sido um prisioneiro no seu próprio palácio, desde que foi coroado, e assim tem permanecido desde que abdicou.
Henüz teyit edilmedi ama kaçak mahkum Richard Stick Montgomery'nin cesedinin bu araçta olduğu sanılıyor.
Ainda não está confirmado, mas parece que o corpo... do prisioneiro em fuga, Richard'Stick'Montgomery, se encontra no interior.
Mississippi eyaletinde kimse beni mahkûm etmez.
Nenhum tribunal no Mississipi me condenaria por isso.
Yerel şerif yetkilileri bu sabah eyalet hapishanesinden mahkumları yüksek güvenlikli devlet hapishanesine nakleden otobüs'ün Cascade dağında yoldan çıkıp kaza yaptığını açıkladılar 12 mahkum kaçmayı başarırken 6 tanesi ağır yaralı olarak olayın yerinde bulundu.
Autoridades locais informam que um autocarro... que trasportava presos da cadeia municipal... para uma prisão de alta segurança em Mount Cascade... tombou na estrada, facilitando a fuga de 12 presos. Seis presos continuam no local gravemente feridos.
Kaybetmeye mahkum bir zavallı, tapılası bir adamın hikayesi üzerinde çalışmaya başlar.
um perdedor aceita escrever a biografia de um grande homem... e, no processo, aprende valores verdadeiros.
Avludaki sohbetlerimizden hep keyif almışımdır, erkek erkeğe, mahkûm mahkûma.
Eu sempre gostei das nossas conversas no pátio, de homem pra homem, de prisioneiro pra prisioneiro.
Deliller bu kadar yetersizken müvekkilimi mahkum ederseniz sizi temin ederim bir gün, bir yerde gecenin bir yarısı çığlık atarak uyanacaksınız.
Se insistirem em condená-Io apesar da falta de provas, garanto-lhes que acabarão por acordar no meio da noite, a gritar.
Hukuk cephesinde, Clay Shaw'u işbirliğinden dolayı mahkum ettirmeyi amaçlıyoruz.
No tribunal judicial, esperamos condenar o Shaw por conspiração.
John Powell, eyalet hapishanesinin altıncı katındaki bir mahkum, onları görür.
John Powell, preso no 6º andar da prisão do condado, vê-os.
Mahkemenin kararı uyarınca tecil ya da şartlı tahliye hakkı olmaksızın Rura Penthe sürgün asteroitindeki dilityum madenlerinde çalışmaya mahkûm edildiniz.
Este tribunal decide que, sem possibilidade de liberdade condicional ou perdão, sejam levados para as minas de dilithium no asteróide penal Rura Penthe.
Alnındaki mahkum kimliği dövmesiyle ilgili sorularıma da cevap vermedin.
Depois eu perguntei acerca do no prisional tatuado na tua nuca, voltaste a fintar-me.
Şüpheli Frank Jessup, Mercy Queen Hastanesi'nin mahkum koğuşunda yatıyor.
Entretanto o suspeito Frank Jessup, está a recuperar no Hospital Prisional Queen of Mercy.
John Spartan, geçici olarak San Angeles Polis Şubesinde yeniden göreve alındı kaçak mahkum Simon Phoenix'i yakalamak için.
John Spartan, temporariamente reconduzido no departamento da polícia... para perseguir o crio-prisioneiro foragido Simon Phoenix.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]