Misafir traduction Portugais
3,015 traduction parallèle
Tekrarlıyorum, misafir bir CIA yüklenicisi.
Repito, visitante é um fornecedor da CIA.
Aman Tanrım, keşke yardım edebilseydim, ama şu anda eve misafir yerleştirebileceğimi düşünmüyorum.
Meu Deus, desejava poder ajudar, mas acho que nós não podemos acomodar hóspedes de momento.
Bay Porter sana özel bir misafir getirdim.
Sr. Porter, trouxe-lhe uma convidada especial.
Bayanlar ve baylar, aramızda seçkin bir misafir var dersem yanılmış olmam.
Senhoras e senhores, não penso enganar-me ao dizer que temos entre nós um distinto convidado.
- Bir sürü misafir geliyor...
- Está imensa gente a chegar.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.
Claro, eu acho que os mendigos não podem escolher.
Evinde misafir gibi davranacağımı biliyorsun.
Sabe que me comportaria como um convidado, em sua casa.
Şimdi bana misafir gibi davran.
Agora, trate-me como um convidado.
- Misafir miydiniz?
- Foi convidado?
Ben bir misafir olarak buradayım.
Estou aqui como convidado.
Misafir önden buyurur beyaz adam, bunu ben bile biliyorum.
Não mandas cá na casa, branquelas, até eu sei disso.
Yatıya kalacaklar, git de misafir odalarını hazırla.
Vão passar cá a noite, vai preparar dois quartos de hóspedes.
Milica henüz doğmuştu ve bizde misafir vardı, ve sıkıca anneme sarıldı.
A Milica tinha acabado de nascer e tínhamos visitas. E ele abraçava a mãe com força.
Buraya pek misafir gelmez.
Não vêm cá muitos convidados.
Beyaz Saray sizi 18.00'de misafir etmek istiyor. Bu akşam parayı başkan yerine S.R.V.A. toplayacak. - Hayır, olmayacak öyle bir şey.
A Casa Branca gostaria que estivesse presente hoje, às 18h, no evento de beneficência da SRVA, em substituição do Presidente.
Ve şimdi stüdyomda misafir etmekten çok memnun olduğum gerçekten çok cesur bir genç bayan var, Tessa Scott.
É com muito prazer que tenho agora como convidada uma rapariga cheia de coragem, a Tessa Scott.
Annem için düzenlenen bir yardıma, evime, misafir gitmem gerektiğine inanamıyorum.
Não acredito que tenho de ir a uma festa em honra da minha mãe como convidada na minha própria casa.
Bu misafir listesinin en iyi tarafı ne biliyor musun?
Sabes qual a melhor parte desta lista de convidados?
Beni misafir ettiğiniz için hepinize teşekkürler.
Obrigado a todos por me receberem.
Ben ambulansla meşguldüm. Hasta misafir.
Eu estava ocupada com a ambulância.
- Misafir odası olur mu?
- Quarto de hóspedes?
Dorota belli ki misafir geldiğini söyleme konusunda gevşekleşmiş.
É evidente que a Dorota se tornou desleixada ao avisar as visitas.
Basın dışarıda ayrılmanızı bekliyor ve burada yüzlerce misafir var.
Os jornalistas estão lá fora a aguardar a vossa partida e há centenas de convidados aqui.
Davetsiz misafir oldunuz, belli ki.
Um intruso, com certeza.
Misafir olmanı istemiyordum da ondan.
Isso é porque não te quero aqui, para começar.
Brian'a beklenmedik bir misafir gelmiş.
Brian recebeu uma visita inesperada.
Misafir odasındaki çarşafları değiştirip ortalıkta hiç ilaç bırakmadığımızdan emin olmalıyız.
Teremos que mudar os lençois no quarto das visitas, e assegurarmo-nos que não há medicamentos por perto.
İçeri girer ve bir de bakar evde davetsiz bir misafir.
Quando entra, vê um intruso.
Amanda misafir odasında uyuyor.
A Amanda está no quarto de hóspedes.
Trina ve Sissy'nin yeni sayısı. Misafir sanatçı da... 'Uzun Boylu Donsuz Sürtük'.
É uma nova edição de Trina e Sissy com uma convidada especial, a Cabra Alta Sem Cuecas.
Quahog bu hafta için özel bir misafir bekleyişinde,... ünlü asyalı rekabetçi yeme şampiyonu Charles Yamamoto.
Quahog prepara-se para receber um convidado especial este fim-de-semana. O célebre campeão asiático de concursos de comida, Charles Yamamoto.
Geçsene içeri, misafir fena olmaz.
Entra, dava-me jeito um pouco de companhia.
- Misafir telefonundan mı arıyorsun?
Estás a usar o telefone da cabana?
Eğer beni misafir edemeyeceksen başka bir yolunu bulabilirim.
Mas se não puderes aturar-me, arranjo uma solução.
Ejderhaların Annesi'ni misafir etmekten onur duyacaklarını söylediler.
Disseram que seria uma honra receber a Mãe de Dragões.
- Misafir.
- Será uma convidada.
Misafir mi var?
Espera, há companhia?
Annem beni misafir edeceğini söyledi.
A mãe disse que me receberia.
Peter Pete bir misafir getirecek.
O Padre Pete vai trazer um convidado.
Son zamanda kendimi misafir ağırlamak için uygun hissetmiyorum.
Não tenho sentido vontade de ter convidados. Quem pode ser?
Tam olarak şu dakikalarda gelmesini bekliyorduk. Kaç tane davetsiz misafir olduğunu biliyor muyuz?
Deve chegar a qualquer momento.
Yemeğe misafir beklemiyordum.
Não me lembro de esperarmos companhia.
- Bir yerlerde birinin doğum günüdür. Biz de onu kutlarız. Misafir listeni çıkar.
É aniversário de alguém, então vamos comemorar isso.
Deb'in yatılı partisinin misafir listesini doldurmamız lazım. - Tabii.
Festa da Deb, aumentar a lista de convidados?
Ben de onu yeni bir misafir evi inşa etmesi için tuttum.
Por isso, contratei-o para me construir uma nova casa de hóspedes.
Misafir odasında 20 lord ve leydi var ve bizim onlara verecek yemeğimiz yok.
Temos 20 Lordes e Senhoras na sala de estar e não temos jantar para lhes dar.
Muhtemelen bunun cevabı... Bu davetsiz misafir, daha önce Lillyhammer'e hiç gelmemişti.
A resposta pode ser encontrada em mais uma vez, um visitante indesejado foi avistado na zona de Lillehammer.
Tamam onları misafir odasına taşıyın
Tudo bem. Ponham no quarto de hóspedes.
Misafir odam var.
Tenho um quarto de hóspedes.
Burada bir misafir daha var, doğru değil mi?
- Há mais um convidado, não há?
- Misafir kabul etmiyorum.
- Não há visitas.